Bir Heinlein Klasiği: Yaban Diyarlarda Yabancı

Robert A. Heinlein imzalı Yaban Diyarlarda Yabancı (Stranger in a Strange Land), bilimkurgu tarihinin en ünlü ve tartışmalı eserlerinden biri. Yaklaşık 50 yıl önce, 1961’de yayımlanan roman, o zamandan beri çok satanlar listesinden düşmedi, baskısı hiç tükenmedi ve üstelik bir de Hugo Ödülü kazandı. İlk baskısının kelime sayısı, dönemin okurlarının içeriği kaldıramayacağı düşüncesiyle 220,000’den 167,067’ye indirildi. Ne var ki, Yaban Diyarlarda Yabancı tam da bu amaçla; cinsel özgürlük, bireysel özgürlük ve sorumluluk ya da kurumsallaşmış dinin insan toplumları ve devletler üzerindeki etkisi gibi konularda sınırları zorlamak, tartışma yaratmak için yazılmıştı. Öte yandan Heinlein’ın 1988’deki ölümünden sonra edinilen bir bilgiye göre, romanın adı aslında “Heretik” olarak düşünülmüştü.

Roman, Marslılar tarafından (Mars’ta) yetiştirilen ve yetişkinliğinin ilk dönemlerinde Dünya’ya bırakılan Valentine Michael Smith‘in (Mike) hikâyesini anlatır. Dünya’nın yerçekimine alışık olmadığı için hastaneye kapatılan Mike’ın kadınlarla teması da engellenir (hayatı boyunca hiç dişi insan görmemiştir). Hastanedeki hemşirelerden biri olan Gillian Boardman, meraklı doğasına yenik düşer ve bir kültürel yanlış anlaşılma sebebiyle kendisini “su kardeşi” olarak gören Mike’la tanışmayı başarır. Mike sonunda hastaneden kurtulur ve Gillian’la beraber kaçıp kendisini koruması altına alacak eksantrik avukat Jubal’ın evine ulaşır. Jubal sağ olsun, Mike özgürlüğünü elde eder ve ancak o zaman insanlığını keşfetmeye ve geliştirmeye başlar. Bilim öğesi romanda rastgele ve belirsizce yer bulur; uçan arabalar da vardır, tamamen otomatik mutfak robotları da, neredeyse ışık hızında hareket eden araçlar da…

Resim: Salih Shukrey

Kitabın ana teması insanlık ve 20. yüzyıl kültürü etrafında şekilleniyor, bunu da insan olmasına rağmen Marslılar tarafından büyütüldüğü için insan doğası, toplumu ve kültürü hakkında en ufak bilgisi olmayan Mike’ın gözünden aktarıyor. Mike’ın bu durumu, Heinlein’ın onu 20. yüzyılın karakteristiği olan insanlık hallerini, dini ve tüketicilik kültürünü incelemek için kullanabileceği ideal bir araç hâline getiriyor. Bir bilimkurgu romanı olsa da, Yaban Diyarlarda Yabancı aynı zamanda adeta geçmişin bir fotoğrafı gibi. Heinlein’ın dönemin ideolojilerini ve sosyal koşullarını kitapta işlemesi de bunun bir kanıtı. Aradan 50 yıl geçmesine rağmen, bu durum Heinlein’ın geçmiş ve gelecek hakkındaki fikirlerini daha iyi değerlendirmemize olanak sağlıyor.

Roman yayımlanalı neredeyse yarım yüzyıl geçmişken, kitapta sözü edilen sorunların günümüz toplumuyla bir bağının kalmadığını, bu sorunların artık aşıldığını düşünebilirsiniz. Ancak şunu belirtelim ki yanılıyorsunuz. Yaban Diyarlarda Yabancı, günümüzle çok yakından alakalı sorulara ve konulara parmak basıyor ve hâlâ alternatif bir perspektif sunmayı sürdürüyor. Din ve cinsellik gibi konularda daha özgür olan günümüz dünyası hesaba katıldığında, kitabın yaratacağı şok etkisi düşüyor tabii; ancak bu demek değil ki roman kırmızı çizgilere dokunmayı bırakıyor. Aksine, insan ilişkileri ve inançları konusunda yeni fikirler sunuyor ve bunu da 60’lar Amerika’sının hemen hemen her yönünü keskin mizahi duygusuyla eleştirerek yapıyor.

Resim: Neil Boyle

Kitabın geneline dağılmış ve tespit edilmesi zor (belki de ikinci bir okumayı gerektirecek) çokça gönderme ve kurulabilecek dolaylı paralellikler var. Tabii ki geçen zamanla birlikte mahiyetini yitirmiş bazı eleştirilerle de karşılaşmak mümkün, ancak kitabın Ay’a yolculuktan, kadın hareketinden ve mikroişlemci devriminden önce yazılmış olduğu da unutulmamalı. Dolayısıyla zamanın silikleştirdiği bu eleştiriler, kitabın değerini azaltmaktansa yazarın ileri görüşlülüğünü perçinliyor.

20. yüzyılın birçok klasik bilimkurgu eserinde olduğu gibi (Yaban Diyarlarda Yabancı’nın da bunlardan biri olduğu şüphe götürmez), kitap olaylara ve teknolojiye değil de karakterizasyona odaklanıyor. Böylece gerçekten yaşıyormuş hissi veren karakterler, bazı harika diyaloglar ve kolayca sevilebilen bir ana kahraman ortaya çıkıyor. Romanın ritmi, her ne kadar bütün tartışmalı mevzular son çeyreğinde bulunsa da, gayet yerinde. Yaban Diyarlarda Yabancı tam anlamıyla okurunu kutuplaştıran bir kitap; insanlar onu ya seviyor ya da nefret ediyor ve aradan geçen onca zamana rağmen hâlâ pek çok tartışmanın merkezinde yer alıyor. Kuşkusuz bu da ne kadar güçlü bir eser olduğunu ortaya koyuyor. İçinde birçok ihtilaflı fikri barındıran Yaban Diyarlarda Yabancı, zekice tasarlanmış ve alanında adeta çığır açmış bir kitap. Okuru kendi varsayımlarını ve inançlarını sorgulama konusunda tetiklemeyi ve dünyaya yeni bir gözle baktırmayı başarıyor.

Hazırlayan: Ufuk Cem Çakır | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

colde gecen bilimkurgu filmleri 1

Çölde Geçen Bilimkurgu Filmleri 1: Post-Apokaliptik Dünyalar

Böyle Buyurdu Zerdüşt’te “çöl büyür,” der Nietzsche; “vay hâline içinde çöl saklayanın.” Nietzsche’nin büyüyen çölü, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin