Yıl 2241…
Büyük savaş sona ermek üzereydi. Uzaydan Dünya’ya büyük bir koordinasyon ve ahenkle hücum eden uzaylı istilacılar ve bozguncular insanların ilk baştaki bocalamalarına rağmen büyük bedeller ödenerek 12. yılın sonunda ancak durdurulabildi. İlk saldırıları, büyük şehirlerin en işlek caddelerine düşen bombalarla oldu. Amaçları halkta panik ve korku yaratmaktı. Bombalar farklı ülkelere farklı zamanlarda düştü. Uzaylılar insanların birleşmesini istemiyordu.
İnsanların içinde uzaylıların geleceğini ve insanların onlara karşı birleşmesi gerektiğini anlatanlar vardı.
İşte onlar Gözcüler’di…
***
Coğrafya, ülke, çevre, dini inanç, siyasi görüş fark etmeksizin her ülkede kendine Gözcüler diyen bu insan grubu faaliyet gösteriyordu. Bu grubun ilk nasıl ortaya çıktığını kimse bilmiyordu. Dünyayı 19 ana bölgeye ayıran grupta tek bir lider yoktu. 19 bölgenin kendi lideri vardı. Bu liderler kendileriyle röportaj yapıldığında başlarına neler geldiğini tam olarak anlatmıyorlardı. Sadece bazı paranormal olaylar yaşadıklarını ve her şeyi tam olarak söylemeyeceklerine dair görünmeyen canlılara söz verdiklerini söylemişlerdi. Bütün dünya onlarla alay ediyordu. Maceracılar ve sokakta yatan insanlar haricinde kimse onlara itibar etmiyordu. Birkaç senedir devam eden uyarı faaliyetlerine rağmen hâlâ ciddi bir ilgi yoktu. Yine de yılmadan çalışmalarına devam ettiler. Gruba sonradan dâhil olanlardan bazıları işi bırakmaya başlamıştı. Gruba katılanlar diğer insanlar tarafından dışlanıyordu. Paranormal olay yaşadıklarını söyleyen liderler haricinde herkesin aklında şüphe vardı. Zaten gruba girmek isteyenlerin çoğu dışlanan insanlardı. Onlar yeni bir umut kapısına girdiklerini düşünürken hayatla bağları gittikçe kopmaya başlamıştı çünkü delirdiklerini düşünüyorlardı.
Gözcüler ve onlara katılanlar gittikçe umutsuzluk girdabına boğulurken bir anda Gözcüler’den ilk ciddi hamle geldi. 19 lider de diğer insanların alay edişlerini umursamayarak yakın zamanda gerçekleşecek olan sel felaketlerini, tufanları ve depremleri haber verdiler. Dedikleri bütün tarihler doğru çıktı. Bütün o teknolojik ilerlemeler felaketleri engelleyemedi ve ciddi can kayıpları meydana geldi. İnsanlar artık Gözcüler’i daha fazla ciddiye almaya başladı. Gözcüler doğa olaylarını haber verdikçe onlara inananlar çoğaldı. Çünkü insanlar Gözcüler sayesinde hayatlarını kurtarıyordu.
Gözcüler felaket haberlerini aynı diğer bilgileri gibi görünmeyen canlılardan alıyorlardı. Uzaylı bozguncuların geliş vakti yaklaşmıştı. Gözcüler’e katılan insan sayısı arttıkça sistemli yapı gerekli olmaya başladı. Devlet yetkilileri Gözcüler’e temkinli yaklaşsa da dalgalarına fazla müdahil olmuyordu. Gözcüler’e katılanlar arttıkça devlet yetkilileri de onlara destek vermeye başladı. Zaten ilk çıktıklarından bu yana sürekli izleniyorlardı. Herhangi bir artniyete veya kötücül amaca rastlamamışlardı. 19 merkezin altında da birimler oluşturuldu. Gözcüler bilimsel ve düşünsel faaliyetlerin devam etmesini istediği için bu alanlarda çalışanlar için özel yerler oluşturdu. Erkeklerin çoğu kadınlardan bazıları savaş eğitimi, diğerleri de yardımcı görevler üstleniyordu. Yaşlılar ve çocuklar için güvenli yer altı sığınakları hazırlandı. Mevcut teknolojik gelişmeden nasibini almamış dünyaya kapalı bölgelerde insanlar kendi yaşamlarında mutluydular. Gözcüleri ve gelişmeleri umursamıyorlardı. İçlerinden bazısı da film izler gibi sadece izliyorlardı. Rahatlarını bozmak istemiyor gibi bir hâlleri vardı.
Uzaylı bozguncuların vakti yaklaştıkça Gözcüler insanlara yeni bilgiler veriyordu. Uzaylıların hangi bölgelerden geleceklerini anlatıyorlardı. Üst düzey toplantılarda Gözcüler, siyasi, dini, bilimsel otoriteler fikir alış verişi yapıyorlardı. İnsanların Gözcüler’den en büyük beklentisi konuştukları görünmeyen canlıların bütün insanlara görünmesiydi. Gözcüler, bunu görünmeyen canlılardan istemişti. Deli gibi görünmek onların da hoşuna gitmiyordu. Fakat görünmeyen canlılar bunun hiçbir zaman mümkün olmayacağını söyledi.
Ve ilk saldırılar başlamıştı. Gözcüler haklı çıkmıştı fakat onlara inanmayan insanlar olduğundan dolayı kalabalık şehirler büyük kayıplar vermişti. Devletlerin de desteğini almaya başlayan Gözcüler daha da güçlendi ve ilk baştaki bocalayış yerini güçlü bir direnişe bıraktı. İnsanlar savaşçı robotların yanında savaşıyorlardı. Böylesine büyük bir çarpışma olmayalı 50 yıl olmuştu. Tekrar parçalanmış cesetler sakat kalmış insanlar babasını, kardeşini eşini kaybeden insanlar görmek insanları derinden etkilemişti. Siyasi ve bireysel olarak her şeyin bu kadar güzel bir ortamda bir anda böylesi bir savaşa maruz kalmak umutsuzluk tohumlarının her yere serpilmesine neden olmuştu. Savaştan korkan insanlar sığınaklara akın ediyordu.
Uzaylılar ve onların mat siyaha benzeyen araçları ancak dünya atmosferine girdiklerinde görülüyordu. Uzaylılar solucanımsı ve katmanlı vücut yapısına sahip bir ahtapotu andırıyorlardı. Diğerlerinden daha büyük olanlar liderleriydi. Büyük olanlar 4 metreydi, kalın ve gri renkliydi. Küçükler ise 2 metreydi ve beyazdı. Araçları tamamen yuvarlaktı. İnsanlara araçlardan çıkan ve bomba etkisi yaratan ses dalgalarıyla saldırıyorlardı. Bu dalga büyük bir gürültüyle etrafa yayılıyor ve binaları, insanları, hayvanları ağır şekilde etkiliyordu. İlk çarpışan insanların yarattığı etkiyle beyinleri patlamıştı. Gözcüler uzaylılardan gelmeden önce onların yöntemini insanlara açıklamışlar ve herkese yetecek kadar kulaklık yaptırmışlardı. Etraflarında uzaylı olanlar bu kulaklıkları takmak zorundaydı. Kulaklıklar saldırıları belli bir ölçüde engelleyebiliyordu. İnsanları eğer ilk saldırıda ölmezlerse onların tekrar tamamen olmasa da iyileşme şansları yüksekti. Tıp bu konuda çok ilerlemişti. Eğer teknolojik ilerleme olmasaydı insanların hiçbir direniş gücü kalmazdı.
Gözcüler’in insanlara verdikleri bütün bilgiler doğru çıkmıştı fakat savaş ilerledikçe ve insanların kazanmaya başlamasıyla görünmeyen canlılar daha az bilgi vermeye başladı. Bu durum Gözcüler’i endişelendiriyordu. Yine de tecrübeleri en büyük avantajlarıydı. Daha fazla inisiyatif kullanmak zorunda olmaları kendilerini diğer insanlarla ortak karar almak zorunda bırakıyordu. Çünkü kendi sözleri, her söyledikleri doğru çıkan canlıların sözü değildi. İnsanoğlunun acizliklerinin farkındaydılar. Toplantılarda canlıların daha az bilgi verdiklerini açıklamaları büyük bir infiale yol açtı. Çeşitli konularda fikir ayrılıkları baş göstermeye başladı. Bu yüzden kesin zafer gecikti.
Uzaylıların son filosu büyük bir kalabalık eşliğinde dünyanın 19 bölgesine eş zamanlı olarak saldırdı. Son çarpışma çok ağır bedellere neden olsa da püskürtüldü. En ağır kayıplar bu çarpışmada verildi. Son saldırılarında özellikle Gözcüler’i hedef alsalar da kaldıkları sığınağın etrafında güçlü bir savunma hattı oluşturulmuştu.
Görünmeyen canlılar kesin zaferi açıkladı. Uzaylılar artık gelmeyecekti. 19 lider bunu halka duyurdu. Artık kutlama ve eğlence vaktiydi. Dünya çapında kutlamalar yapılıyordu. Kimisi sevinçten ağlıyor, kimisi delicesine etrafına koşuyor, kimisi de birbirine sımsıkıca sarılıyordu. Çarpışmalar sonucunda insanların %60’ı hayatını kaybetti. Şehirler harabeye döndü. İnsanların hayatını kolaylaştıran aletler kullanılmadığından dolayı gereksiz yüklere döndü.
İnsanların hizmetinde çalışan robotların %90’ı çarpışmalarda yok edildi. Ailelerini kaybedenler için buruk bir sevinç olsa da mutluluk herkesin ortak noktasıydı.
Bütün bu sevinçlere rağmen insanların zafere ulaşarak kutlama yapma hakkına sahip olması, hayatın olağan akışını engellemiyordu.
İnsanların sevinci kısa sürecekti.
Her şeyi yok edecek olan kıyamet vakti artık gelmişti.