20. yüzyılın başlangıcında, bilimkurgu pulp dönemine bir patlama ile girdi: Hugo Gernsback. Kendisi büyük yazarların bilimkurgu öykülerini yayımlamak için çeşitli yollar yaratan bir editördü. Edgar Rice Burroughs ve EE ‘Doc’ Smith, büyük bir okur kitlesi bularak sayısız kısa ve uzun hikaye yazdı. CL Moore, Hugo’nun dergilerinde okuduğu hikayelerden ilham alarak kendi kurgularını yazmaya başladı. 1938’de ise edebiyat, bilimkurguyu tekrar değiştirecek biriyle tanıştı: 28 yaşındaki yazar John Campbell Jr, Astounding Magazine’i basmak için işe alınmıştı. Campbell’ın dergi pazarındaki etkisi, Altın Çağ Bilimkurgusu’nun başlangıcı olarak gösteriliyor ve Gernsback’in ucuz kurgu döneminden uzaklaşan büyük bir değişimi temsil ediyor.
Aralık 1929’da L.W. Clayton, Gernsback’in Amazing Stories dergisi ile rekabet edebilmek için hazırlanan Astounding Stories of Super Science’ı tanıttı. Harry Bates’in editörlüğünde çıkarılan dergi, bilim-aksiyon öyküleri, ucuz bir fiyat ve gösterişli illüstrasyonlarla hatırlanan pulp çağında tipik bir alternatifti. 1931’de, derginin adı Astounding Stories (Şaşırtıcı Hikayeler) oldu.
John W. Campbell Jr, 1910 yılında doğdu ve pulp döneminde kendi kendine bilimkurgu yazmaya başladı. İlk öyküsü, “Atomlar Başarısız Olduğunda”, Ocak 1930’da Amazing dergisinde yayımlandı ve bunu 1934’te A. Stuart takma adı altında yazdığı benzer türdeki bir dizi başka hikaye takip etti. Bu sırada Kuzey Carolina’daki Duke Üniversitesi’ne ve Cambridge’deki Massachusetts Institute of Technology’ye katılarak, 1932’de fizik alanında akademik eğitimini tamamladı. Fizikte ilerlemek yerine yazmayı tercih etti. Daha sonra üç kez “The Thing” adıyla filme de uyarlanacak olan ünlü “Oraya Kim Gidiyor?” hikayesini yazdı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Büyük Buhran’a tutulduğu 1933 yılı, Clayton dergi zinciri için zor zamanlardı. Astounding önce iki aylık periyota alındı, ardından sessizce yayından kaldırıldı. Ekim ayındaysa Street & Smith’e satıldı. Editör F. Orlin Tremaine, dergiyi yeni zirvelere taşıdı. Pulp öğelerini devam ettirdi, popüler yazarları işe aldı ve sevilen serilerin devamlarını yayımladı. 1934 yılına gelindiğinde, Astounding dergisi piyasadaki en önemli BK yayını halini almıştı. Tremaine, birkaç sene boyunca derginin dümeninde devam etti ve bazı klasik hikayeleri ortaya çıkardı. Bunlar arasında H.P. Lovecraft’dan Deliliğin Dağlarında, Jack Williamson’dan Uzay Lejyonu ve E.E. Smith’ten Galaktik Devriye’si en ünlüleridir. Eylül 1937’de Tremaine, Street Editoryal Direktörlüğe terfi ettirildi ve onun yerine John W. Campbell Jr. geldi.
Astounding’in editörlük görevini kabul etmesiyle, Campbell hikaye yazmayı bıraktı ve enerjisini dergiye odakladı. Brian Aldiss’e göre, Campbell iyi ve iddialı bir editördü. Bir bilim insanı olarak aldığı eğitim sayesinde derginin yazarlarına yardım etti. Böylece kurguların teknik tarafı ile oldukça olumlu geri bildirimler alacaktı. 1937’nin geri kalanı boyunca Campbell ve Tremaine hikaye birikimini arttırmak için birlikte çalıştı ve 1938’de, Campbell derginin adını Astounding Science-Fiction‘a çevirerek, kendi özel lezzetlerini yayımlamaya başladı. Zaman geçtikçe etkisi daha da belirginleşti.
Astounding’in Temmuz 1939 sayısının yayımlanmasıyla birlikte bir basamak daha atlandı. İçindekiler tablosu, yeni ve düzenli yazarlardan bir dizi yüksek kaliteli öyküyü gösteriyordu. A.E. van Vogt tarafından yayımlanan ilk hikaye “The Black Destroyer“, Isaac Asimov’un yayına sattığı ilk öykü “Trends“, Nat Schachner’den “City of the Cosmic Rays“, Nelson S. Bond’dan “Lightship, Ho!“, Ross Rocklynne’den “The Moth“, Amelia Reynold’dan “When the Half-Gods Go” ve C.L. Moore’dan “Greater than Gods“… Bu isimler Astounding’in sonraki sayılarına düzenli katılım gösterdi. Theodore Sturgeon, Robert Heinlein ve L. Ron Hubbard’ı da düzenli yazarlara ekleyebiliriz. Dergi hakkında Asimov şöyle diyor:
“Bilimi gerçekçi bir şekilde yansıtmak için bilim insanları, mucitler ve mühendisler ile konuştuk ve daha farklı, sessiz ve derin hikayeler yazmaya çalıştık.”
E.E. Smith’in The Gray Lensmen’i gibi pulp öyküler için hala yer vardı, ancak Astounding, türün o döneminin ötesine geçmişti. Campbell’ın en önemli kaynakları, pulp bilimkurgu öyküleriyle büyümüş yeni nesil yazarlardı. Çalıştıkları türü yeniden tanımladılar, farklı öyküler yarattılar. Editör Donald Wollheim bu konuda, “Bilimsel kurgu, bilimkurguyu yaratıyor,” dedi. Sansasyonelin üzerinden gerçekçiliğe odaklanan Campbell, böylece yeni on yılı yansıtacak hikayelere zemin hazırlıyordu. İddialı, tartışmacı ve gürültülüydü, etkili olduğu kadar tartışmalı da bir figürdü. Aylık olarak yazdığı başyazıları, önce derginin içeriğini ele alan, sonra politikadan bilimkurguya kadar her şeyi tartan ve tartışan köşe yazıları gibiydi. Campbell, şeytanın avukatını oynamaktan zevk alır, aşırı uçlarda dolaşırdı. Bazı yazarlar onu bu sebeple yabancılaştırırken, diğerleriyse hoşgörüyle karşıladı ve kazandığı önemi yıllar boyunca asla kaybetmedi.
Sonuçta türü pulp köklerinden uzaklaştırıp yeniden tanımlayan Campbell, 1970’lerin başında “Yeni Dalga” hareketi başlayana kadar bunu yapmayı sürdürdü. 11 Temmuz 1971’de New Jersey’deki evinde vefat etti. Kendini bilimkurguya adamış biriydi Campbell ve tür üzerinde asla silinmeyecek izler bırakan bir figür olarak sonsuza dek hatırlanacak…