Arnold Schwarzenegger vs Sylvester Stallone

Arnold Schwarzenegger vs Sylvester Stallone

Arnold Schwarzenegger ile Sylvester Stallone arasındaki rekabet, 70’ler, 80’ler ve 90’lardaki aksiyon sinemasının en ikonik ve ilginç hikâyelerinden biridir. Bu iki dev isim, Hollywood’un en büyük aksiyon yıldızları olarak tanınırken aralarındaki rekabet hem kişisel hem de profesyonel düzeyde dikkat çekiciydi. Öte yandan bu rekabet, bilimkurgu sinemasının gelişimine de önemli katkılar sağladı.

Arnold Schwarzenegger ve Sylvester Stallone, 70’lerin sonları ve 80’lerin başlarında Hollywood’da yükselişe geçti. Schwarzenegger, vücut geliştirme kariyerinden sonra “Conan the Barbarian” (1982) ve “The Terminator” (1984) gibi filmlerle büyük çıkış yaptı. Stallone ise “Rocky” (1976) ve “Rambo: First Blood” (1982) ile büyük bir başarı elde etti. Bu durum, medya tarafından bir anda hangisi daha iyi şeklinde tartışma konusu hâline getirildi. Söz konusu tartışma ise ikisi arasında yalnızca rekabeti değil âdeta bir düşmanlığı da körükledi. Arnold Schwarzenegger yıllar sonra bir röportajında, “Birbirimizden nefret ediyorduk. Birbirimizi geçmek için en iyisini yapmaya çalıştık. İkimizin de rekabetçi ve gözü kara bir yapısı vardı. Şu bir gerçek ki Sly o gün bile saygı duyduğum bir insandı. Şimdi o günlerdeki düşmanlığımıza gülüp geçsek de rekabetimiz için iyi ki yaşanmış diyoruz. Bu sayede çok güzel işlere imza attık,” diyecekti.

Stallone, Rocky ve Rambo filmleriyle dünya çapında ün elde ederken Arnold ise Conan ve devam filmlerinin yanı sıra The Terminator ile ününe ün kattı. Arnold Schwarzenegger ve Sylvester Stallone arasındaki rekabetin ilginç bir yönü de her iki aktörün de farklı türlerde öne çıkmasıydı. Stallone, spor ve aksiyon filmlerinde kendini kanıtlarken Schwarzenegger fantastik ve bilimkurguda büyük başarılar elde etti. Her ikisi de rakibinin alanından uzak durdu. Zira taraflar, diğer alanda rakibini daha güçlü görüyordu. Ancak 1985 yılında Arnold’un Commando filmi işleri değiştirdi. Rambo ile aynı matematiğe sahip tek kişilik ordu konseptli Commando, rakiplerin birbirlerinin alanına girmeye başladığı ilk film oldu.

Bunun üzerine Stallone da spor salonunda kas geliştirme çalışmalarına girişti. Hedefi belliydi; Arnold kadar kaslı olacaktı. İlk Rocky ve Rambo filmlerinde yalnızca atletik bir fiziğe sahip olarak gördüğümüz Sly da artık bir kas yığınına dönüşmeye başladı. Rocky IV’te Dolph Lundgren’i de deviren Sly, Arnold’un Commando’suna sert bir yanıt vermiş oldu. Üstelik Commando, Rambo çakması olarak görülmüştü. Ertesi yıl ise Stallone’nin Cobra filmi vizyona girdi. Polisiye aksiyon türünde bir filmdi. The Terminator ile neredeyse aynı afişe sahipti ve filmin baş kötüsü, Terminator filminin başında T-800 tarafından öldürülen üç serseriden biri olan Brian Thompson’dı. Sly, yanıtını yine kendi türünde olan bir aksiyon filmi ile verdi. Arnold ise aynı yıl başarısız bir aksiyon denemesi olan Raw Deal’a imza attı. Cobra, Arnold’un aksiyon filmlerinden daha çok sevildi.

