Muhtemelen tarihteki bütün savaşlar dehşet verici ve travmatiktir. Ancak medya ve iletişim teknolojilerinin gelişimine paralel olarak tam televizyonların evlere girdiği, haberleşmenin ilk kez bu kadar kolaylaştığı bir dönemde yaşanan Vietnam Savaşı’nın yarattığı travma, tüm dünyada ama özellikle de Amerikan halkında çok derindir.
Vietnam Savaşı, dünya tarihinde çok kendine has bir vakadır. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte güçlü olanın savaşı kazanacağı anlayışı bitmiştir. Çünkü nükleer silahlar o kadar tehlikelidir ki, kullanılmaları hâlinde bütün dünyayı yaşanılmaz hâle getirebilir. Bu sebeple modern savaş anlayışı doğmuş, gerilla savaşının işlevselliği anlaşılmıştır. Vietnam, düzensiz gerilla gruplarının teknoloji ve insan sayısı olarak kendilerinden üstün bir düzenli orduya karşı çok çok avantajlı olduklarının görüldüğü ilk savaştı. Amerikalılar, yaşadıkları hezimeti asla beklemiyordu. Bilmedikleri vahşi, ormanlık bir coğrafyada ani baskınlarla dağıtıldılar. Askeri hiyerarşi çöktü, her birlik kafasına göre hareket etmeye başladı. Ülkelerini korumaya çalışan Vietnamlıların bazıları batı anlayışına göre pek de medeni değildi. Amerikalılar kendilerini grotesk bir korku filminin içinde buldu.
O dönemi bu kadar kendine has hâle getiren, dehşetin yalnızca Vietnam cengelinde değil, dünyanın öteki ucundaki Amerika Birleşik Devletleri’nde evlerde, oturma odalarında, televizyon olan her yerde de yaşanmasıydı. Söylediğimiz gibi, dünya ilk kez böyle bir şeye şahit oluyordu. Bizim 15 Temmuz’da bir darbe girişimini televizyondan takip edip şaşırmamız gibi, teknolojik olarak bizden ileri olan ama kültür ve kafa yapısı olarak aşağı yukarı aynı seviyedeki Amerikalılar, ondan elli sene önce devam eden gerçek bir savaşı televizyondan seyrediyordu. Savaşları tarih kitaplarından veya en azından gazetelerden okumaya alışkınlardı. Aileler endişeliydi. Evlatları, eşleri, sevgilileri, babaları ormanda kim bilir nerede kayboluyor, ölüyor, işkence görüyordu? Savaş o kadar uzakta ve anlamsızdı ki, en azılı vatanseverler bile bunun ülke için kutsal bir görev olduğuna inanmayı bıraktı. Bütün bir millet deliriyor gibiydi.
Vietnam Savaşı gerçekten tuhaf olayların kesişim noktasına denk geldi. İkinci Dünya Savaşı’ndaki kahramanlıkları dinleyerek büyüyenler savaşa koştu. Bir yandan da İkinci Dünya Savaşı başta olmak üzere savaşın yüceltilmesinden tiksinen bir nesil yetişiyordu. Avrupa’daki öğrenci protestoları, Amerika’daki hippiler, onların protest sanatı, edebiyatı, rock’n roll müziği, karşı çıktıkları Vietnam Savaşı’nı ölümsüz hâle getirdi. Uyuşturucu tüketimi hem büyük bir sorun hem de sanat dünyasının parçası hâline geldi. Pek çok uyuşturucu maddenin anavatanı olan Güneydoğu Asya’da savaşan oğlanlar acılarından kurtulmak için; diğer yerlerdeki çiçek çocuklar ise mutluluğu bulmak, Nirvana’ya ulaşmak için uyuşturucuya yöneliyordu.
Biz Türkiye’de yaşasak da birkaç nesildir Amerikan kültürüyle yetişiyoruz. Bu yüzden dönemi kafanızda canlandırmanız zor olmasa gerek. Çoğumuzun izlediği Fulmetal Jacket, Apocalypse Now, Platoon gibi savaş filmlerini veya Vietnam gazilerini anlatan Taxi Driver, First Blood, Deer Hunter’ı hatırlayın. Aradan yarım asırdan fazla geçti, ama hepimiz Vietnam Savaşı’na aşinayız. Müzikler, protestolar, anarşi, Vietnam Savaşı’nın kendine has deliliği ve elbette psikedelik estetik bilimkurgu için çok uygun bir atmosfer değil mi? Zaten tüm insanlıkta böylesine iz bırakmış; sanatı, sinemayı, edebiyatı yönlendirmiş tarihsel bir olayın bilimkurguyu etkilememesi düşünülemez.
Çizgi roman hem görsel hem de yazılı bir medyum olduğundan, buna benzer bir etki küçük detaylarla bile okuyucuya aktarılabilir. Bunun dışında çizgi romanlar, eğer grafik roman formatında yayımlanmıyorsa, aylık olarak üretildiği için mutlaka güncel olaylara dokunur. Altmışlı ve yetmişli yıllarda süper kahramanların sık sık Vietnam’la teması olmuştur. Bu yazıda daha bilimkurgu odaklı gideceğimiz için o hikâyelerden bahsetmeyeceğiz, ama savaştan sonra üretilen ve listede de bulunan bazı serilerde o dönemin çizgi romanlarından alınanlar ve göndermeler büyük yer tutuyor. Listede iki Marvel çizgi romanı var ama bunlar fantastik unsurların bulunmadığı bilimkurgu temelli alternatif evrenlerde geçiyor.
Watchmen
Çoğu insana göre gelmiş geçmiş en başarılı grafik roman olan Watchmen’in dünyasında, Vietnam Savaşı önemli bir yer tutuyor. Süper kahraman janrına yapısökümcü bir bakış sunan kurgu evren, sıradan insanların maske ve pelerin takıp küçük maceralara girişmesinin normalleşmesinden sonra, Doctor Manhattan isimli tanrısal güçlere sahip bir süper kahramanın ortaya çıkıp ABD’ye Vietnam Savaşı’nı kazandırmasıyla bizimkinden ayrılıyor.
Çizgi roman efsanesi Alan Moore’un yazıp Dave Gibbons’ın döneminin ötesinde çizgileriyle hayat verdiği eser, hem genel havası hem de Komedyen başta olmak üzere karakterleriyle, Vietnam Savaşı’nın deliliğini sonuna kadar yansıtıyor.
Guerillas
Fullmetal Jacket ve Apocalypse Now’ı seviyorsanız Guerillas tam size göre bir eser. Brahm Revel tarafından yazılıp çizilen dört ciltlik grafik roman, kült bir savaş filmiyle ciddiyet içinde işlenmiş absürt çizgi roman abartısının mükemmel birleşimi. Revel, hem hikâye hem de görsellik konusunda sanatını sonuna kadar konuşturmuş.
Çizimler siyah beyaz olmasına rağmen sizi Vietnam cengeline çekiyor. Bir adım sonrasını tahmin edemeyeceğiniz, duygulanacağınız, heyecanlanacağınız, karakterlerimizle birlikte sevinip üzüleceğiniz hikâye ise etkileyici olduğu kadar sosyolojik konularda çok doğru noktalara parmak basmasıyla da dikkat çekiyor.
Ultimate Comics Captain America
Marvel, 2000’lerin başında çizgi romanlardaki klasik anlatımla yeni neslin ilgisini çekmeyeceğini fark ederek Ultimate Evreni’ni yarattı. Karakterlerin köken hikâyeleri modernleştirildi, evrendeki saçma ve fantastik unsurlar daha mantıklı bilimkurgu senaryolarıyla değiştirildi, çizimlerle panellemeler video oyunu havasını yakalayacak şekilde daha gerçekçi hâle getirildi. Sonuç başarılıydı. Ultimate markası o kadar sevildi ki, evrenin mimarı Brian Michael Bendis, Marvel’ın tüm kreatif operasyonlarının başına geçti.
Scalped ve Southern Bastards gibi çok kaliteli bağımsız suç çizgi romanlarıyla tanıdığımız Jason Aaron’ın yazdığı 4 sayılık mini seri, Ron Garney tarafından başarıyla resimlendirildi. 2011’de yayımlanan hikâyede, ana evrendeki karşılığına kıyasla klasik bir Amerikan sağcısı olarak resmedilen Kaptan Amerika, uluslararası kanunlarla süper asker serumu üretiminin yasaklandığı bu dünyada, süper asker ürettiğinden şüphelenildiği için Kuzey Kore’ye gidiyor. Burada Vietnam Savaşı’nın Kaptan Amerika’sı Frank Simpson’la karşılaşıyor. Simpson, Vietnam Savaşı’nın deliliğini sonuna kadar yaşamış ve bir Amerikan karşıtına dönüşmüştür. Steve Rogers ile Frank Simpson arasında Kamboçya ormanlarına uzanan bir kovalamaca ve mücadele başlıyor.
Karakterleri ve arka plan görselliğiyle Vietnam Savaşı atmosferini doyasıya hissettiren bu hikâye, vatanseverliğin cephelerini sorgulayan, Amerikan emperyalizmini eleştiren savaş karşıtı bir eser. Göz atmanızda fayda var.
Spider-Man: Life Story
Life Story, hayranların çok büyük bölümüne göre uzun zamandır yayımlanan en iyi Spiderman hikâyesi. Bu başarının sorumluluğu elbette çizgi romanın arkasındaki yıldız kadroya ait. Mark Bagley efsanevi bir Spider-Man çizeri; Chip Zdarsky ise bol ödüllü Sex Criminals’ın çizeri olarak tanındıktan sonra yazarlığa geçip Image’da White Trees ve Stillwater gibi fenomen seriler, Marvel’da da Spider-Man ve Daredevil gibi karakterler için çok başarılı hikâyeler yazan son dönemin yükselen yıldızı.
2019’da yayımlanan 6 sayılık mini seri, Marvel’ın çok sevilen What-If evrenlerinin geri dönüşünü müjdeledi. Zdarsky daha sonra Spider’s Shadow isminde bir Spider-Man What-If’i daha yazdı ve başka Life Story mini serileri de duyuruldu.
Spider-Man: Life Story, Örümcek Adam’ın ortaya çıktığı 1962 yılında başlıyor. Ana evrene daha bilimkurgusal bir bakış sunan seride, zaman bizim dünyamıza paralel olarak akıyor. Her sayıda farklı bir on yıl görüyoruz. İlk sayıyı ve 60’ları etkisi altına alan Vietnam Savaşı ve onunla gelişen karşıt-kültür serinin kalanında, sonraki on yıllarda yaşanan neredeyse her olayın kökenini oluşturuyor.
Banana Fish
Akimi Yoshida’nın 1985-1994 yılları arasında yayımlanan 19 ciltlik klasik mangası, mafya/çete hikâyelerinden hoşlananlar için alternatifi olmayan bir seri. Vietnam Savaşı’nda askerler üzerinde test edilmiş bir zihin kontrol ilacı etrafında dönen çizgi roman, arka planda komünizm paranoyasının, organize suçun, punk ve gangsta kültürlerinin yükselişini işlemesiyle Vietnam sonrası Amerika’nın panoramasını sunuyor.
İsmini Çavdar Tarlasında Çocuklar’ın yazarı J.D. Sallinger’ın öyküsünden alan ve Amerikan edebiyatının önemli romanlarından temalar kullanmasıyla ilgi uyandıran Banana Fish, ayrıca çocuk istismarına dikkat çekmesi ve LGBTİ temsili sebebiyle de takdir ediliyor.
Seri, 2018 yılında MAPPA Stüdyosu tarafından animeye uyarlandı. Hikâye günümüze, Amerika’nın terörle savaş dönemine aktarılsa da manganın genel atmosferi başarıyla korundu. Böylece, kelimenin tam anlamıyla izleyebileceğiniz en old-school animelerden biri ortaya çıktı. İlginizi çektiyse kaçırmayın.
Bonus: Bitmeyen Savaş
Kendisi de bir Vietnam gazisi olan Joe Haldeman’ın anti-militarist romanı, Vietnam Savaşı ve bilimkurgu deyince akla gelmesi gereken ilk eser. Yazarın travmalarının ve savaştan döndüğünde yaşadıklarının alegorisi olan kitap, yurt dışında epey popüler olmasına rağmen ülkemizde ancak İthaki Bilimkurgu Klasikleri’ne dâhil edildiğinde dikkat çekti. Bitmeyen Savaş’ın sık sık Türkiye’de çok sevilen Yaşlı Adamın Savaşı ve Yıldız Gemisi Askerleri ile karşılaştırıldığını söylersek belki ilgilenebilirsiniz. Bilimkurgu Klasikleri baskısında, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin yazarı John Scalzi tarafından kaleme alınan önsözü okuyabiliyoruz. Sevilen yazar, kendi kitabı için hep Bitmeyen Savaş’ın bir yorumu denildiğini ancak Haldeman’ın romanını Yaşlı Adam serisinin çoğu yayımlandıktan sonra okuduğunu ve bu benzetme ile gurur duymaya başladığını anlatıyor. Haldeman ise kendi yazdığı önsözde, kitaptaki anakronizme değiniyor ve doksanlarda geçen bir uzay savaşı kurgulamaktaki amacının komutanların Vietnam’da savaşması olduğunu söylüyor. Böylece kendi duygularını o karakterlere aktarmış diyebiliriz. Edebiyat çevrelerinde Bitmeyen Savaş’ın Yıldız Gemisi Askerleri’nde savaşın yüceltmesine eleştiri olduğu konuşulmasına rağmen Heinlein; Hugo, Nebula ve Locus ödüllerini kucaklayan Haldeman’a yazdığı mektupta, Bitmeyen Savaş’ın okuduğu en iyi askeri bilimkurgu romanı olduğunu söylemişti. Gerçekten de Yıldız Gemisi Askerleri’nden esinlendiğini anlatan Haldeman ise bu övgünün kendisi için ödüllerden daha değerli olduğunu belirtmişti.
Roman, Belçikalı çizer Marvano tarafından 1988 yılında Frankofon formatında üç albümlük bir çizgi roman serisine de uyarlandı. Haldeman, bu uyarlamanın sanki filme çekilmiş gibi kitaptaki tüm diyalogları içerdiğine, yani aslına son derece sadık olduğuna değindi. Marvano’nun çizimleri gerçekten etkileyici ve detaylı. Sanatçı, Hergé’nin öncülüğünü yaptığı temiz çizgi stilini kullanıyor.
Sonraki yıllarda, Bitmeyen Savaş çizgi roman uyarlamasının başarısı üzerine Marvano, yine üç albümlük bir devam serisi çizdi. İlk baskıda A New Beginning (Yeni Bir Başlangıç), güncel baskıda ise Forever Free (Bitmeyen Özgürlük) ismiyle yayımlanan bu çizgi roman, ilkinin aksine herhangi bir kitabın doğrudan uyarlaması değil ancak Haldeman’ın devam romanları ve novellasıyla bağlantılı orijinal bir öykü. Devam çizgi romanı da hayranlardan çok olumlu yorumlar almayı başardı.