Eski serinin 2004 tarihli çağdaş bir uyarlaması olan yeni nesil Battlestar Galactica, yalnızca felsefi okumalarıyla değil yarattığı karakterleriyle de destansı bir anlatıya dönüşmeyi başardı. Kuşkusuz bu destanın merkezindeki karakterlerden biri de Laura Roslin‘di. Cylonlar’ın sinsi saldırısı sonucu tüm uygarlık topyekun çökerken, 12 Koloni insanlığı da büyük bir yok oluşun eşiğine geldi. Bu yıkım esnasında Eğitim Bakanlığı görevini yürüten Laura Roslin, kaderin bir cilvesiyle kendini hayatta kalmayı başarmış bir avuç insanın başkanı olarak buluverdi. Saldırıdan birkaç saat önce kanser hastası olduğunu ve sayılı günleri kaldığını öğrenen Roslin, artık bir yandan kendi içindeki fırtınaları dindirmek bir yandan da toplumsal ve politik kaosu önlemek zorundaydı…
Deneyimli aktris Mary McDonnell tarafından canlandırılan karakter, inatçılığı ve idealistliği kadar hataları ve doğrularıyla da gerçekçi bir tiplemeydi. Kimi zaman umutsuzlukla kıvranan hasta bir kadın, kimi zaman otoriter bir devlet başkanı, kimi zaman dini bir yol gösterici ve kimi zamansa anti-demokrat bir politikacı olarak karşımıza çıktı. Bu karakteristik gelgitleri nedeniyle olsa gerek seveni kadar sevmeyeni de vardı. Ancak her ne olursa olsun, yıkılıp dağılmış bir düzeni toparlamak için verdiği çaba takdiri hak ediyordu. Çünkü o, günahıyla sevabıyla 12 Koloni’nin efsanevi başkanı ve Battlestar Galactica destanının en önemli figürlerinden biriydi.
Laura Roslin, üç kız çocuğun en büyüğü olarak Caprica‘da doğdu. Annesinin izinden giderek öğretmenlik mesleğini seçti. Ne var ki annesinin göğüs kanserinden ölmesi, Roslin için acı dolu bir yaşamın sadece ilk perdesiydi. Zira babasını ve kız kardeşlerini de bir trafik kazasında kaybetti. Üstelik kardeşlerinden biri hamileydi ve kazaya da sarhoş bir sürücünün neden olduğu anlaşılmıştı. İçindeki insan sevgisini sorgulamaya başlayan Roslin, yalnız bir hayatı seçerek hiç evlenmedi. Tüm bu trajedilere rağmen hayatına devam ettiğini haykırırcasına siyasete atılmaya karar verdi. Politikaya karşı çok fazla istekli değilse de, Adar‘ın kadrosunda Eğitim Bakanlığına kadar yükseldi.
Adar ile duygusal bir ilişki de kuran Roslin, öğretmen grevinde sergilediği tutumu yüzünden gözden çıkarıldı. Dahası tıpkı annesi gibi kansere yakalandığını ve sayılı günleri kaldığını öğrenerek kahroldu. Artık o, ölümü bekleyen hasta bir kadındı. Eğitim Bakanı olarak son görevlerinden biri, ilk Cylon savaşından kalan ve müzeye dönüştürülmesine karar verilen Battlestar Galacatica gemisindeki törene iştirak etmekti. Ne var ki tören sonrası Caprica’ya dönerken büyük Cylon saldırısının başladığı ve tüm kolonilerin nükleer bombalarla düşürüldüğü haberi geldi. Yazgısındaki destansı yolcuğu da tam olarak burada başladı. Roslin, hayatta kalanlar arasında en yüksek mevkiye sahip siyasetçiydi ve apar topar düzenlenen bir yemin töreniyle 12 Koloni’nin yeni başkanı ilan edildi.
Yıkımın sonrasında hayatta kalmayı başaran 50 bin kadar insan, çeşitli uzay gemilerinden oluşan bir filoda toparlandı. Filonun önderliğini ise yaşlı Battlestar Galactica gemisi üstlendi. Galactica’nın komutanı William Adama ile çiçeği burnunda başkan Laura Roslin arasındaki kaçınılmaz otorite mücadelesi de başlamış oluyordu. Adama Cylon güçleriyle savaşma taraftarıydı, ancak Roslin onu bu intihar niteliğindeki kararından döndürmeyi başardı ve böylece destansı bir yolculuğun da ilk adımı atılmış oldu. Cylonlar, son insanı da öldürene kadar durmamaya niyetliydi. Uzayın sonsuzluğunda bu ölüm kalım savaşı yaşanırken, Laura Roslin filoyu bir arada tutmaya ve asker ile sivil otorite arasındaki dengeyi belirlemeye uğraşıyordu.
Filoda yaşanan gelişmeler, Adama ve Roslin’i pek çok kez karşı karşıya getirdi. Zira ikisi de inatçı ve kontrolcüydü. Başlarda çeşitli tavizlerle geçiştirilen bu sürtüşmeler, zaman ilerledikçe hat safhaya ulaştı. Öte yandan kanserle boğuşan ve bunu filodan gizleyen Roslin, tedavi için chamalla adı verilen doğal bir bitki kullanmaya başladı. Ancak birtakım sanrılar görmesine neden olan bu bitki, Roslin’de köklü değişimlere yol açtı. Sanrıların da etkisiyle bir çeşit “Mesih” olduğuna inanmaya başladı. Giderek sertleşip kararlılaşan bu kör inancı, Apollo’nun Okunu alması için Starbuck‘ı Caprica’ya göndermesiyle doruk noktasına ulaştı. Duruma daha fazla kayıtsız kalamayan Adama, askeri darbe yaparak Roslin’i görevden aldı ve hapsetti.
Bu kaotik manzara devam ederken, bir Cylon saldırısı sonucu Adama ağır şekilde yaralandı. Tom Zarek ve Lee Adama‘nın yardımıyla hapisten kaçırılan Roslin ise çok geçmeden filo üzerinde tekrar otorite kurmayı başardı. Athena’nın mezarının bulunmasıyla sonuçlanan sürecin ardındansa başkanlık görevine geri döndü. Ancak tüm bu curcuna içinde Roslin’in sağlığı da giderek bozuldu. Kendisine filo doktoru tarafından bir ay ömür biçildi. Adama ile arasındaki buzların nispeten erimesi bu döneme rastladı. Özellikle hiç hesapta yokken Amiral Cain‘in çıkıp gelmesi, Adama ile Roslin’i ittifaka zorladı. Çünkü Cain’in otorite tanımaz tutumu, ikisi için de ciddi bir tehlike oluşturuyordu.
Tom Zarek yerine Baltar‘ın başkan yardımcılığına sıcak bakan Roslin, giderek şiddetlenen hastalığından da yine Baltar sayesinde kurtuldu. Ancak Baltar’a fazla güveni yoktu ve Cylonlar’la bir ilişkisi olduğunu düşünüyordu. Siyasi kariyerindeki en önemli kırılma noktalarından biri de kürtaj meselesinde ortaya çıktı. Roslin kürtajın bir temel hak olduğunu savunduğunda, başta Adama olmak üzere filonun geneliyle ters düştü. Adama’ya göre insanlığın kurtuluşu üremelerine bağlıydı ve kürtaj serbestliği bu kurtuluş için ciddi bir tehditti. Filonun yaşanabilir bir gezegen bulması da Roslin’i zorlu bir karar almaya itti. Zira Roslin arayışa devam edilmesi taraftarıydı, ancak başkanlığa aday olan ve bulunan gezegene yerleşilmesi gerektiğini savunan Baltar’ın siyasi propagandası karşısında direnemeyeceğini biliyordu. Anti-demokratik bir tavırla seçime hile karıştırmaya kalkıştı, fakat başarılı olamadı ve Baltar 12 Koloni’nin yeni başkanı seçildi.
Baltar seçim vaadini yerine getirerek filonun New Caprica adı verilen bu yeni gezegene yerleşmesini sağladı. Kısa süre sonra New Caprica Cylon istilasına uğradı ve Baltar kukla bir başkan olarak kitlelerin nefretini topladı. Roslin ise bu süreçte en iyi bildiği şeyi yaptı, öğretmenliği. Ayrıca New Caprica’da direniş hareketlerine de destek oluyordu. İnsanlar Cylon işgali altındaki New Caprica’dan kurtarıldığında Roslin tekrar 12 Koloni başkanı olarak görevine döndü. Yardımcısı ise eski düşmanı Tom Zarek’ten başkası değildi. İhanetle suçlanan Baltar’ın ele geçirilip yargılanması sürecinde Adama ile bir kez daha ters düştü. Roslin’e göre Baltar’ın suçu sabitti ve mahkemeye bile çıkarılmasına gerek yoktu. Ancak Adama bunu reddetti ve jüriliğini de yaptığı mahkemede Baltar özgürlüğüne kavuştu.
Umulmadık kişilerin Cylon çıkması ve 13. Koloni’nin bulunmasıyla yaşanan hayal kırıklığı, Roslin’de ciddi etkiler bıraktı. Gerçekten de boş ve anlamsız sanrılar gören bir meczup olabilir miydi? Bu dönemde Lee Adama’yı vekil tayin eden Roslin, yönetimden uzaklaşmayı ve Adama ile yakınlaşmayı seçti. Ne var ki filoda sular hiç durulmuyordu. Gaeta isyanı ve Hera‘nın kaçırılması gibi gelişmeler Roslin’i iyice yıprattı. Ayrıca kanser hastalığı da tekrar nüksetmişti. Fakat inancı, onu son bir mücadelenin daha içine itecekti…
Laura Roslin, umuda ve kurtuluşa doğru yapılan bu yolculukta çok badireler atlattı. Ne tuhaftır ki, iki kez başkanlık koltuğuna otursa da o asla seçilmiş bir başkan olmadı; ama seçilmiş kişi olduğuna daima inandı. Peki gerçekten öyle miydi, yoksa ilaçların etkisiyle öyle olduğuna inanmış dini bir fanatik mi? Bu sorunun net bir yanıtı yok, ama bilinen bir gerçek varsa o da en büyük yolculuğu kendi içinde yaşadığı gerçeğiydi.