Commando filminin devamı teklif edildiğinde ise Arnold bu teklifi reddetti. Sly’ın alanına tecavüz etmiş ve bunun sonucunda da hem çakma olmakla itham edilmiş hem de ortaya daha az beğenilen işler çıkmıştı. Commando 2 filminin senaryo çalışmaları defalarca evrildi ve sonunda 1987’de ortaya bilimkurgu aksiyon filmi Predator çıktı. Aynı yıl bir başka bilimkurgu filmi olan The Running Man ile Arnold bir kez daha boy gösterdi. Bu film ise bilimkurgu ve aksiyonun yanına sporu da ekliyordu. Rocky’nin yanı sıra Escape to Victory (futbol) ve Over the Top (bilek güreşi) filmleri ile spor filmlerinde de tartışılmaz bir üstünlüğü olan Sly’a Schwarzenegger kendi alanı bilimkurguda meydan okuyordu. 1988’de Sly, Rambo 3 ile Arnold ise polisiye macera Red Heat ile boy gösterdi. Her ikisi de SSCB bağlantılı konuları olan filmlerdi. Rambo, Afganistan’da mücahitlere yardıma gidip SSCB’ye karşı savaşıyordu. Arnold ise geçici görevle ABD’ye gelen bir Sovyet polisini oynuyordu.

Rekabet artık yalnızca film türlerinde değil, türe yaklaşımda da kendini gösteriyordu. Ancak aynı yıl çıkan bir başka film rekabeti bambaşka bir boyuta taşıdı. O tarihe kadar hep en kaslı vücuda sahip, filmlerde en büyük silahlarla en gürültülü atışları yapıp en çok düşman öldüren, en maço karakterleri oynamak için yarışan bu ikiliden Arnold, bambaşka bir karakteri canlandırdı. Bilimkurgu komedi filmi Twins’te genetik mühendisliği sonucu oluşturulmuş bedenen kusursuz ama saftirik bir adam olan Julius Benedict rolüyle o herkesi şaşırttı. Şimdiye kadar canlandırdığı karakterlerden çok daha farklı bir karakterdi bu. Sylvester ise bu filme ertesi yıl mizahi yönleriyle öne çıkan Tango&Cash filmiyle yanıt verdi. Üstelik bu polisiye macera, filmin sonlarına doğru bilimkurguya göz kırpan bir yapıma dönüşüyordu. Yüksek teknoloji silahların üretildiği bir laboratuvar, buranın deli/dâhi bilim adamı ve yüksek teknoloji ürünü savaş aracıyla polisiye komedi/macera türünde başlayıp devam eden film, bilimkurgu türünde bitiyordu.

90’lı yıllara Arnold Schwarzenegger, bilimkurgu yapımı Total Recall ile Stallone ise Rocky V ile girdi. Rekabetin seyri bu filmlerle artık değişmeye başladı. Arnold hâlâ kendi türünde en iyilerden biriydi ama Rocky V serinin en kötüsü olarak görüldü. Düşüşe geçmeye başladığı düşüncesiyle Stallone tarz değişikliğine gitti ve Oscar, Stop! Or My Mom Will Shoot gibi komedilerde boy göstermeye başladı. Sly’ın kendi alanındaki bu kısa süreli düşüşüne bir darbe de Terminator 2 ile Arnold’tan geldi. Bu film yalnızca bilimkurgu türünün en büyük yapımlarından biri olmakla kalmadı, Arnold’un rekabette içinde uhde kalan başka bir boşluğu da doldurdu. Rocky ve Rambo, gerek derinlikli senaryoları gerekse güçlü karakterleri ile sinemanın sanat boyutunda da öne çıkan filmlerdi. Arnold ise henüz bunlar kadar derin bir filmde karakter oyunculuğu yapmamıştı. Ancak T2, klasik bir bilimkurgu/aksiyon filmi olmanın çok ötesine geçmiş, bir robotun gözünden insan doğasına dair felsefi sorgulamalara yelken açmıştı. Arnold da bir robotu canlandırma noktasında yenilikçi yorumlar getirmiş, âdeta bir karakter oyunculuğu sergilemişti.

T2 ile rekabette ipler Arnold’un eline geçti. 70’ler ve 80’lerde hep Sly öndeydi ve Arnold onu yakalamaya çalışıyordu. İlk kez Arnold öne geçmişti ve artık Sly onu yakalamak zorundaydı. 1993’te Sly, Cliffhanger filmiyle yine spor ve aksiyonu birleştirip bir dağcının teröristlerle savaşını bizlere aktarıyordu. Ancak bu filme aynı yıl Arnold The Last Action Hero filmiyle yanıt verdi. Geçmiş tüm fantastik, bilimkurgu ve aksiyon filmlerine göndermelerde bulunan yapımın adı bile bir meydan okumaydı. Arnold kendini son aksiyon kahramanı ilan ederek doğrudan Sly’a meydan okudu. Bu aşamada artık rekabet sadece profesyonel düzeyde kalmadı, kişisel arenada da devam etti. İkili, birbirlerinin başarılarını ve başarısızlıklarını yakından izledi. Örneğin Stallone, Schwarzenegger’in “Last Action Hero” filminin gişede beklenen başarıyı verememesini alay konusu yapıp, “Kendini ben sanıyor herhâlde,” derken, Schwarzenegger de Stallone’un “Stop! Or My Mom Will Shoot” filmini eleştirdi ve “Çocuklarım bile saçma buldu,” diye dalgasını geçti.

Ancak Sly, Arnold’un kendi alanına tecavüz etmesi, üzerine de âdeta meydan okumasına bir karşılık vermek amacındaydı. İlk anda geri çevirdiği Demolition Man filmini bu kez kabul etti ve 20 yıl aradan sonra bilimkurguya dönüp Arnold’a şah çekti. Arnold da 1994’te True Lies adlı klasik aksiyon filmiyle karşı hamlesini yaptı. Ancak aynı yıl Junior adlı biyolojik bilimkurgu filmiyle de izleyicilerin karşısına çıktı. Maço karakterlerin tam tersine, bilimsel deneyle hamile kalan bir adamı canlandırarak çok yönlü bir oyuncu olduğunu gösterdi. Sly ise Demolition Man başarılı olunca 1995’te Judge Dredd ile yeniden bir bilimkurgu çekti. Ancak tam da o yıl ikili bir davette buluştu. İlk kez uzun bir süreyi karşılıklı sohbet ederek ve buzları eriterek geçirdiler. Hatta basına eşli dans ederek bir poz bile verdiler.

Artık ikili arasındaki düşmanlık sona ermiş ve yerini önce tatlı bir rekabete, ardından da dostluğa ve hatta ortak projelere bırakmıştı. İkili, 2010’larda “The Expendables” serisi ve “Escape Plan” (2013) gibi filmlerde birlikte rol aldı. Bu filmler, hayranlar için büyük bir sürpriz ve keyif kaynağı oldu. Arnold Schwarzenegger ve Sylvester Stallone arasındaki rekabet, Hollywood’un en unutulmaz dönemlerinden biriydi. Bu rekabet her iki aktörün de kariyerini şekillendirdi ve aksiyon sinemasının altın çağını yarattı. Stallone ve Schwarzenegger’in farklı türlerde öne çıkması, rekabetlerinin dinamiklerini de etkiledi. Stallone, daha çok gerçekçi ve sert aksiyon filmleriyle tanınırken, Schwarzenegger ise bilimkurgu ve fantastik unsurları içeren filmleriyle öne çıktı. Bu farklılık, her iki aktörün de kendi alanlarında büyük başarılar elde etmesine ve geniş bir hayran kitlesi oluşturmasına olanak tanıdı.

Uzun lafın kısası, rekabetleri her iki aktörün de kariyerini şekillendirdi ve onları Hollywood’un en büyük yıldızları hâline getirdi. Stallone ve Schwarzenegger, farklı türlerdeki başarılarıyla sinema tarihine damga vurdu ve hayranlarına unutulmaz filmler sundu. Farklı türlere geçiş yapmaları kariyerlerinin çeşitliliğini göstermesine rağmen her iki aktör de kendi uzmanlık alanlarında daha büyük başarılar elde etti. Stallone, aksiyon filmlerindeki başarısını bilimkurgu türünde tam anlamıyla tekrarlayamadı. Schwarzenegger de aksiyon filmlerinde bilimkurgu türündeki kadar büyük bir etki yaratamadı. Bu durum, her iki aktörün de kendi alanlarında ne kadar özel ve yetenekli olduklarını göstermesi bakımından önemliydi.

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

1980 Polatlı doğumluyum. 80'ler ve 90'lar kuşağında yetişmiş bir bireyim. O devrin her bireyi gibi ben de bilimkurguyu video kasetlerden tanıdım. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyam iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamda da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördüm. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulum bitti ve hem gördüklerimi hem de yaşadıklarımı yeni nesillere aktarayım dedim. Öğretim görevlisi oldum. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğimde ülke sınırlarını aştım ve kendimi Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldum. Oldum olası yazmayı sevmişimdir. Âşık olduğum bilimkurguyu ve yazma hobimi de burada birleştireyim dedim. Şimdiden iyi okumalar.

İlginizi Çekebilir

alien-romulus kapak

Bir Efsanenin Geri Dönüşü: Alien: Romulus

Fede Álvarez, korku filmleri için başvurulan yönetmenlerden biri haline geldiği için, Hollywood’un en ünlü kurgusal …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin