İngiliz Dennis Feltham Jones, D.F. Jones adı altında romanları ve kısa öyküleri yayımlanan ünlü bir bilimkurgu yazarıydı. Ölümüne kadar Cornwall’da yaşayan ve ayrıca II. Dünya Savaşı’nda deniz komutanlığı yapan yazarın, eserlerinde sıkça işlediği insanlık ve bilgisayar arasındaki savaş teması günümüzdeki bilimkurgu okurlarının çoğuna sıradan gelse de, yazıldığı dönemi dikkate alırsak önemli bir başarıya imza attığını söyleyebiliriz.
The Fall of Colossus ve Colossus and the Crab adlı iki devam kitabı olan Colossus, ilk olarak 1966 yılında kaleme alındı. Daha sonra 1970 yılında Colossus: The Forbin Project adıyla Joseph Sargent yönetmenliğinde sinemaya uyarlandı. Üçlemenin giriş kitabı olarak karşımıza çıkan eserin dilimize kazandırılışı ise 1984 yılına kadar uzanıyor. Baskan Kurgu Bilim Serisinin 18. kitabı olarak okurla buluşan eserin çevirisi, yine aynı serideki Susuz Deniz (Arthur C. Clarke) romanını da çeviren Fatoş Sanderson’a ait. Ne yazık ki Collossus’un devam kitapları dilimize hiç çevrilmedi. 1945 yılında II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle iki süper gücün arasındaki soğuk savaş dönemini bilimkurguyla harmanlayan D.F. Jones, günümüz teknolojisini göz önünde bulundurduğumuzda henüz gerçekleşmemiş bir öngörüsüyle de romanını daha ilginç hale getirerek okurlarına zengin bir içerik sunuyor.
Gelelim hikâyemize… II. Dünya Savaşı’ndan sonra Soğuk Savaş dönemi başlayınca, ABD savunma sistemini geliştirme girişimlerine koyulur. Başkanın emri ile süper bir bilgisayar üzerinde çalışan Profesör Charles Forbin, 12 yıl gibi uzun bir aranın ardından yapay zekâya sahip Colossus’u inşa eder. Zira Colossus, en zorlu matematiksel işlemleri saliseler içinde yapabilen, oldukça zeki ve tarihin en mükemmel icadı sayılabilecek bir süper bilgisayardır. Tüm çalışmalar tamamlandıktan sonra geriye sadece başkanın Colossus’u devreye sokma emri kalır. Söz konusu emir verilince hikâyenin bu kısmında ilerleyen bölümler için beyin fırtınası yapabileceğimiz bir fırsat geçiyor elimize. Çünkü Profesör Forbin, Colossus’un devreye girmesiyle ileride karşılaşabilecek bir sorun hakkında şüphelenmektedir. Her ne kadar durumu başkana anlatmak istese de sonuç elde edemez ve Colossus’u çalıştırmaktan başka bir seçeneği kalmaz. Böylece başkanının aldığı bu karar ile artık dönüşü olmayan bir yola girilmiştir.
Colossus, Profesör Forbin ve ABD Başkanı üçgeninde olayları anlamaya çalışırken, “acaba hep böyle mi devam edecek?” diye düşündüğümüz anda, okurun yazar Jones’dan istediği kıvılcım tam bu noktada ortaya çıkıyor. Colossus’un devreye girmesinden sonra her şey beklenildiği gibi gitse de aniden gelen ’Yıldırım Mesajı’ ile herkes şoka uğruyor. Öyle ki Colossus, verdiği mesajda kendisi gibi başka bir süper bilgisayar daha olduğunu bildiriyor. Büyük bir kargaşaya sebep olan bu mesaj sonucu USNA (ABD), gerçekten de Sovyetler Birliği’nin de bir süper bilgisayar yaptığını öğreniyor. Artık dünyada iki tane süper bilgisayar vardır. Bunlar Colossus ve Kustos’dur.
Sovyetler Birliği’nin Kustos’u ve USNA’nın Colossus’u, birbirleriyle iletişime geçtikten sonra anlaşarak tek vücut haline geliyor. Gelişen bu olaydan sonra yazarın tüm roman boyunca vermek istediği mesajı biraz daha anlamış oluyoruz. Öyle ki iki ülke birbirine düşmanlık beslerken, Colossus ve Kustos’un anlaşarak güçlerini birleştirmesinden önemli bir ders çıkarmak gerekiyor. ABD ve Sovyetler Birliği’nin savunma sistemi tamamen Colossus’a aittir artık. Colossus’un elde ettiği bu güç karşısında hiçbir planı kalmayan iki devletin ve diğer ülkelerin umutları artık Profesör Forbin’e bağlıdır. Daha önce de tehlikeyi sezen Forbin, tanrısal bir imgeye bürünen ve insanlığı barış şemsiyesi altında toplayacağını bildiren Colossus’a karşı çıkmasına rağmen bunu belli etmez. Zira Colossus dünya hâkimiyetine kadar uzanacak olan planında Forbin’i elçisi sayılabilecek bir konuma getirmiştir.
Frankenstein’dan Shakespeare’e, filozof Bussol’dan Aristoteles’e, Einstein’dan Newton’a, Hoyle’dan Galilei’e ve Eddington Teorisi‘ne kadar yığınla göndermeye sahip eser, kendinden sonraki birçok film, dizi ve kitaba esin kaynağı oldu. Arthur C. Clarke’ın 2001: Space Oddyssey romanındaki Hal 9000 adlı bilgisayarın Colossus ile benzerliğini ve 2011 yılında izleyiciyle buluşan Person of Interest dizisinin de bu eserden ilham aldığını belirtmek gerekiyor. Yerinde betimlemeleri, akıcı ve sade anlatımıyla oturaklı bir kurgu oluşturan D.F. Jones, kontrolümüzden çıkan teknoloji karşısındaki psikolojik ve fiziksel savaşımızı, gerilimi ve gizemi dozunda tutmasıyla korkutucu bir şekilde sunuyor.
Hazırlayan: Ahmet Boyraz