Charlotte Perkins Gilman, tam adıyla Charlotte Anna Perkins Stetson Gilman (ayrıca Charlotte Anna Perkins ve Charlotte Anna Perkins Gilman olarak da anılır), başarılı bir hatip, yazar ve yayıncıydı. Kadın hareketinin önde gelen teorisyenlerinden ve Amerika’nın ilk feminist kadın yazarlarından biridir. 3 Temmuz 1860’da Hartford, Connecticut’da doğdu. Din bilimci olan babasının evi terk etmesi sonucu çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Bir süre devam ettiği Rhode Island Tasarım Okulu dışında düzenli bir eğitim alamadı.
Mayıs 1884’te, sanatçı Charles W. Stetson ile evlendi. Kısa süre sonra evliliğin, bir kadına yüklediği sorumluluk ve beklentilere uygun olmadığını düşünmeye başladı. Özellikle bir kızı olduğunda evliliğinde yaşadığı sorunlar hat safhaya çıktı. Eşinin ve annesinin yönlendirmesiyle o dönemde kadın sinir hastalıkları konusunda uzmanlaşmış olan Nörolog Dr. Sir Weir Mitchell’e tedavi ve tavsiyeleri için başvurdu. Doktorunun tavsiyeleri ise “dinlenmek, ev işlerine yoğunlaşmak ve entelektüel aktiviteleri kısıtlamak” oldu.
Ev hanımı olarak kendisine dayatılmış bir yaşam sürmek ile hayallerinin peşinden gitmek arasındaki huzursuzluğu iyice yükseldiğinde, 1888’de küçük kızı ile birlikte eşinin yanından ayrılıp Kaliforniya’ya taşınarak boşanma davası açtı. Eski eşinin kısa süre sonra tekrar evlenmesinin ardından, kızını onlarla birlikte yaşamak üzere yanlarına gönderdi. Tüm yaşadıkları, skandallaşmış bir şekilde bunları garipseyen toplumun gündeminde yer aldı.
Kaliforniya’ya taşındıktan sonra Perkins, çeşitli dergiler için şiirler ve hikayeler yazmaya başladı. Ocak 1892’de The New England Magazine’de yayımlanan “The Yellow Wall-Paper” (Sarı Duvar Kağıdı), fiziksel olarak şımartılmış fakat duygusal olarak açlıktan ölmüş genç bir eşin zihinsel çöküşünü anlatan olağanüstü bir eserdi. 1893 yılında manzum bir eser olan “Bu Dünyamız”ı yayımladı. 1894’te bir süreliğine San Francisco’ya taşındıktan sonra, bir Pacific Coast Woman’s Press Association organizasyonu olan ‘Helen Campbell the Impress‘’ ile çalıştı. Ayrıca 1890’lı yılların başında emek, etik ve kadının yeri gibi sosyal konularda konuşmalar yaptı. 1895’te Chicago’daki Jane Addams’s Hull House’da kısa bir süre kaldıktan sonra, gelecek beş yılını ülkeyi gezip konferanslar vererek geçirdi.
1896’da Londra’daki Uluslararası Sosyalist ve Çalışma Kongresi’ne delege oldu; burada Beatrice Webb, Sidney Webb, George Bernard Shaw ve diğer önde gelen sosyalistlerle tanıştı. 1898’de, büyük ilgi çeken ve yedi dile çevrilen “Women and Economics “(Kadın ve Ekonomi) manifestosunu yayımladı. Kadınlar için ekonomik bir bağımsızlık çağrısı yaparak, çağdaş kadınlık ve annelik fikirlerini çerçeveleyen yaygın romantik görüşle ilgili analiz ve eleştirilerde bulundu. Ev işleri ve çocuk bakımını, bunun için uygun ve eğitimli kişiler tarafından gerçekleştirilmesi gereken kamu hizmetleri olarak tanımladı. Çocukların anneler tarafından değil toplum tarafından yetiştirilmesi gerektiğine dair fikirleri, Edward Bellamy tarafından savunulan nasyonalist kulüplere yönelik geçmiş ilgisini tekrar alevlendirdi ve bu konudaki görüşlerini Concerning Children (1900) ve The Home (1903) isimli yazılarında ayrıntılandırdı.
1900 Haziran’ında, 34 yıl birlikte yaşayacağı kuzeni George H. Gilman‘la evlendi. Yazılarında eşinden “kendisini destekleyen ve her yönüyle kabul eden bir erkek” olarak bahsetti. “Human Work” (1904) ile kadın ve ekonomi tartışmalarına devam etti. Daha sonra yayımladığı kitaplarında (“What Diantha Did”, 1910; “The Man-Made World “, 1911; “The Crux”, 1911; “Moving the Mountain”, 1911; “His Religion and Hers”,1923 ve “The Living of Charlotte Perkins Gilman: An Autobiography”, 1935 ) erkek ve kadınların karakteristik erdemlerinin ve kötülüklerinin birbirinden farklı olduğunu savunan ve dünyadaki kötülükleri erkeklerin egemenliği ile bağdaştıran fikirleriyle dikkat çekti.
1909’dan 1916’ya kadar feminist makaleler, görüşler ve kurgu yazılar içeren aylık dergi Forerunner’ın yayıncılığını ve editörlüğünü üstlenmesinin yanında, diğer süreli yayınlara da katkıda bulundu. Feminist ütopya türünün önemli örneklerinden kabul edilen, sadece kadınların yaşadığı bir ülkenin anlatıldığı romanı Herland (Kadınlar Ülkesi) da bu dergide tefrika edildi. 1915’te ‘Kadının Barışı Partisi“ni (Woman’s Peace Party) kurmak için Jane Addams’a katıldı, ancak zamanın diğer siyasi ve sivil hareketlerinde fazla yer almadı. 1932 yılında kendisine ileri evre meme kanseri tanısı kondu. Eşinin ölümünden sonra kızının ailesinin yanına taşındı ve 1935 yılında yüksek doz kloroform alarak yaşamına son verdi. Gazetelerde yayımlanan intihar notu şöyleydi:
“İnsan yaşamı karşılıklı yarardan oluşur. Kişinin bir nebze olsun yarar sağlama gücü kalmışsa, hiçbir üzüntü, acı, talihsizlik veya “kalp kırıklığı” yaşamını sonlandırması için bahane olamaz. Ama tüm yararlılık sona erdiğinde, kişi ölümünün çok yakın ve kaçınılmaz olduğundan eminse, yavaş ve korkunç bir ölüm yerine çabuk ve kolay bir ölümü tercih etmek en basit insan haklarından biridir. Bu konuda kamuoyunun görüşü artık değişiyor. Başka canlıların yaşamını merhamet gereği sonlandırdığımız halde, bir insanın uzun süre acı çekerek ölmesini beklememizi uygarlığımız açısından dehşet verici olarak göreceğimiz zamanlar yakındır. Bu özgür tercihimin topluma bu tartışma üzerine daha akıllıca görüşler kazandıracağına inanarak, kloroformu kansere tercih ettim.”
Hazırlayan: Almıla İkra Akgül
Yararlanılan Kaynaklar: