Isaac Asimov’un dört kitaptan oluşan Robot Serisi romanları, 2021 yılında İthaki tarafından yayımlandı. Asimov, serinin ilk romanı olan Çelik Mağaralar‘ı 1953 yılında kaleme aldı. Romanda New York polis teşkilatının dedektiflerinden Elijah Baley, robot ortağı Daneel Olivaw ile birlikte politik açıdan önemli olan bir cinayeti aydınlatmaya çalışıyor. Bu macera sırasında Elijah Baley, örtük bir romantik ilişki de yaşıyor.
Roman bugünden binlerce yıl sonrasında yaşanan olayları konu alıyor. İnsanlar, büyük metal kubbelerle kaplı mega şehirlerde yaşıyor. Üzerleri kapalı şehirlerin yanı sıra açık alanlar da var, ancak açık alanlara zorunlu olmadıkça kimse gitmiyor. İnsanlar kalabalık mega şehirlerde mutlu ve kültür de buna göre şekillenmiş. İnsanlar tarafından kolonize edilmiş “uzaycı dünyaları”nda ise nüfus birkaç milyondan ibaret ve açık alanda zaman geçirmek normal karşılanıyor. Dünya’da yaşayan insanlar, kolonistleri “uzaycı” olarak isimlendiriyor. Uzaycılar özellikle robotik, uzay mühendisliği gibi alanlarda üstün bir teknolojiye sahip ve Dünya’daki insanlara kıyasla daha zengin. Romanda Asimov, yerleşikler ile kolonistler arasındaki kültürel farkları bolca konu ediyor.
Asimov romanlarında ana karakterler kariyerlerine fazlasıyla önem verir. Dedektif Elijah Baley de bu konuda bir istisna değil. Robot dedektiflerin kendisinden iyi olabileceği fikri Elijah’nın hiç hoşuna gitmiyor ve aksini kanıtlamak istiyor. Öte yandan şartlar, onu insansı robot Daneel Olivaw ile birlikte çalışmaya zorluyor. Zira bir uzaycının maruz kaldığı cinayet önemli sorunlar doğurma potansiyeline sahip. Zengin uzaycılar bir cinayetle nadiren karşılaştıklarından bu konuda Dünya’dan yardım talep ediyor ve insansı robot Daneel’in de dedektif Elijah ile birlikte çalışmasını şart koşuyor.
Dedektif Elijah’nın kariyeri konusunda endişelenmesi, içinde yaşadığı kültürle bağlantılı. Zira Dünya’daki insanların yaşam koşulları net bir sosyal derecelendirme sistemi uyarınca belirleniyor. Amirleri Elijah’ya cinayeti çözmesi hâlinde terfi vaat ediyor, aksi durumda ise alt kademelere düşeceğini vurguluyor. Elijah, “uzaycı”ların dünyalıları sevmediğini biliyor. Üstelik dış dünyalarda insanlar, açık alanda zaman geçirmekten sıkıntı duymuyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Elijah görevi kabul ediyor.
Çelik Mağaralar’da, dedektif robot Olivaw’dan önce robot Sammy ile karşılaşıyoruz. Olivaw kadar gelişmiş olmayan Sammy, New York polis departmanında bir çalışanın işine son verilmesine neden oluyor. Üç robot yasası nedeniyle robotlar insanlara zarar vermese de, işsiz kalmalarına yol açabiliyor. Romanda Sammy her komutu yerine getiren bir robot olarak resmediliyor, robot Olivaw’ın ise kendine has bir karizması var. Asimov’un Hristiyanlığın temel kaynaklarına ilgi duyduğunu biliyoruz. İncil’deki hikâyeler ilham aldığı kaynaklar arasında yer alıyor. Zira Asimov, 60’lı yıllarda Eski ve Yeni Ahit’e dair iki ciltlik bir rehber de yazdı. Romanda dedektif Elijah ve eşi Jezebel’in isimleri İncil’den alınma. Dahası Jezebel’in romanda oynadığı rol, İncil’deki hikâyeden esintiler taşıyor.
Çelik Mağaralar’da Asimov’ın kullandığı bilimkurgu buluşları okuma keyfini artıran unsurlardan. Örneğin üzeri çelik bir kubbeyle örtülü olan New York’ta ulaşım şeritler aracılığıyla sağlanıyor. Yürüyen bantlardan oluşan şeritler, sağdan sola doğru ilerledikçe artan hızlara sahip. Böylece insanlar yürüyen bantlar üzerinde şerit değiştirerek yüksek hızlara ulaşabiliyor. Ayrıca romanda serebro analiz adı verilen bir yöntemden söz ediliyor. Canlı beyin hücrelerinin elekromanyetik alanlarının yorumlanması yoluyla gerçekleştirilen serebro analiz, cinayet işleme olasılığının hesaplanmasına olanak sağlıyor. Romanda bu işlem kişilerin rızası alınarak gerçekleştiriliyor. Öte yandan, alfa püskürtücüsü adı verilen bir cihaz cinayete dair gizemin çözülmesine yardımcı oluyor. Bir tür radyasyon tabancası olan alfa püskürtücüsünün çalışma esasları kitapta akıllıca açıklanıyor.
Her ne kadar yukarıda bilimkurgu buluşlarından söz etmiş olsak da, romanın polisiye yanı ağır basıyor. Asimov’un tutarlı kurgular oluşturma konusunda eşsiz bir yeteneği var. Beklenmedik yön değiştirmeler içeren kurgusu, Çelik Mağaralar’ı cazip kılan önemli etmenlerden biri. Yarattığı dünyalarla birlikte onların kültürlerini de tasarlayabilmek ancak Asimov gibi usta bir yazarın yapabileceği bir iş. Üstelik tasarladığı bu dünyaları, merak unsurunu canlı tutarak göstermeyi başarıyor. Şaşırtmacalar içeren kurgusu ve karizmatik karakterleriyle Çelik Mağaralar, sıkılmadan okunabilen bir eser. Romanın Cihan Karamancı tarafından yapılan çevirisi de takdiri hak eden türden.
Sonuç olarak Çelik Mağaralar, hem polisiye sevenlere hem de bilimkurgu meraklılarına hitap eden son derece sürükleyici bir roman.
Bunu bir yerde yazmam lazım. Neden bütün bilimkurgu severler Asimov temalarını defalarca kez tekrarlamıyormus gibi davranıyor? Vakıf ve Sonsuzluğun Sonu’nda uygulanan ne numara varsa bu kitapta da uygulanıyor. Hoş değil.