Bilimkurgu Kulübü Bu Sitede Gelecek Var!
Hikâye anlatıcılığının en ilginç yönlerinden biri, iki farklı türü tek bir öyküde harmanlayabilmektir. Dandadan doğaüstü ve bilimkurgu türlerini, birini diğerine feda etmeden doğal ve akıcı bir olay örgüsü içinde bir araya getiriyor. Üstelik bu harmanlamayı shounen bir yapımda gerçekleştiriyor. Dandadan hayaletler, uzaylılar, bol miktarda aksiyon ve komedi sahnelerinin yer aldığı ustaca işlenmiş bir dünyaya sahip.
Uzaylıların ve hayaletlerin varlığına inanıp inanmama konusunda birbirine şüpheyle yaklaşan iki karakterin, aslında bu iki fenomenin gerçeğini keşfettiği bir yolculuğu konu alıyor. Hatta yapım, bilimsel fantezinin en iyi shounen örneklerinden biri olabilir. Peki neden?
Doğaüstü ve Bilimkurgunun Benzersiz Karışımı
Seri, tuhaf ve kaotik olanı benimseyerek hayaletlerin ve uzaylıların eşit derecede gerçek ve eşit derecede tehditkâr olduğu bir dünya kuruyor. Kendini bir dizi kural veya klişeye kilitlemek yerine her iki türün yasalarının bir arada işlediği bir evren yaratıyor. Hayaletler ve ruhlar ürkütücü bir gizem ve esrarengiz güçler gibi doğaüstü bir his sağlarken, uzaylılar ve gelişmiş teknoloji de bilimkurgu dokusunu besliyor.
Seri, iki farklı tarafı sadece bir araya getirmekle kalmayıp onları anlamlı şekilde bir olay örgüsüne bağlamaya çalışıyor. Aynı zamanda, başkarakterler her iki türden gelen tehditlerle karşı karşıya kalıyor. İkisini birleştirmek, izleyicinin bir sonraki karşılaşacakları şeyin intikamcı bir ruh mu yoksa bir uzaylı istilası mı ya da belki ikisinin bir kombinasyonu mu olacağını asla tam olarak kestiremeyeceği bir belirsizlik havası yaratıyor. Seri, tür beklentilerine bağlı kalmayarak tamamen yeni ve beklenmedik hissettiren akıcı ve dinamik bir olay örgüsü sunuyor.
Diğer Tür Kombinasyonlarından Neden Farklı?
Çoğu hibrit hikâyede bir tür ana odak noktasıyken diğer tür daha çok bir yenilik olarak hizmet eder. Ancak Dandadan‘da doğaüstü ve bilimkurgu neredeyse eşit öneme sahip. Hiçbir zaman bir türün hikâyeyi ele geçirdiği hissi doğmuyor ve hepsi bir arada var oluyor; bu da seriyi benzer kombinasyonlar yapan diğer yapımlardan ayırıyor. Dandadan‘ı öne çıkaran bir diğer nokta ise hızı ve tonu. Doğaüstü ile bilimkurgunun birleşimi, serinin heyecan verici aksiyon sahneleri, ürkütücü gerilim anları ve hafif mizahi unsurlar arasında geçiş yapmasına olanak tanıyor. Bu ton dengesi, hikâyenin tutarlı kalmasını sağlarken farklı türlerin hayranlarına hitap eden bir çekicilik de vadediyor. Karakterlerin kendilerini tuhaf durumlarda bulduklarında verdikleri tepkilerdeki mizahi öğeler, benzer serilerde pek görülmeyen bir eğlence katmanı ekliyor.
Dandadan, hayaletler ve uzaylılar konusunda derinlikli bir dünya inşa ediyor. Doğaüstü ve bilimkurgu unsurlarının bu kadar detaylı düşünülmüş olması, bu dünyayı ne kadar fantastik olursa olsun gerçekçi hissettiriyor. Bu detay seviyesi, serinin diğer dünyalardan gelen varlıklar ve paranormal olaylarla başa çıkarken daha sağlam bir temele sahip olmasını sağlıyor. Dandadan’ın renklendirme ve animasyon disiplini, hikâyenin tuhaf ve ürkütücü doğasını daha iyi yansıtmak için dinamik ve canlı bir animasyona sahip. Bu disiplin de Science SARU’nun imzası. Dandadan yönetmeni Fuuga Yamashiro, Devilman: Crybaby, Kimi to, Nami ni Noretara ve Night Is Short, Walk on Girl yapımlarında da Masaaki Yuasa’nın ekibindeydi. Dandadan’ı kendi türünde ayıran bu olmasa da, Science SARU’nun animasyon ve renklendirme imzası diğerlerinden sıyrılmasına yardımcı oluyor.
Bu Yönelim, Tür İçin Neden Harika?
Dandadan, doğaüstü ve bilimkurgu unsurlarını bir araya getirerek hiçbirinin diğerini gölgede bırakmadığı bir yaklaşımla anime dünyasında büyük bir etki yarattı. Yapımdaki hayaletler ve uzaylıların bir araya gelişi sadece eğlenceli değil, aynı zamanda tür kombinasyonlarının doğru bir şekilde nasıl yapılacağına dair bir rehber niteliğinde.
Gelecekte, türler arasındaki çizgilerin şaşırtıcı şekillerde bulanıklaştığı daha tuhaf ve yaratıcı animeler görmemiz çok mümkün.
