4dx: Sinemanın Geleceği mi, Para Tuzağı mı?

Not: Thor Ragnarok spoilerı içerebilir.

Son zamanlarda sinemaya giden arkadaşlarımdan sıklıkla duymaya başladığım bir kelimeydi 4dx. Kimisi nefret ettiğinden, kimisi çok sevdiğinden bahsediyordu. 3D teknolojisini, eğer film özellikle bu teknoloji için çekilmemişse, pek fazla sevmediğimden bu yeni teknolojiye de şüphe ile yaklaştım. 4dx teknolojisi nedir diye merak edenler için konuyu biraz açmak gerekiyor. Bu teknoloji eğlence merkezlerindeki (ki büyük çoğunluğu 4,5,6,7,8d diyerek saçmalıyor) 5-10 koltuklu mini sinemalara benziyor. Görme, duyma, koklama ve dokunma duyularımıza hitap eden bir deneyim yaşatacağını vaat ediyor. Peki bütün bunları nasıl başarıyor?

Öncelikle oturduğumuz koltuklar hareket ve titreşim kabiliyetine sahip. Filmdeki sahnelere göre, yeri geldiğinde hafifçe arkanızdan sallanan veya aşağı yukarı hareket eden kabiliyetli koltuklar. Görme kısmında, bu tip sinemalar standart 3 boyutun yanına, duman ve su gibi ekstralar eklemiş durumdalar. Bütün bunlara ek olarak duruma göre çeşitli kokuları bize hissetirebiliyorlar. Henüz Türkiye’nin birkaç büyük şehrinde ve sayılı sayıda sinemada yer alan bu teknolojiyi deneyimlemek için seçtiğim film Thor: Ragnarok oldu.

4dx

Yukarıda saydığım bütün bu özellikleri 2-3 dakikalık filmlerde tecrübe etmiş bile olsam, 2 saatten fazla sürecek bir film olan Thor: Ragnarok’ta nasıl uygulanacağını merak ediyordum. Filme gitmeden önce, yönetmeninden oyuncusuna film ekibini 4dx reklamı yaparken görmüştüm. Bu yeni teknolojiyi düşünerek filmde küçük sürprizler yapacaklarını az çok tahmin edebiliyordum. Filmin açılış sekansında Thor’u zincirle bağlanmış bir şekilde yukarıdan aşağıya sarkıtılmış olarak görüyoruz. Ardından koltuklarımız hafifçe hareket etmeye başlıyor. Bulunduğu ortamda ateşler var ve dumanlar yükseliyor. Bu aşamada ekranın önünde gerçekten dumanlar görüyoruz. Arkasından Thor’un dev düşmanı yürümeye başladığında, koltuklar titreşiyor. Her adımı hissediyoruz. Thor meşhur çekicini çağırdığında yüzümüze hafif bir esinti vuruyor. Çekiç havada uçarak Thor’un eline geliyor.

Bu aşamaya kadar muhteşem hissettiren deneyim, dövüş sahnelerinde koltukların fazlaca hareket etmesiyle sıkıntılı bir hal alıyor. Özellikle elinizde patlamış mısır ve içecek varsa. Thor her darbe aldığında koltuklar titreşiyor. Her yumruk salladığında aşağı yukarı hareket ediyoruz. Neyse ki, filmin aksiyon sahneleri biraz azalıyor ve nefes alıyoruz. Film ilerledikçe hareketlere alışacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü her seferinde, nerede, ne zaman olacağını bilmediğiniz bir hareketi bekler duruma geçiyorsunuz. Ardından küçük bir sürpriz, Grandmaster (Jeff Goldblum) bir suçluyu eritiyor, yanındakiler kötü koktuğundan bahsediyor ve siz yanmış plastik kokusunu hissedebiliyorsunuz. Filmin sonuna kadar, rüzgar, duman, hareketler ve titreşimler devam ediyor. Tam olarak 2 saat 10 dakika boyunca neredeyse 5 duyunuzun tamamı aktif olarak çalışıyor. Tabii elinizde yiyecek ve içecek varsa.

