Alien evreninin alternatif anlamda gelişmesine büyük katkı sunan Dark Horse Comics, Dan O’Bannon’un 1976 yılında tamamladığı orijinal STARBEAST senaryosunu 2020’de görselleştirdi. Sonrasında 20th Century Fox’un senaryoyu satın alması ve Ridley Scott’un yaratıcı bazı değişikliklere gitmesiyle orijinal hikâyede birtakım değişiklikler yapıldı. Alien adını alan projeye sürrealist sanatçı H.R. Giger’ın da dahil edilmesiyle, Dan O’Bannon’un orijinal senaryosundaki görsel betimlemeler de farklı bir hal alacaktı… Senaryonun değişiklikliğe uğramasında büyük rol oynayan David Giler ve Walter Hill, yapımın tüm devam filmlerinin de yapımcılığını üstlendi. Dolayısıyla Dark Horse Comics tarafından ilk iki sayısı yayımlanan ALIEN: THE ORIGINAL SCREENPLAY, Dan O’Bannon’un kendi vizyonunu görmemiz bakımından önem teşkil ediyor.
Çizgi romanda fark edilen en büyük değişiklikler karakterlerin, geminin adının ve dünya dışı varlıkların farklılıkları. 1979 tarihli sinema filminden ayrımlı olarak, devasa Nostromo uzay gemisinin yerini daha ufak ölçekteki SNARK alıyor; yedi kişilik kadro altı kişiye düşüyor; Space Jockey ya da Mühendis olarak tanımlanan dünya dışı varlık ve Xenomorph bambaşka bir tasarıma sahip. Dolayısıyla konusu film ile örtüşen, alternatif bir olay örgüsüne şahitlik ediyoruz. Dan O’Bannon, orijinal senaryoda karakterlerin cinsiyetini açık bırakmıştı; gemideki mürettebat iki kadın ve dört erkekten oluşuyordu. Alien serisinin ikonik yüzü Ellen Ripley’e (Sigourney Weaver) çizgi romandaki en yakın kişi, kaptan yardımcısı Martin Roby. Romanda görsel tasarım anlayışı, 1979 tarihli yapımın retro havasından çok Prometheus’a (2012) daha yakın seyrediyor.
Kargo gemisi Snark, Dünya’ya dönüş yolculuğu sırasında yabancı bir sistemden sinyal alır. Ana bilgisayar, sinyalin kaynağının araştırılması için uyku kapsüllerindeki ekibi uyandırır. Kaptan Chaz Standard liderliğindeki ekip ilk anlarda Dünya’ya yaklaştıklarını ve iyi paralar kazanacaklarını düşünürken; aslında Dünya’nın halen çok uzağında ve bilmedikleri bir yıldız sisteminin yakınlarında olduklarını fark ederler. Her ne kadar bilmedikleri bir gezegenden yayılan gizemli sinyali araştırmaya gönüllü olmasalar da, dünya dışı zeki varlıklarla ilk temas düşüncesi ekip elemanlarını heyecanlandırmaya yeter. Ne yapmaları konusunda Dünya’daki şirket yetkililerine mesaj gönderip yanıt almaları, mesafeden ötürü yetmiş beş yıl sürecektir. Sinema versiyonunda mürettebat, şirket kuralları gereği acil durum niteliği ihtiva eden sinyalin kaynağını araştırmak zorundaydı; aksi bir tutum sergileselerdi, hak ettikleri ücretlerini alamama riskleri vardı. Çizgi romanda, uzak mesafeden dolayı şirket yetkililerinden hemen bir yanıt alamayacakları için inisiyatif kullanmaları gerekiyor.
Çizgi romanın ilk karelerinde mürettebat, uyku kabinlerinden çıplak olarak uyanır. Ridley Scott, ekibin çıplak bir sahnesini çekmeyi düşünmüştü; fakat daha sonra yarı çıplak olarak görünmelerinde karar kılınmıştı; Paul Verhoeven, Starship Troopers’da (1997) erkek ve kadınlardan oluşan askerleri birlikte çıplak olarak duş aldırarak Scott’a göre daha cesur bir duruş sergilemişti. Tabii Scott, bu konuda kısıtlamalara maruz kalmış olabilir; keza eserinin çıkarılmış sahnelerinde Sigourney Weaver’in üst bölgesinin çıplak olarak göründüğü bir kesit de mevcut… Ayrıca Ellen Ripley ve gemi kaptanı arasında gerçekleşen bir sevişme sahnesi de kullanılmamış.
Dan O’Bannon’un değişikliğe gidilen senaryosunda ekip, Jüpiter ile benzer özelliklere sahip bir gezegenin (LV-426) uydusuna iniş yapıyordu; yeni çizgi romanda Chaz Standard (Kaptan), Martin Roby (Yardımcı Kaptan), Dell Broussard (Navigatör), Sandy Melkonis (İletişim Uzmanı), Cleave Hunter (Maden Mühendisi) ve Jay Faust’tan (Motor Mühendisi) oluşan ekip, Dünya’dan biraz daha küçük bir gezene iniş yapıyor. Filmden farklı olarak bir keşif mekiği ile değil, ana gemi ile gezegene varıyorlar. Sanatçı Guilherme Balbi’nin tasvir ettiği Snark, Prometheus’a oldukça benziyor.
Yabancı gezegende sinyalin kaynağı olan dünya dışı varlıklara ait gemi bize tanıdık gelse de, Space Jockey olarak bildiğimiz uzaylının tasarımı çizgi romanda şeytani bir görünüme sahip ve oturuş şekli Leonardo da Vinci’nin Vitruvius Adamı’nı çağrıştırıyor. Bu sefer yaratık yumurtaları uzun bir süre önce gezegene çakılmış olan bir uzaylı gemisinde değil, bölgeye yakın bir yerde bulunan piramit benzeri bir yapının içerisinde. Alien’da orijinal senaryoya uygun olarak, biraz dev bir yumurtaya biraz da piramite benzeyen bir dekor kullanılacaktı; H.R. Giger tüm ayrıntılarıyla yapıyı kağıda çizmişti; fakat bütçenin kısıtlı oluşu piramit benzeri yapıyı kullanmayı mümkün kılmadı. Yumurtaların üretildiği bir yer olduğu anlaşılan eski yapı, Mühendisleri kendine çekmiş olabilir. Dolayısıyla Mühendis olarak bildiğimiz varlığın içinde bulunduğu gemi de bir kargo aracıydı.
Eylül başında yayımlanan ikici sayıda, hep merak edilen piramit kanlı canlı karşımıza çıkıyor. Keşfettikleri yabancı geminin yakınlarında piramit benzeri yapıyı bulan ekip, bu sefer yeni bir şeyin daha içine girmekte çekingen kalıyor;. Bu, eski bir uygarlığa ait bir yapı mıdır, yoksa Mühendisler’in elinden çıkan bir iş midir? Dan O’Bannon’un orijinal senaryosunda ekip bilimsel keşiflerin öneminin farkındayken, Alien filminde zorunlu olarak yabancı gezegene inen mürettebatın kaygısı, işlerinden olma korkusuydu. Dolayısıyla film versiyonu işçi sınıfının yanında yer alan, sınıf ayrımcılığına ve sistemin acımasız yönüne dikkat çeken bir duruş sergiliyordu. Ekipten üç kişi piramite gitmeye karar verir ve Broussard yapının içine giren ilk kişi olur. İçerideki manzaranın eski bir medeniyetin kalıntıları olduğuna ikna olan Broussard, yumurtalarla çevrili odada korkunç bir olay yaşar…
Büyük bir yumurtanın içinden çıkan varlığın yüzüne yapışmasından sonra gelişen olaylar, filmi ile paralel bir kurguda ilerliyor. Arkadaşlarını bölgeden kurtarmayı başaran ekip üyeleri, uzay mekiklerine ilerlerken karantina prosedürü ile yüzleşiyor. Roby, Ellen Ripley’in takındığı benzer tutumu sergiliyor ve Broussard’un önce karantinaya alınmasını istiyor; gemide bulunan diğer ekip elemanı, ikinci kaptanın emrine karşı çıkıyor ve arkadaşlarının içeri girmesine izin veriyor. Hikâyenin film versiyonunda, sonradan bir android olduğunu öğrendiğimiz Ash (Ian Holm), emre karşı çıkmıştı. O’Bannon’un versiyonunda ise android bir karakter yer almıyor.
Alien: Yönetmenin Kurgusu versiyonunda ekip üyelerinden Lambert, o anki kızgınlıkla Ripley’e şiddetli bir tokat atıyordu; eserin ilk kurgusunda bu sahne çıkarılmıştı. Çizgi romanda ise Kaptan Standard Roby’e emrine uymadığı için esaslı bir tokat atıyor. Ekip tıbbi bölümde Broussard’un adeta yüzüne yapışmış olan varlığın bir kolunu kesmeye çalışırken, filmde olduğu gibi, yaratığın asitli kanı etrafa saçılıyor. Yaratığın bu korkutucu özelliği mürettebatın çaresiz kalmasına neden oluyor.
Alien: The Original Screenplay, dört bölüm halinde yayımlanacak ve yıl sonunda tüm bölümleri kapsayan tek bir çizgi roman olarak tekrar piyasaya sunulacak. Üçüncü kısım Ekim ayında çizgi roman hayranlarıyla buluşacak. Dark Horse Comics, O’Bannon’a bir saygı duruşunda bulunuyor. Alternatif bir Alien hikâyesi sunan çizgi roman, O’Bannon’un gerçek bir vizyoner olduğunu görselleriyle destekliyor. Bildiğimiz bir hikâyeyi, alışık olmadığımız değişikliklerle anlatan eseri tüm bilimkurgu meraklıları sahiplenmeli.