“Değerli gezegen sakinleri, bugünkü haber konularımızın arasında geçen hafta gökyüzünden düşen gizemli objeye değineceğiz. Yeni yapılan yoldaki yaşanan kazaya ilişkin manyetik sistemlerin neden arıza geçtiğini uzmanlarından dinleyeceğiz. Geçen seneden itibaren asidik oranı giderek artan yağmurdan korunmaya dair yeni teknolojilerden bahsedeceğiz. Önce düşen gizemli objeye ilişkin Yüksek Konseyden önder Azideon şu açıklamalarda bulunmuşt…”
Zendor “Bir kere de düşen objeyle ilgili araştırmacıların fikirlerini sorsanız fena olmazdı.” diye sinirlenerek akıllı penceresindeki ekranı kapattı. Arkasında görünen süper gökdelenlerle dolu şehri inceledi ve derin bir nefes aldı.
İşine düşkün birisiydi ve genellikle eski usulde çalışmayı seviyordu. Gerek davranışları gerekse de kaldığı evin dekorasyonunda da bu yönünü yansıtıyordu. Bu durum modern olmaya veya teknolojiyi kullanmaya karşı olduğunu göstermiyordu, yoksa gezegenin en önde gelen araştırma ve geliştirme tesisinde üst kademelerde yer alan bir baş araştırmacı olarak çalışmazdı. Fakat daha iyi öğrenmenin ve akılda tutmanın eski metotlarla olabileceğini savunurdu. Bu yöntemleri sayesinde gösterdiği olağanüstü başarılarından dolayı düşen gizemli objeyi G.O. Projesi adı altında inceleyen ekibin başına getirildi.
Son bir haftadır uyku kapsülü düzeneğindeki tüm ayarların üzerinde çalışmasına rağmen bir türlü arızayı gideremediği için dinlenemiyordu. Uyanık kaldığı bu süreçte boş durmamak için objenin görüntülerine bakıyor ve bildiği tüm makinaların listesini tarayarak parçaları çözümlemeye çalışıyordu.
“38 baktundur bu işlerle uğraşıyorum. O kadar emek harcadık ama bir kere bile bizi gezegen basınında tebrik eden olmad…”
“Bir yeni mesajınız var. Geri dönüş aciliyeti kritik.” sesli bildirimiyle penceresindeki ekran tekrar açıldı.
“Kritik mi? Acaba kim olabilir ki?” diye ekranındaki mesajı açtı.
“Saygıdeğer Zendor. Ben önder Azideon. Projenin başında sizin olduğunuzu duyduğumda bu düşen gizemli objeyle ilgili bir görüşme yapmak istedim. Birazdan sizi Yüksek Konsey Merkezine getirmek üzere yardımcım gelecektir. Lütfen gecikmeyin.”
Mesajın kapanmasının hemen ardından sönen ekranın arkasında bir figür belirdi. Zendor birden geriye sıçradı.
“Yuvanızı beğendim baş araştırmacı Zendor. Benim adım Kala. Sizi merkeze götürmek için buradayım. Mahsuru yoksa girişinizdeki güvenlik duvarını etkisizleştirebilir misiniz?”
Şaşkına dönen Zendor duvarı etkisizleştirip Kala’yı içeriye aldı.
Kala “Herkes yüksek yapılarda yaşamaya devam ederken sizi burada tek katlı yuvanızda görmek ilginç oldu.” diyerek etrafı incelemeye başladı.
“B…b… biraz eski kafalı diyebilirsiniz. İşten dönünce buradan çalışmalarımı daha rahat yürütebiliyorum.”
“Açıkçası sizi bulmak pek kolay olmadı. En yakındaki tüp istasyonu nerede?”
Zendor “Brerora’da. Yolu gösteririm. Ama müsaade ederseniz eşyalarımı hızlıca toparlayayım.” diyerek telaşla araştırmalarıyla ilgili evrakları düzenlemeye çalıştı.
“Sizi dışarıda bekleyeceğim. Bugün yağış olabilir, kalkanınızı da unutmayın.”
“Ah evet, doğru diyorsunuz, neyse ki geçen gün şarj etmiştim.”
Zendor ve Kala Brerora merkezine doğru gitmeye başladıklarında yağmur da onlara eşlik etmişti. Asidik oranı organik yapılar için yüksek olan yağmurdan korunmak amacıyla geliştirilen kalkan teknolojisi onları korumaya yetiyordu, ancak aşırı güç çektiğinden henüz uzun süreli kullanımı sağlayan güç kaynağı geliştirilememişti, bu nedenle ya evlerde şarj ediliyor ya da çevrede acil durumlar için yerleştirilmiş enerji yükleme noktalarına bağlanıyordu.
Brerora Tüp İstasyonuna geldiklerinde genel topluma kapalı bir alana geçerek kapsüllere bindiler. Eskiden yazılı evrakların gönderilmesinde kullanılan bu tüplü sistemin bireylerin ulaşımını daha hızlı sağlamak amacıyla büyük boyutlara getirilerek merkezler arası tüp sistemi haline dönüştürüldü. Dışarıdan bakıldığında kaydıraklarla dolu bir şehir görüntüsü verse de çevrenin hijyeniyle ilgilenen Koruyucu Örgüt de bu yöntemin daha sağlıklı olduğuna ikna edilmişti. Üstelik yağmurdaki asidik oranın yakın gelecekte olmasa da düşürebileceği öngörüler arasında yer alıyordu. Geleceğin hep distopik bir şekilde resmedilmesinden rahatsızlık duyan bu örgüt, giderek otomasyona bağlanan şehirlerin yükselmeye başladığı dönemlerde kurulup o zamanlardan beri konseyle aralarını sıkı tutarak bu tarz karanlık olasılıkları önlemeye koyulmuştu. “Gölgeler Bile Bizim Hareketimize Uymalıdır” cümlesi de popüler sloganlarının arasında yer almayı başarmıştı.
“Yüksek Konsey Merkezine hoş geldiniz.”
Zendor ve Kala varış noktasından ayrılıp elektrokromik cam kapılardan geçerek karşılarında “asalet” kelimesinin mimariye yansımasını gösteren, duvarları lacivert metal kaplamalı ve yüksek tavanlı bir giriş lobisi bulmuşlardı.
Geleneksel yapıtlardan daha çok hoşlanmasına karşın Zendor mühendislik alanında sınırları zorlayan modern şeyleri de takdir etmesini biliyordu.
“Bu taraftan.” diye seslendi Kala.
Manyetik asansöre doğru giderken Zendor bir anlığına duraksadı.
“Paranoyak görünmek istemem ama manyetik sistemler konusunda daha yeni kaza olmamış mıydı?”
“Endişe etmeyin. Bu yapıda kendi mühendis ekiplerimizle çalışıyoruz. Yüksek Konsey Merkezinde böyle bir arızanın yaşanması %0,001 olasılığa kadar indirgenmiştir. Yoldaki çalışma ise %15 arızalanma olasılığına sahipti. Denetim Merkezine soruşturma açtık, bunun nasıl gözden kaçtığını araştırıyoruz.”
Cesaret vermek amacıyla söylenen bu sözlerle kendini güvende olduğuna inandırmaya çalışan Zendor yine de endişeyle asansöre girdi.
Kala Zendor’a dönerek “Üstü örtülü konuşmayın. Dürüst olun, ama aşırıya da kaçmayın. Soruları cevaplarken anlaşılır bir dilde bildiklerinizi söyleyin. Bu yeterli olacaktır.” diye ön bilgi vererek onu görüşmeye hazırladı.
En üst kata vardıklarında, önüne doğru yürüdükleri girişten bağırışlar geliyordu.
“Ne dedikleri umurumda bile değil! Asidik yağmurun manyetik sistemi çökertebileceğini söylüyorsunuz. Ben dokümanları gözden geçirdim, her türlü çevre koşullarına karşı koruması vardır, yazıyordu! Bu olayı en kısa sürede çözmenizi bekliyorum. Şimdi kusura bakmazsanız bir görüşmem daha var. Yarına kadar bununla ilgili kapsamlı bir rapor istiyorum.”
Azideon komünikasyon ekranını kapatıp arkasına döndüğünde karşısında Kala ve Zendor’u buldu.
“Baş araştırmacı Zendor, nihayet gelebildiniz. İnanabiliyor musunuz, türümüzün tüm genetik yapısını ortaya çıkarıp her çeşit hastalığa karşı anında tedavi geliştirebildiğimiz bu çağda vatandaşlarımızı daha yollardan bile koruyamıyoruz.”
