Sweet Tooth

Sweet Tooth: Büyükler İçin Bambi

Küçüklüğünüzü hayal edin. Mesela ana sınıfındasınız. Okulda film günü, bir sürü ufaklık kutu gibi televizyon ekranının önüne diziliyorsunuz. Öğretmenlerinizin sizin için seçtiği film Bambi, kahramanlarının sevimli bir geyik, tavşan ve kokarca olduğu klasik bir çocuk animasyonu. Ne kötü gidebilir ki? Beklediğinizin aksine orman son derece karanlık bir yer. İçinizi ısıtan arkadaşlıkların yanında ürkütücü kuşlar, korkunç mahluklar, hepsinden kötüsü de insanlar var. Karların içindeki tüfek sesi, aşk sarhoşluğuyla yapılan dövüş veya orman yangını, altı yaşınızda kabuslar görmenize sebep olabilir. Yine de geriye dönüp baktığınızda o duyguları tekrar yaşamak istersiniz. Artık yuvada okumadığınız için bu imkansız gibi geliyor olabilir, ama Jeff Lemire bize benzer bir deneyimi tatma fırsatı sunuyor.

Jeff Lemire, Amerikan çizgi romancılığının her tarzda eser veren yeni yıldızı. Essex County gibi yaşamdan kesitler, Descender gibi bilimkurgu, Moon Knight ve Animal Man gibi süper kahraman serileri ile her türden hikayeyi barındıran bağımsız Black Hammer evreni, hem okurlardan hem de eleştirmenlerden tam not aldı. En sevilen serisi diyebileceğimiz Sweet Tooth ise yapımcılığını Robert Downey Jr.’ın üstlendiği bir Netflix dizisi olma yolunda. Yayınevi Vertigo, dizinin heyecanından faydalanmak istiyor olsa gerek, yakın zamanlarda altı sayılık bir devam hikayesi yayımlamaya başladı. İlk sayı o kadar iyiydi ki okurlar seriye olan hayranlıklarını hatırladı ve biz de bir inceleme kaleme almak istedik.

Gus’la tanışın. Kendisi, bir salgın sebebiyle medeniyetin çöktüğü gelecekte ormandaki kulübelerinde dindar babasıyla yaşayan çikolata sevdalısı bir oğlan. Çizgi romanın adı da onun bu şeker aşkından geliyor. Dış dünya hakkında hiçbir şey bilmeyen çocuğun oraya sığınma sebebi geyik gibi boynuzları olması. Salgın, insanların çoğunu öldürmekle kalmamış, tüm bebeklerin hayvan özellikleriyle doğmasını da sağlamış. Şirketler ve devletler, bağışıklık sahibi bu neslin üzerinde vahşi deneyler yaparak bir çözüm arıyor. Babası da söz konusu hastalıktan ölünce kahramanımızın kimsesi kalmıyor. Bir süre kendi başına idare etmeye çalıştıktan sonra avcı Jepperd ortaya çıkıp onu koruyacağını söylüyor ve yolculuk başlıyor.

Sweet Tooth, çok duygusal ve eğlenceli bir macera olmasının yanında pek çok felsefi ve toplumsal konuya dokunuyor. Onlardan bazılarına bakacağız ama önce kısaca çizimlere değinelim. Jeff Lemire’in çok orijinal bir çizim ve renklendirme tarzı var. Bunları kullanarak hem hikayesini kendi seçtiği biçimde yansıtıyor hem de istediği duyguları en doğru şekilde veriyor.

Çocuklar ve çocuk haklarıyla başlayalım. Anakarakterimiz Gus, yaşamaması gereken travmalar yaşıyor, görmemesi gereken şeylere maruz kalıyor. Jeff Lemire’in burada anlatmak istediği mesaj çok net: Çocuklara sahip çıkın! İlk bakışta anlaşıldığı üzere Sweet Tooth bir büyüme hikayesi. Her iyi coming-of-age story gibi protagonistin zihninde dolaşmamıza, yaşadığı hangi olayların gelişmekte olan kişiliğini nasıl etkilediğini görmemize izin veriyor. Her duyguyu içeren bir çizgi roman okuduğumuzu hissedebiliyoruz. Aile, önemli bir tema. Gus’un asıl arayışının bir aile olduğunu söyleyebiliriz. Babasının, Jepperd’ın ve diğer çocukların yanında nasıl hissettiğini, annesizliğin onu nasıl etkilediğini okuyoruz. Babalık da bir alt tema olarak kabul edilebilir. Gus en büyük darbeyi baba figürlerinden alıyor. Jepperd’ın onu neden ve ne derece sahiplendiğini görüyoruz.

Engelliler, onların bakımı ve hakları da bir başka anlatı olarak karşımıza çıkıyor. Sweet Tooth, kimsesizlik ve muhtaçlık üzerine bir öykü. Bazı çocukların, insandan çok hayvan olmaları sebebiyle yardıma ihtiyaç duymaları ve Gus’la arkadaşlarının onları aileleri olarak görmesi son derece etkileyici. Sweet Tooth başta bilim etiği olmak üzere her türlü ahlak konusunu sorguluyor, insanların ve devletlerin ekstrem durumlarda nasıl kararlar almaları gerektiği üzerine düşündürüyor. İnanç da seri boyunca üzerinde durulan bir konu. Gus’ın babasının dindar bir karakter olarak seçilmesi boşuna değil. Yazar, dinlerin doğumuna, kişilerin zorda kaldıklarında inanca sarılmalarına tematik olarak sık sık değiniyor.

Sweet Tooth, işlediği konular sebebiyle farklı şekillerde okunmaya açık bir seri. Örneğin hayvan hakları ve doğa üzerine bir alegori olarak düşünülebilir. Betonarme cehennemin yok oluşu ve doğaya dönüş, gezegenimizin intikam alması gibi değil mi? Son olarak, yeni mini-seri yepyeni bir konuyu ele alıyor: Hikayeler. Yazar, ilk sayıda “hikayeler neden birbirini tekrar eder?” diye sorarak insanlığın şafağından beri devam eden bir döngüyü sorguluyor. Sonuçta okuduğumuz pek çok kitabın, hikayenin, çizgi romanın kökenini daha eski eserlere, onları da ilk mit ve destanlara dayandıramıyor muyuz?

Sonuç itibariyle Sweet Tooth, okurken kendinizi farklı konular üzerine düşünmekten alamayacağınız, size beyin egzersizi yaptıracak, bir yandan da her sayfayı acaba şimdi ne olacak diyerek çevireceğiniz merak ve hayranlık uyandıran bir çizgi roman.

Yazar: Sadık Efe Sarıtunalı

Bilgisayarla fazla ilgilenir. Boş zamanlarında ise çizgi roman okur. Bir gram çizim yeteneği olmadığı için çuvalladığı çizgi romanlarından sonra en büyük hayali kendine bir çizer bulup çizgi roman yazarı olmak. En büyük tutkusu ise bilimkurgu.

İlginizi Çekebilir

turning point

Kısa Bilimkurgu Filmi: Turning Point

Joe Penna‘nın yazıp yönettiği Turning Point, havayla bulaşan ölümcül bir zombi salgınının insanlığı yok etmenin …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin