Mikail Boz

Ömrünün yarısını ne yapacağını, kalan yarısını da ne yaptığını düşünerek geçirmek istemeyen bir yersiz yurtsuz... Bilimkurguyu da bu yüzden seviyor...
stalker kapak

Stalker’ın İzinde

Andrei Tarkovsky, Stalker‘ı (İz Sürücü, 1979) “bilimsiz bir bilimkurgu” filmi olarak tanımlar (Sjömen, 1977). Arkady ve Boris Strugatsky kardeşlerin Piknik na obochine (Uzayda Piknik, 1972) adlı kısa bilimkurgu romanından uyarlanan film, pek çok tartışmanın da merkezine oturmuştur. Öncelikle Stalker iki kez çekilen bir filmdir. Tarkovsky ilk filmi çekip laboratuvara gönderir, ama gönderilen renkli Kodak filmlere uygun olmayan Mosfilm Stüdyoları negatif …

Devamını gör »
the host

Göçebe Kimlikler: The Host

Bilimkurgu sinemasında beden işgallerini konu alan filmler oldukça eskiye dayanır. Özellikle 1940’ların sonu ile 1950’lerde ABD’de başlayan ve “komünist avı” olarak ifade edilen MacCarty’cilik ve Sovyetler’e dönük işgal korkusu bu türün yükselişe geçmesine neden olmuştur. Susan Sontag’ın vurguladığı gibi bilimkurgu sinemasındaki karakterler sürekli “götürülmeye” karşı mücadele edip insan olma ayrıcalıklarını ve hallerini korumak isterler. Beden öznenin kendini yapılandırdığı uzamdır. Bu …

Devamını gör »

Feminist Bir Kült Film: Tank Girl

Sinemadaki kadın imgeleri hep tartışılagelmiştir. Bilimkurgu türünün ve sinemasının, genellikle eril uğraşlar olarak görülen teknoloji, uzak diyarlara sefer, uzaylı istilası gibi fenomenlere karşı direniş ve savaş gibi konularla ilgili görünmesi kadınların bilimkurguda temsilini her zaman tartışmalı hale getirmiştir. Genellikle erkeklerin yazdığı ve çektiği eserler olduğu için bilimkurgudaki kadın imgesi büyük ölçüde kadının kendi mevcudiyetini sunması biçiminde değil, erkeklerin kadına ilişkin …

Devamını gör »

Post-Apokaliptik Bir Senfoni: The Noah

Büyük bir felaket ve yıkım sonrası dünyadaki insan yaşamının büyük oranda ortadan kalkmasının akabindeki olayları konu alan post-apokaliptik imgelerin ilk motiflerinden biri hayatta kalanların bu yeni yaşama uyumuyla ilgilidir. Sıklıkla modern kent yaşamında bu felaketi atlatan kahraman ya da kahramanlarımız bütün isteklerin yerine getirilebilir gibi göründüğü ve kimsenin olmadığı bu “bolluk” zamanında cennete düşmüşçesine mutlu görünür. Bütün kent, bütün dünya …

Devamını gör »

Zaman Döngüsünden Kurtulma Yolları: Two Distant Strangers

Two Distant Strangers, ABD’de büyük toplumsal protestolara sebep olan ve özellikle siyahlara dönük ırk ayrımcılığını konu alan 32 dakikalık bir kısa bilimkurgu filmi. Filmin yönetmenleri Travon Free ve Martin Desmond Roe önemli bir konuyu hamasete kaçmadan, içine bilimkurgusal öğeler ekleyerek oldukça güzel bir şekilde filmleştirmişler (filme ilişkin alıntı/çalıntı suçlamaları ise ayrı bir tartışma konusu). Film 93. Akademi Ödülleri’nde “En iyi …

Devamını gör »

Doğa İçin Bir Ağıt: Silent Running

Belki de İkinci Dünya Savaşı’nın ve sonrasında baş gösteren Soğuk Savaş’ın ifade ettiği önemli olgulardan birisi teknolojik yetkinliğin insanlığın başına bela olabileceğiydi. Yavaş yavaş başka dünyaları ziyaret etme ya da onlara göç etme gündemimize girmiş olsa da gerçekleşebilecek bir savaşta evimiz Dünya’nın tümden yok olma ihtimali çağdaş toplum insanlarını sonu gelmez bir kaygı durumuna sokmuştu. Acaba bir sabah uyandığımızda o …

Devamını gör »

Modern Hayatta ‘Yüzsüz’ İnsan(lar): Tanin no Kao

“…yüzü olmayan bir adam sadece karanlığın dünyaya egemen olduğu zaman kendini özgür hisseder.” 19. yüzyıla kadar büyük ölçüde feodal yapıyla yönetilen bir ülkenin modernleşme ve onun etkileriyle başa çıkması oldukça zorlu olacaktır, ki Japonya bunun için oldukça tipik bir örnektir. 1860’lardan itibaren “zorunlu” dışa açılma ve hızla askeri, ekonomik ve teknolojik olarak “çağı” yakalama çabası ülkeyi ve ülke insanını olumlu …

Devamını gör »

Nesil Gemileri ve Uzay Yolculukları

Bilimkurgu, büyük ölçüde bir “mülteci” türü (Anders, 2008), yani belli bir yerde yaşayamayan, yeni vardığı yerde yabancılık çeken insanlar hakkındadır. Bilimkurgu ile ilişkilendirilen ilk imgelerden biri uzay gemileri ve uzay yolculuğudur (Seed, 2011, s. 6). Uzayın sınırsızlığının sunduğu cazibe ve olasılıklar, ilk bilimkurgu yazarlarının o dönem tamamlanmakta olan Dünya’daki keşif hareketlerini uzaya taşımaları sonucunu doğurmuştur. Bununla birlikte uzayın sınırsızlığının yarattığı olumsuz …

Devamını gör »

Başka Dünyalara Göçün Riskleri: ‘Pandorum’ Sendromu

2174 yılında insan nüfusu dünyanın taşıyamayacağı kadar artmıştır. Bu yüzden başka gezegenlerde yerleşme için çabalar başlamış, Tanis adlı gezegen keşfedilmiştir. Bu gezegene ulaşma amacıyla 123 yıllık yıldızlararası yolculuğa uygun bir gemi inşa edilmiştir. Gemide 60.000 kişi bulunmaktadır. Yolcular hiper uykuda tutulurken, mürettebat her iki yılda bir nöbetleşe uyanıp gemiyi idare etmektedir. Ancak sekizinci yılda bir mesaj alınır. Buna göre dünyadaki …

Devamını gör »
the thing

İçimizdeki Kötü Şey: The Thing

Tarih korkusu, tecrit edilmişlik, paranoya ve metamorfoz… İşte bunlar John Carpenter imzalı The Thing (Şey) filminin bel kemiğini oluşturuyor. Film, tarihin çok eski bir zamanında Güney Kutbuna düşmüş bir uzay gemisinden aniden derin uykusundan uyandırılan bir yaratığı konu alıyor. Norveçliler tarafından donduğu yerden çıkarılan “Şey” tüm Norveç ekibini öldürdükten sonra Amerikanların bölgesine gidiyor. İlk başta Amerikanlar bu duruma bir anlam …

Devamını gör »