Bilimkurgu serileri, hayranlarından aldığı geri dönüşe göre devam eder veya durdurulur. Marvel, DC, Star Wars, Star Trek, Doctor Who ve Battlestar Galactica gibi serilerin tutkulu hayranları, seslerini duyurmalarıyla ünlü. Günümüzün sosyal medya çağında, bu serileri tartışmak için çokça fırsat var. Dolayısıyla hayranlar, stüdyoları karar vermeye zorlamak adına sık sık sosyal medyaya başvuruyor.
Bir hayran topluluğunun, iyi bir amaç uğruna toplanıp yaratıcılığını ve tutkusunu gösterdiğine pek çok kez şahit olduk. Hayran kampanyaları her zaman olumlu sonuçlanmasa da, yapımcılara yaptıkları işin etkilerini göstermesi bakımından önemli. Gelin şimdi bilimkurgu tarihinde keyifli bir yolculuğa çıkalım ve hayranların başarıya ulaşan kampanyalarına bir göz atalım…
Star Trek: The Original Series, Bir Mektup Kampanyasıyla Canlandırıldı
Sosyal medyadan önce, hayran kitlelerinin fikirlerini belirtmeleri daha zordu. Stüdyolar ve yapım şirketleri gişe rakamlarına, kritiklere ve reytinglere güvenseler dahi, bir yapımın popüler kültür öğesi olup olmadığını her zaman anlayamıyordu. Mektup kampanyaları bugün her ne kadar yapılmıyor olsa da, Star Trek hayranlarının çabalarıyla NBC diziyi yayından kaldırmadı.
Serinin ikinci sezondan sonra yayından kaldırılacağını öğrenen tutkulu hayranlar Bjo ve John Trimble çok üzüldü ve serinin yaratıcısı Gene Roddenberry ile konuştuktan sonra “Star Trek’i Kurtarma” kampanyası başlattı. Sonuçta NBC ikna oldu ve diziyi bir sezon daha uzattı. Hollywood’daki çoğu düşüncenin aksine, serinin devam etmesine Roddenberry de çok sevindi. Üçüncü sezonda sona erse de, kampanyanın etkileri nedeniyle seri büyük yankı uyandırdı. Ayrıca Star Trek: TOS, hayranlarının tutkusu ve gayreti sonucu uzatılan ilk dizilerden biriydi.
Firefly Hayran Kampanyası Serenity ile Sonuçlandı
Firefly ile Star Trek‘in benzer yönleri çoktu. İki dizi de gelecekte geçiyordu ve uzay gemisi mürettebatının galaktik maceralarını anlatıyordu. İki serinin de tutkulu bir hayran kitlesi vardı, ama ne yazık ki ikisi de en iyi zamanlarında iptal edildi. Firefly’ın iptali özellikle şok ediciydi. Serinin büyük bir potansiyeli olmasına rağmen Fox, ilk sezonu karmakarışık yayımlama hatasına düştü ve bu da izleyicilerin kafasını karıştırdı. Hatta öyle ki, seri iptal olmadan önce yayımlanan son bölüm ilk bölümdü!
Hayranlar, daha fazla insanın izlemesi hâlinde dizinin fenomen olabileceğini söyleyerek devam etmesini istedi. Fox bu taleplere uzun süre kayıtsız kalsa da, dizinin DVD’si yayımlanınca işler değişti. Zira DVD satışları beklenenin çok ötesinde bir satış grafiği izliyordu. Kendilerine “Browncoats” diyen hayranların internetteki etkinliği ise giderek artıyordu. Sonunda beklenen oldu ve Firefly’ın ikinci sezonu hiç gelmemesine rağmen, hayran talepleri Universal’ı bir film projesine itti. Aynı kadroyla Firefly’ın ana hikâyesini takip eden Serenity adlı bir devam filmi çekildi.
Disney Kim Possible’ı Yeniledi
Kim Possible, bilimkurgusal öğeleriyle öne çıkan ve yetişkinlerin de hoşlanabileceği bir çocuk animasyonuydu. Kim, bir dizi kötüyle dövüşürken lisenin getirdiği kabadayılar, ev ödevleri ve romantizm gibi stresli durumlarla da uğraşmak zorundaydı. Kim Possible, James Bond ve Mission: Impossible gibi polisiye serileri yeriyor ve kendine has mizah anlayışıyla bilinen arketipleri altüst ediyordu.
Yan filmi Kim Possible: So the Drama, 2005 yılında yayımlandıktan sonra dizi iptal edildi. 90’lardan beri Disney Channel, televizyon şovlarını nadiren üç sezondan uzun çekti çünkü seyirciler yaşlandıkça şovlardan sıkılacakları düşünülüyordu. Ne var ki Kim Possible hayranları, diziyi iptalden döndürmek için toplanmakta gecikmedi. Kim Possible: So The Drama filmi iyi sonuçlar alınca, Disney Channel dördüncü ve son sezon için kolları sıvadı. Dördüncü sezon, Kim’in liseyi bitirmesiyle son buldu. Dizi 2014’te Disney XD kanalında yayımlanmaya başlayınca, hayranlar hemen sosyal medyaya sarıldı. 2019 yılında Disney Channel, bir televizyon filmi yaparak seriyi canlandırmaya çalıştı ancak bunun için film yeterli gişe yapamadı.
Sızdırılan Görüntüler Sonucu Deadpool Çekildi
Deadpool, en popüler Marvel çizgi roman karakterlerinden biri. İlk olarak 90’larda karşımıza çıkan karakter, bu popülaritesini tabuları yıkmasına ve klişelere karşı çıkmasına borçlu. Ne var ki Deadpool’un sinematik versiyonu başlangıçta hak ettiği ilgiyi pek de göremedi. Hatırlanacağı üzere Ryan Reynollds, ilk defa 2009 tarihli “X-Men Origins: Wolverine” filminde Deadpool olarak karşımıza çıktı. Bu X-Men öncüsü filmin yarattığı negatif havaya rağmen Reynolds, çizgi romanın daha doğru bir versiyonunda oynarsa daha iyi bir iş çıkarabileceğini söyleyerek karakter için olan pozitifliğini korudu.
Derken 2014 yılında, yönetmen Tim Miller ve Reynolds’un beraber çalıştığı Deadpool projesine ait test görüntüleri sızdırıldı. Hayranlar bu görüntülerden çok memnun kaldı, sonunda sevdikleri ve bildikleri Deadpool’a kavuşmuşlardı. Bu pozitif geri dönüşten sonra 20th Century Fox, projeyi onayladı. Deadpool, çizgi romanda olduğu kadar beyaz perdede de tahrip ediciydi. Ağzı bozuk karakterin özfarkındalığı diğer süper kahraman filmlerine kıyasla ferahlatıcıydı. Yapım, stüdyolara 18+ filmlerin de gerek eleştirmenler gerekse seyirciler nezdinde başarılı olabileceğini gösterdi.
Sense8, Uzun Bir Finalle Geri Döndü
Wachowski Kardeşler’in bilimkurgu üzerindeki etkisi hafife alınamaz. The Matrix sadece bir gişe hiti değildi, aynı zamanda Hollywood’un aksiyon-bilimkurgu serilerine olan bakışını değiştirdi. The Matrix, Star Wars gibi bir fenomen olsa da, Wachowski Kardeşler aynı özgünlüğü Sense8 için de gösterdi. The Matrix de toplumdaki cinsiyet rollerine gönderme yapıyordu, ancak Sense8, cinsel kimlik ve politik farkındalık gibi temaları açıkça tartışmasıyla öne çıkıyordu. Dizide birbirlerinin anılarını deneyimleyebildiklerini fark eden sekiz gencin hikâyesi anlatılıyordu. Görüleri kuvvetlendikçe birbirleri ile olan bağlarını keşfediyorlardı. İkinci sezonu şoke edici şekilde bitti, üstüne Netflix de diziyi iptal ettiğini duyurdu.
Tabii Sense8 hayranları, diziye düzgün bir final çekilmesini istedi ve böyle çabucak bitirilmesinin, ilk kez kendini temsil edilmiş hissedenleri hayal kırıklığına uğrattığını vurguladı. Bu kadar ses getiren bir talebe Netflix de sessiz kalamadı ve iki bölümlük uzun bir finalle yapıma tekrar el attı.
Sonic the Hedgehog Yeniden Tasarlandı
Video oyunu filmleri her zaman yaratıcılıkta zorlandı. Çok fazla kaynak materyali olmasına rağmen Warcraft, Assassin’s Creed ve Prince of Persia: The Sands of Time gibi oyun uyarlamaları çok da başarılı değildi. Doğal olarak ilk Sonic the Hedgehog filmi için de kafalarda soru işaretleri vardı. Hayranlar, filmin ilk fragmanını beğenmedi ve ana karakterini ağır şekilde eleştirdi. Paramount Pictures, bu haklı eleştirileri dikkate aldı ve ana karakteri yeniden tasarlayacağını açıkladı. Filmin vizyon tarihi Kasım 2019’dan Mart 2020’ye çekildi.
En sonunda, Sonic the Hedgehog çok başarılı oldu. Sonic hayranları, bu versiyonun oyunların ruhunu daha iyi yansıttığını söyleyerek değişikliklerden memnun kaldı. Sonic the Hedgehog, hayran kitlesini tatmin eden ender oyun uyarlamalarından biri. Filmin hedef kitlesi çocuklar olarak belirlendi ama karakterin geçmişiyle ilgili önemli referanslar da bulunuyordu. Devam filmi Sonic the Hedgehog 2, bu yıl çıktı ve üçüncü film de yapım aşamasında.
Rosario Dawson, Ahsoka Tano Olarak Rol Aldı
2005 yapımı Star Wars: Revenge of the Sith‘ten sonra herhangi bir Star Wars filmi olmayacağı ve hikâyenin televizyon dizileriyle devam ettirileceği öngörülüyordu. Ancak sürpriz bir şekilde Lucasfilm, Star Wars: The Clone Wars isimli bir animasyon filmi yayımladı. Bu 2008 çıkışlı yapımda Ahsoka Tano‘yu (Anakin Skywalker’ın Torgutalı genç çırağı) Ashley Eckstein seslendirdi.
Ahsoka hayranların gözdesi oldu ve genç kadınları temsil etmesi bakımından da önemliydi. Ne var ki Ahsoka’nın kaderi, hayranları için büyük bir soru işaretine dönüştü. Ahsoka, The Clone Wars‘un sonunda Jedi’lığı terk edip Birlik 66’ya katıldı ve Star Wars: Rebels‘te önemli bir karakter hâline geldi. O günden sonra hayranlar, Ahsoka’yı canlı kanlı izlemek istediğine dair Disney’e yoğun baskı yapmaya başladı.
Öte yandan Ahsoka’yı kimin canlandıracağı tam bir muammaydı. Derken bir hayran, attığı twitte #AhsokaLives hashtag’i kullanarak Rosario Dawson’ın role olan ilgisini belirtti ve bu öneri sosyal medyada çığ gibi büyüdü. Twitter’daki hareketlilik, The Clone Wars‘un direktörü Dave Filoni’nin (The Mandalorian’ın da yaratıcılarından) ilgisini çekti. Dawson, The Mandalorian‘ın ikinci sezonunda Ahsoka olarak gerçekten de rol aldı ve hatta pek yakında karakterin kendi dizisi de çıkacak.
Amazon, The Expanse’i İptalden Kurtardı
Muhteşem bir hayran kitlesine sahip olan The Expanse‘te büyüleyici karakterler ve en ince detayına kadar hayal edilmiş bir gelecek var. Bütün Güneş Sistemi kolonize edilmiş ve insanlar gezegenler arası seyahat yapıyor. Children of Men filminin yazarları romanların hayranıydı ve Syfy kanalı için bir dizi uyarlamasına girişmekte de gecikmedi.
The Expanse, televizyon için bir yenilikti çünkü Battlestar Galactica‘dan beri farklı konuları düzgünce işleyebilen nadir uzay dizilerinden biriydi. Dizinin ilk izlenimleri iyi olsa da, Syfy diziyi 2018’de üçüncü sezonundan sonra iptal etti. Hayranlar, Amazon Studios’tan diziyi yeniden canlandırmasını istedi; hatta #SaveTheExpanse (The Expanse’’i kurtarın) istemi 100.000 imzaya ulaştı. Bazı hayranlar ise Amazon Studios ofisinin etrafında pankart dolaştırması için uçak kiraladı. Bu kampanyada yer alan ünlüler bile oldu: Star Trek: The Next Generation yıldızı Wil Wheaton, Game of Thrones yazarı George R.R. Martin ve komedyen Patton Oswalt…
Amazon Studios, dizinin müthiş hayran kitlesini gördü ve diziyi devam ettirme kararı aldı. The Expanse, altıncı ve son sezonuyla 2021 yılında bitti ama yan projelere açık kapı bıraktı.
#ReleaseTheSnyderCut Kampanyası Gerçekten İşe Yaradı
2013 yapımı Man of Steel‘ın tartışmalı olduğunu söylemek hafif kalır. Supermen’in varoluş hikâyesine yapılan bu karanlık bakış hayranları ikiye böldü. Bazı izleyiciler, filmin ciddi anlatım tarzını beğense bile başkaları kafa karıştırıcı bir şekilde montajlandığını, senaryoda boşluklar bulunduğunu ve Supermen’in temsil etmesi gereken umuttan noksan olduğunu kaydetti. Zack Snyder‘in 2016’da çektiği sonraki filmi Batman v. Superman: Dawn of Justice daha da ayrıştırıcıydı.
Snyder, Justice League‘in yapımını Joss Whedon’a bıraktı ve Whedon da anlatım tarzını değiştirerek filmi daha kasvetsiz ve neşeli yaptı. Justice League’in gişede pek başarılı olamamasının ardından Warner Brothers, başka projelere yönelmeyi tercih etti. Ne var ki bazı hayranlar, Snyder’ın arşivlerde ‘gizli’ bir yönetmen versiyonu olduğunu iddia ederek “#ReleaseTheSnyderCut” hareketini başlattı.
Rolling Stone’un yayımladığı bir yazıya göre hayranlar, toksik olarak nitelendiriliyor ve Synder’ın filmlerini beğenmeyen gazeteci ve eleştirmenleri taciz ediyordu. Snyder’ın elinde “gizli” bir sürümü olmamasına rağmen, Warner Brothers filmin ekstra 100 milyon dolarlık bir versiyonu onayladı. Rolling Stone’daki yazıya göre, “#ReleaseTheSnyderCut twitini atanların %13’ünden fazlası sahte hesaptı.” Rapora göre Snyder, “intikam almak için hayran kitlesini kişisel olarak organize etmişti ve Warner Brothers bu grubun taleplerini yerine getirerek hayran kültürünün geleceğine gölge düşürmüştü.”
John Krasinski, Mr. Fantastic Oldu
Kibarca söylemek gerekirse, The Fantastic Four‘un sinema adaptasyonları pek tutmadı. Tim Story filmlerinin mizahi yönü kuvvetli olsa da, 2015 yapımı Fant4stic’ten bahsetmemek yerinde olacaktır. Walt Disney, 20th Century Fox’ı satın aldığında, stüdyonun Marvel hakları da kendisine geçti. Fantastic Four’un yeniden çekileceği açıktı, ama bu sefer Marvel Sinematik Evreni bünyesinde yer alacaktı.
Hayranlar, Reed Richards ve Sue Storm rollerinde kimi görmek istediklerini çabucak belirtti: Gerçek hayatta da evli olan John Krasinski ve Emily Blunt çifti. Krasinski, sürpriz bilimkurgu hiti A Quiet Place ve Amazon filmi Jack Ryan gibi çok başarılı işlere imza atmıştı. MSE için zaman bulabilir miydi? Krasinski’nin popülaritesi, Doctor Strange in the Multiverse of Madness yönetmeni Sam Raimi’nin ilgisini çekti ve hayranların isteğini gerçekleştirdi. Bu filmde Krasinski, Reed Richards’ın paralel evrendeki versiyonu olarak rol aldı.