“Ö…önder Azideon. Bu benim için büyük bir onurdur.”
“O şeref bana ait sayın Zendor. Buraya gelmeden önce hakkınızda araştırma yapmıştım, oldukça etkileyici çalışmalara imza atmışsınız. Basında yeterince takdir edilmediğinizi düşünmekteyim. Bu projenin başında da sizin gibi bir uzmanın olması beni sevindirse de şu objeyle ilgili bazı şüphelerimi de dile getirmem gerekiyor.”
“Ne gibi şüpheleriniz vardı efendim?”
“Politik bir saldırı hazırlığı olabilir. Uzay araçlarıyla yeni deneyler düzenleyip duran vizyoner Enron Task’ın bilgimiz dışında bir projesi olmadığına göre bu düşen objenin senelerdir koltuğuma göz diken muhalefet lideri General Renzo’nun gizli bir iletişim aracı olduğunu düşünüyorum. Objede alıcıya benzer bir parça var ve üzerinde daha önce hiç görmediğim semboller yer alıyor, kendi aralarında kullandıkları bir tür şifre olabilir. İncelemelerinizde dikkatinizi çeken bir şey oldu mu?”
İlk başta nasıl yanıtlayacağını bilemeyen Zendor hafif bir tonla “Politikadan pek anladığım söylenemez efendim, daha çok tarihsel konuları araştırmaktan haz alırım, ama dün akşam epey ilerleme kaydettiğimizi de söyleyebilirim. Tesisimizdeki meslektaşım ve çalışanım Orin objenin veri bağlantı noktasını keşfetti, içindeki verilere erişmeye çalışıyordu.”
“Muhtemelen Renzo’nun bizden sakladığı planlardır. Yardımcılarına iletişim aracını gönderirken uçuş sırasında arıza geçirip düşmüştür. Bu aralar nedense her şey arızalanıyor zaten.” diye ani bir şekilde öfkelendi Azideon. Ardından kendi kendine fısıldayarak “Belki de gerçekten asit yağmuru konusunda haklı olabilirler.”
Bir komutanın emrine uyar gibi Zendor, “Herhangi bir gelişme olursa en kısa sürede haberinizin olacağını garanti ederim efendim.” diye cevap verdi.
Kala’yla birlikte odadan ayrılırken Zendor, önderin tıpkı bu sabah kendisinin pencereden dışarıyı izlediği gibi şehre baktığını gördü. Vatandaşlarını önemseyen bir lider imajına sahipti, bu nedenle onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu ve yorgunluğuna rağmen evi yerine araştırma tesisine gitmeye karar verdi.
Dönüş holünde Kala Zendor’un elindeki görseli incelediğini fark edince “O nedir?” diye sordu.
“Daha önce hiç görmediğim bir disk. Tüm listeleri karıştırdım ama benzerini bulamadım. Meslektaşım bunun içinde verilerin olabileceğini düşünüyor. Bugün yanına uğrayınca herhangi bir gelişme kaydetti mi diye bakacağım.”
“Sizce Renzo’nun işi mi?”
Zendor “Göreceğiz.” diye yanıtladı.
***
Zendor, Inton Araştırma Tesisinin alt katında bulunan İnceleme Departmanına girerken “Ne durumdayız Orin?” diye seslenerek masasına evraklarını yerleştirdi.
“Kaydın içinde 116 adet görsel bulduk efendim ve tam anlayamadığımız birkaç ses kaydı mevcut.”
“Ses kayıtlarında tehdit unsuru olabilecek bir şey keşfettiniz mi?”
“Yok efendim, sadece gönderenlerin isimlerini belirten bir kısım keşfettik.” diye yanıtladı Orin.
Zendor daha da meraklanarak, “İşte şimdi bir yere varıyoruz. Adları nedir? Renzo ismini andıran bir şey var mı?” diye sordu.
“Kendilerine Sapiens diyorlar efendim.”
“Ne o, yeni bir örgüt adı mı?” diye sordu Zendor.
Orin, yüzü ve tüm bedeniyle heyecan ve endişeyle karışık bir davranış sergilemişti.
“Evet efendim, ama örgütümüz bu gezegenden değil. Sanırım bize bir mesajları var.”