H. G. Wells klasiği Görünmez Adam’ın iki yönü var. Birincisi O’nun bir suçlu olması, ikincisi yabanlığı…
Romanda H. G. Wells, Görünmez Adam’a karşı tavrını en baştan koyar. O, kendi sonunu hazırlamaktadır. Tavırları oldukça kaba ve antisosyaldir. Görünmez Adam’ın bu hale gelmesine neden olabilecek herhangi bir trajediden bahsedilmez, belli ki o hep böyledir. Onun bir toplum dışı olmasının zayıf ipuçları verilir sadece… Yoksul bir aileye sahip olmak, albinoluk ve üstün bir zeka… Roman boyunca ne zaman halktan ya da insanlardan söz edilse “aptal” sıfatı cümleye eşlik eder. Görünmez Adam oldukça zeki bir kimsedir, öyleyken zekâsını kendine iyi bir iş bulmak ya da kariyer yapmak yolunda kullanmamış ya da kullanamamıştır; ancak kitapta bunun nedeni de açık değildir.
Neden kötülük yapar Görünmez Adam? Kitapta onu kötülüğe sürüklenişinin aşamalarını göremeyiz. O baştan beri hep yalnız, hep öfkeli, hep nefret dolu gibidir. Hatta o kadar ki zekasının parlaklığını ortaya koyan, yahut kendi acıklı öyküsünü anlatan herhangi bir insana duyacağımız sempati ondan en baştan beri esirgenmiş gibidir.
Görünen tek açıklama, insanların özel hayatına ya da bireyselliğine saygı duymayan meraklı kitleye duyulan öfkedir. Görünmez adamın kişisel eşyaları karıştırılır, odası gizlice dinlenir, özel işlerine müdahale edilir. Merak duygusu insanlara bir münzevinin kişisel hayatını araştırma hakkı verebilir mi? Görünmez Adam’ı haklı gösterebilecek tek şey budur, oysa Wells bu konunun üzerine gitmemiş, Görünmez Adam’ı bir suçlu olarak göstermekle yetinmiş…
Wells, kamerasını Görünmez Adam’ın düşüncelerine, özel yaşantısına, ya da trajedisine zumlamak yerine bize onu öteki odadaki bir ses olarak uzaktan göstermiş… Öyküyü adeta bir dürbünün tersinden izler gibi anlatmış… Kitabın ortalarına kadar Görünmez Adam’ın adını öğrenemeyiz bile.
Neden diye soruyor insan? Neden Görünmez Adam’la özdeşleşmemiz istenmiyor? Onu birinci tekil şahıs olarak (yani biz olarak) anlatmıyor?
Oysa Görünmez Adam, röntgenci ve meraklı küçük adamın dünyasına karşıt olan bir toplum-dışının hikayesi olabilirdi. Söz gelişi, her küçük kasabada bir doktor ya da gazeteci kendini Görünmez Adam gibi hissedebilir. Kasaba sıkıntısı edebiyatta pek çok kez işlenmiş bir konudur. Halkın arasına karışmak istemeyen birinin, kara koyunun trajedisidir görünmezlik.
Görünmez Adam kendi ağzından öyküsünü anlatmaya başladığında bile ona sempati duymamızı istemiyor Wells. Ölüm tehdidi altındaki Kemp okuyucunun ilgisini üzerine çekiyor. Hatta kaypak serseri Marvel bile Griffin’den daha fazla sempati toplamayı başarıyor.
Kanımca Görünmez Adam ilginç, yadırgatıcı, iğreti bir öyküdür ve toplum tarafından sevilmeyen (ve kendisi de toplumu sevemeyen) her marjinalin öyküsüdür.
Görünmez Adam bir kurban mıdır yoksa bir cani mi, kitap bu sorunun yanıtını pek de vermiyor bana göre. Hatta Görünmez Adam kolayca cana ve mala kast etmeseydi, onu bizim gözümüzde suçlu gösterecek hiçbir neden bulamazdık. Yine de içinde bir insan bulunmayan elbiselerin değil, yalnızlık, yalıtılmışlık ve soyutlanmışlığın öyküsüdür.