Bilimkurgu bir zamanlar ağırlıklı olarak bilimi konu alan bir türken, zaman içinde çeşitli alt türleri kapsayan geniş bir saha halini almıştır. Romanınızı bir yayıncıya sunarken veya kısa hikayenizi belirli bir kitleye yönlendirirken eserinizin bu alanın neresine uyduğunu bilmeniz yararlı olacaktır.
Aşağıdaki rehber size bu konuda yardımcı olabilir.
Alternatif Tarih
“Ya tarihsel bir olay daha farklı biçimde sonuçlansaydı?” sorusunu sorar.
Harry Turtledove bu alt türün ustasıdır. Guns of the South (Güneyin Silahları) Amerikan iç savaşını güneylilerin kazanması halinde neler olacağını ele alırken, World War II: In the Balance (II. Dünya Savaşı: Denge) serisi de II. Dünya Savaşı sırasında uzaylıların dünyayı işgal etmesi durumunda olacakları sorgulayarak alternatif tarihi ilk temas ile birleştirir.
Apokaliptik ve Post-Apokaliptik
Apokaliptik ve post-apokaliptik hikayeler ile soykırım öyküleri dünyanın sonuna veya sonun yaşanmasından sonraki dünyaya odaklanır. Niven ve Pournelle’in Lucifer’s Hammer (Şeytanın Çekici) eserinde insanlık bir kuyruklu yıldız tarafından yok edilmiştir ve baştan başlamak zorundadır.
Nevil Shute’un On the Beach (Kumsalda) kitabında da insanlık bir nükleer felaket tarafından ortadan kaldırılmıştır. Stephen King’in The Stand (Mahşer) romanındaysa yıkıcı bir salgından geride kalanlar mevcut koşullarla mücadele etmeye çalışmaktadır.
Sosyolojik Bilimkurgu
Sosyolojik bilimkurgu karakter ağırlıklıdır ve sosyal değişimler ile kişilerin psikolojileri ve etkileşimleri gibi konuları merkeze alır. Teknolojinin bir miktar rolü olsa bile asıl vurgu teknolojinin nasıl işlediği değil, bireyleri ve sosyal grupları nasıl etkilediği üzerinedir.
Örneğin Robert Silverberg’in To See the Invisible Man (Görünmez Adamı Görmek) adlı kısa öyküsü fütüristik bir ceza biçiminin bireyi ve çevresini nasıl etkilediğini ele alır. Ursula K. Le Guin sosyolojik bilimkurgu alanında önde gelen yazarlardan biridir.
Siberpunk
Cyberpunk türünden örnekler bilgisayarların, hackerların ve bilgisayar/insan melezlerinin yer aldığı yüksek teknolojili, genellikle soğuk, mekanik ve fütüristik bir bilgisayar evreninde geçer.
Yazar Bruce Sterling ve Neuromancer adlı eserinde cyberspace (siber uzay) terimini ortaya atan William Gibson bu alt türün öncüleridir. Bu türden öykülerde insanların vücutlarında bilgisayar bağlantı girişleri veya yazılımlar (wetware) olabilir ve The Matrix’teki gibi zamanlarının önemli bir kısmında sanal bir ortamda yaşayabilirler.
Steampunk
Buhar gücüyle çalışan makinelerin ön planda olduğu, genellikle 19. yüzyılda ve Viktorya Dönemi İngilteresi’nde geçen bilimkurgu alt türüdür. Teknolojisi de bu tarihlere uygun olarak Newton fiziğine dayalıdır.
Bilimkurgu üretenlerin “Günümüzde bilim bu denli ilerlemese teknlojimiz nasıl olurdu?” sorusuna verdikleri sanatsal cevaplardır. Wild Wild West türün örneklerindendir. Scott Westerfeld’in Leviathan adlı eserinde de örneklerine rastlanır.
Biopunk
Canlıların üstün özellikler kazanmayı ve uzun yaşamayı amaçlayarak teknolojik yapılarla melez oluşturmasını içeren bilimkurgu alt türüdür.
Robocop karakteri ve Bioshock oyunu örnekleri arasında gösterilebilir.
Dieselpunk
Dieselpunk, teknolojisinde 1950’lerin retrofuturistik dizel motorlarının kullanıldığı bilimkurgu alt türüdür. Hava kirliliği, sağlıksız yaşam gibi unsurlar ön plandadır.
Bol dumanlı ve makine yağlı kasvetli sahnelerle tasvir edilir. Tales of the First Occult War ve Mad Max bu türün örneklerindendir.
Bilimsel Fantezi/Fütüristik Fantezi
Bu alt tür günümüzde nadir olarak işlense de, 1930’lar ve 1940’larda oldukça yaygındı. Bu türde öykünün akışı için bilimin bilinen yasaları veya bilimsel teoriler değişikliğe uğrar, göz ardı edilir veya açıkça reddedilir.
Edgar Rice Burroughs’un Mars’ta geçen Barsoom romanları buna iyi bir örnektir.
İlk Temas
İlk temas insanların dünya dışı varlıklarla ilk karşılaşmasını ele alır ve dehşet dolu işgal hikayelerinden, ileri teknolojiye ve dünya barışına dair sırlar getiren dost canlısı ziyaretçilere kadar pek çok konuyu kapsar.
Alacakaranlık Kuşağı dizisinin To Serve Man başlıklı bölümünde olduğu gibi bir yemek kitabı hediye edilmesi bile mümkündür. Buluşma Dünya’da, uzayda veya başka bir gezegende gerçekleşebilir. Bu alt türün uzaylı istilasını içeren biçimi H.G. Wells’in War of the Worlds (Dünyalar Savaşı) romanında başarılı bir şekilde tanımlanmıştır.
Sert Bilimkurgu
Bu türü karakterlerden çok düşünceler yönlendirir. Olay örgüsünün merkezinde gerçekçi, bilimsel ve teknolojik unsurlar yer alır. Örneğin öykünüz bir Ay kolonisinde geçiyorsa, teknolojik konular karakterlerin kişisel yaşamlarından daha öndedir.
Bu alt türde etkin biçimde yazabilmek için yazarın genel olarak ilgili bilimsel ilkeler konusunda derin bilgi sahibi olması gereklidir. Asimov ve Heinlein’ın erken dönem çalışmalarını da kapsayan pek çok klasik bilimkurgu romanı bu kategoridedir.
Hafif/Mizahi Bilimkurgu
Hafif/mizahi bilimkurgu bu alt türlerin herhangi birinde veya bir alt türün parodisi biçiminde olabilir.
Douglas Adams’ın Hitchhiker’s Guide to the Galaxy (Otostopçunun Galaksi Rehberi) serisi mizahi bilimkurgunun en ünlü örneklerindendir.
Askeri Bilimkurgu
Askeri bilimkurgu uzay veya bir başka gezegen gibi geleceğe ait ortamlarda; modifiye insanlar, uzaylılar ve makineler gibi çeşitli düşmanlara karşı, genetik değişikliğe uğramış askerleri de kapsayan fütüristik ve yüksek teknolojili silahlarla yapılan savaşları konu alır.
Askeri bilimkurgu türünün Robert Heinlein’ın Starship Troopers (Yıldız Gemisi Askerleri) romanı gibi bazı örnekleri “düşmanları derhal havaya uçuralım” yaklaşımını benimsese de, birçok yazar bu alt türü savaş karşıtı temaları işlemek amacıyla kullanır. Örneğin David Drake’in Hammer’s Slammers dizisi savaşa hem kahramanlık hem de katliam yönünden bakmaktadır.
Süper İnsan (Superhuman)
İnsan üstü güçleri olan karakterler içeren bilimkurgu alt türüdür. Bu karakterler daha çok bilimsel deneylerde kullanılmış denekler olarak karşımıza çıkar. Genellikle deney sonucu başarılıysa iyi karaktere, başarısızsa kötü karaktere bürünürler. Bazen medeniyetimizi bu karakterlerle birlikte kötülerden koruruz, bazen başarısız deneklere karşı mücadele veririz.
Bu hikayelerde deneklerin toplum tarafından dışlanmaları ve topluma yabancılaşmaları gözler önüne serilir ve “Medeniyetin gelişimi için bireyler feda edilmeli mi?” tartışmalarına açıktır. Frankestein, Marvel evrenindeki kimi karakterler ve Kaplan! Kaplan! romanındaki Gully Foyle bu alt türe örnektir.
Bilim-Gerçek
Çok yakın gelecekte geçen bir bilimkurgu türüdür ve günümüzdeki veya gelecek birkaç on yıl içindeki olayları konu alır. Ortamın unsurları okuyucuya tanıdık olmalı veya güncel olarak kullanılıp günümüzde geliştirilmekte olan teknolojilerden yararlanılmalıdır.
Greg Bear’in Blood Music (Kanın Müziği) romanı gibi nanoteknoloji ve genetik hakkındaki hikayeler genellikle bu kategoriye girer. Andy Weir’ın The Martian romanı ile Alfonso Cuarón’un Gravity filmi de bu alt türün yakın zaman örnekleri arasında gösterilebilir.
Slipstream
Slipstream türü ana akım konuları ele alsa da, spekülatif unsurlar da barındırır.
Örneğin Margaret Atwood’un The Handmaid’s Tale (Damızlık Kızın Öyküsü) spekülatif bir gelecekte geçse de, ana akım bir roman olarak sunulmaktadır.
Zamanda Yolculuk
Edward Page Mitchell, The Clock that Went Backwards (Geriye Giden Saat) romanını yedi yıl öncesinde yazmış olsa da, zamanda yolculuk konusunu H.G. Wells, The Time Machine (Zaman Makinesi-1888) eseriyle popüler hale getirmiştir. Bu türde karakterler geçmişe veya geleceğe yolculuk yapar ya da geçmiş veya gelecekten gelen gezginlerce ziyaret edilir.
Ele alınan konular “haydi gidip Pleistosen çağı neye benziyormuş görelim” yaklaşımından, paradoks (Geçmişe gidip kendi dedenizi öldürürseniz ne olur?) veya müdahale (Paleolitik çağda bir kelebeği ezerseniz tüm gelecek temelden değişir mi?) konularına kadar değişkenlik gösterir. Bu alt türün bir biçimi de zamanın akışındaki her bir değişikliğin yeni bir evrene açıldığı alternatif evren temasıdır.
Uzay Operası
Uzay operası, Western türündeki at operası gibi genellikle uzayın derinliklerinde veya uzak bir gezegende kötü adamlarla vuruşan iyi adamları konu alır.
Uzay operaları bilimsel açıdan inandırıcı olmaya çaba göstermez ve teknik açıklamalar genellikle “Bak Bob, uzayı şöyle katlarsan…” gibi yüzeysel kalır. Star Wars/Yıldız Savaşları bunlara klasik bir örnektir.
Yeni Dalga (New Wave)
New Wave terimi hem form hem de içerik olarak yüksek derecede deneyselliğe dayanan, ince bir zevk ve özbilinçle yazınsal ya da sanatsal duyarlılığı olan bilimkurgu çalışmalarını tanımlamak için kullanılmaktadır.
Günümüzdeki en büyük temsilcisi J.G. Ballard‘dır.
Ara Türler
“Telekinezi söz konusuysa bilimkurgudur, büyü varsa fantezidir” gibi kolaycı ayrımlar ara türlerde daha esnektir. Örneğin Christopher Stasheff’in Warlock in Spite of Himself (Kendine Rağmen Büyücü) serisinde uzayda yolculuk yapan bir ajan kendini cadılar, kurt adamlar ve diğer fantezi yaratıklarla dolu bir gezegende bulur. Bu türden romanlar bilimkurguyu romans, gizem, gerilim ve hatta (Brisco County televizyon dizisinde olduğu gibi) Western türleriyle harmanlayabilir.
Not: Çoğu kişinin sandığının aksine distopya ve ütopya, bilimkurgunun alt türü olarak değil, anlatıdaki kurguyu tanımlamak için kullanılmaktadır.
Hazırlayan: Gamze Özfırat | Kaynak: The Subgenres of Science Fiction – Marg Gilks ve Moira Allen