4dx

Benim kişisel olarak en beğendiğim ve 4dx ile uyumlu sahnelere gelecek olursak, havada uçan uzay gemileri ve titreşen koltuklarla birlikte suratınıza vuran rüzgar hissiyatı ilk sırayı alacaktır. Yönetmenin özellikle 4dx’i düşünerek çektiği, cam gibi parlak Asgard köprüsünde kahramanlarımız yürürken önce yoldaki yansımalarına ardından yukarı, aşağı hareketlerle kendilerine odaklandıkları sahne çok ilginç bir deneyim oldu. Kamera ile birlikte hareket eden koltuklar sayesinde 180 derecelik bir dönüş hissi yaşadım. Daha önce bahsettiğim koku sahnesi yine sanki 4dx sinemalara özel hazırlanmış ve sıralamamda üst sıralarda yer alan bir sahne. Son olarak Thor ve Hulk kapışmasını eklemeden geçemeyeceğim. 4dx deneyimlemek istiyorsanız Thor muhteşem bir seçim olacaktır. Çünkü bu teknolojik imkan göz önünde bulundurularak çekildiği çok belli. Keyifli dakikalar yaşatacağı kesin. Bunca güzel şeyi sıraladıktan sonra biraz yermeden geçemeyeceğim.

Eğer aksiyonu bol bir filmi sadece daha çok para kazanmak için 4dx sinemaya koyarsanız, insanlar yavaş yavaş bu teknolojiden nefret eden tarafa geçecektir. Her yumruğa titreşim, her uçan tekmede rüzgar ve koltukların aşağı yukarı hareketini hissettiğinizde rahatsızlıklar da başlayacaktır. Bir filmin yarısından fazla sürede sallanır durumda olmak kimsenin hoşuna gitmeyecektir. Keza olur olmaz sahnelerde koku, dumana boğulmuş bir ekran veya üzerinize damlayan sular da öyle. 3d filmlere gitmeden önce, filmin o teknoloji ile çekilip çekilmediğine dikkat ederim. Birçok film normal çekilip sonradan 3d yapılabiliyor ve ciddi derecede seyir keyfini düşürüyor. Aynı kural 4dx filmler için de geçerli olacaktır. Eğer mümkünse filmin 4dx için özel olarak düşünülüp düşünülmediğini kontrol etmeye çalışmak faydalı olacaktır.

Cinema4Dx

4dx’in suistimale açık olduğunu düşünüyorum. Yapımcı şirketler her aksiyon filmini 4dx’e çevirme hatasına düşerlerse, bu teknoloji para tuzağı olmaktan öteye geçemeyecektir ve sınırlı sayıda salonda sadece ilk defa merak edenler için gösterimler devam edecektir. Ama filmler Thor: Ragnarok gibi düşünülerek yapılırsa daha fazla sinemada daha fazla salonu bu teknolojiye uygun olarak görebiliriz. Potansiyeli olan bir teknoloji, eğer doğru adımlar atılırsa yaygınlaşabilir. Her şeyde olduğu gibi bunda da para kazanma derdine düşülürse tek seferlik bir hevesin ötesine geçmeyecektir. Bundan sonra neler olabilir diye düşündüğümde aklıma, sinema salonunun tamamının perde olduğu, her yönden üzerimize gelebilen kahramanların, canavarların yer aldığı bir sistem geliyor. 4dx bir standart olmayı başarırsa, ötesine geçecek adımlar da atılabilir.

Son olarak, eğer 4dx bir filme gidecekseniz önce filmi izleyin, sonra yemek yiyin…

Yazar: Cem Can

Üniversite tezini robotlar üzerine vermiş bir bilgisayar mühendisi. Kılıcın yolunda ilerleyen, an itibariyle 2. Dan bir kendocu. Müzik tutkunu ve bilim kurgu hayranı. Kurduğu hayalleri yazıya dökmeye çalışan bir hayalperest."Ben bu dünyayı değiştiremeyeceğimi biliyordum; o yüzden başka dünyalara gittim." - PKD

İlginizi Çekebilir

posthumanizm

Posthümanizm ve Teknoloji: İnsan Sonrası Dünyanın Eşiğinde

Teknoloji ilerledikçe, insanın anlamı ve varoluşu da yeniden tanımlanıyor. Yapay zekâ, biyoteknoloji ve dijital gözetim …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin