Nebula ödüllü yazar Kim Stanley Robinson‘ın “2200 sayfalık tek bir kurgu” diye tanımladığı Mars Üçlemesi, modern zamanların en başarılı hard sci-fi (sert bilimkurgu) örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Red Mars (Kızıl Mars), Green Mars (Yeşil Mars) ve Blue Mars (Mavi Mars) adlı kitaplardan oluşan üçleme, birçok eleştirmene göre Frank Herbert‘in Dune ve Isaac Asimov‘un Vakıf dizileriyle aynı ağırlıkta bir çalışma olarak nitelendiriliyor. Üçlemenin ilk kitabı Kızıl Mars, Kabalcı Yayınevi tarafından dilimize kazandırıldı; fakat diğer iki kitaptan henüz ses seda yok. Seri, temel olarak Dünya’dan Mars’a giden 100 kişilik bir koloni grubunun, burayı yaşanabilir bir gezegen haline getirme uğraşını ele alıyor.
Ancak Kim Stanley Robinson, basit bir “Mars Dünyalaştırması” (Terraforming) macerası yazmamış. Merkeze Mars yerine insanı koymuş. Bireysel düzeyde insanların ihtiraslarını, kıskançlıklarını, ideallerini incelerken; toplumsal düzeyde de inanç, başkaldırı, isyan gibi eğilimlerimize odaklanmış.
2019 yılında John Boone Mars’a ayak basan ilk insan oldu. 2027 yılında Yeryüzü’nün en iyi mühendisleri ve bilimcileri arasından seçilen ilk yüz kişi gezegenin yüzeyine indiler ve insanoğlunun giriştiği en büyük mücadele başladı: Atmosfersiz, manyetik alansız ve aşırı soğuk bir gezegeni; insanlar, hayvanlar ve bitkilerle dolu bir cennet haline getirebilmek. Kolonileşme ve Terraforming çabaları yeni bir toplum düzeni yaratabilecek mi yoksa burada da Yeryüzü’nün bir kopyası mı oluşacak?
İnsanoğlunun giriştiği en büyük macera başlıyor…