Joanna Russ, eril kahramanlık ve tahakküm mitlerine feminist alternatifler geliştirmek için bilimkurguyu başarılı şekilde kullanan bir yazardı. Hem kurgusunda, hem de eleştirel yazımında güçlü bir feminist görüşü savundu. İki öğretmenin; Evarett I. Russ ve Bertha Zinner Russ’un kızı olarak New York, Bronx’ta doğup büyüdü. 1957’de Cornell Üniversitesi’nden İngiliz Edebiyatı; üç yıl sonra da Yale Drama Okulu’ndan Oyun Yazarlığı ve Dramatik Edebiyat yüksek lisans derecelerini aldı. 1963’ten 1967’e dek evli kaldı ve ABD’de çeşitli üniversitelerde ders verdikten sonra 1977’de Seattle’daki Washington Üniversitesi’nin İngilizce bölümü kadrosuna katıldı.
Russ’un kurgusu, 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında bilimkurgu alanında heyecan uyandırdı. Onun hiddetli, çatışmalı öyküleri yoğun tartışmaları tetikledi ve çağdaşı diğer yazarlar üzerinde kayda değer etkiye sahip oldu. Bunun yanı sıra feminist meseleleri ana akım bilimkurgu yazımına soktu. Yazar, ilk bilimkurgu romanı olan “Picnic on Paradise“dan önce, erkek egemen bir dünyada mücadele eden Fenikeli kadın bir suikastçi Alyx”in maceralarını konu alan kısa fantezi eserler kaleme aldı. Picnic on Paradise’da, Russ kahramanını geleceğe kaçırmaya karar verdi. Alyx burada bir kez daha maçolukla savaşırken, diğer yandan hiçbir gelişmiş teknolojinin kullanılamadığı bir gezegende mahsur kalan bir grup gezgini kurtarmaya çalışıyordu.
Russ “Bir Kahraman Ne Yapabilir, ya da Kadınlar Neden Yazamaz?” başlıklı makalesini “And Chaos Died” romanından sonra, 1972’de sundu. Romanda homoseksüel bir başkahraman telepatik bir ırkla yüzleşiyordu. Russ, bilimkurgunun ana akım edebiyatın pasif, itaatkar ve metalaştırılmış edebi kadın karakterlerinden kaçınıp, anti-feminist söylemleri savuşturmasına olanak veren yegane tür olduğunu savundu. Bir bilimkurgu ve fantezi yazarı olarak Russ, geleneksel düşünceyi kasıtlı olarak tersine çevirdi. Ona “yılın en iyi romanı” dalında saygın Nebula Ödülü’nü kazandıran “The Female Man” (Dişi Adam), belki de Russ’un en önemli eseridir. Bu romanda Russ, erkek soyunun tükenmesine sebep olan amansız bir cinsiyet savaşından sağ kurtulan dört kahramanın yaşadığı dünyayı anlatmak için yaygın bir bilimkurgu aracı olan alternatif evrenleri kullandı.
Romanın ana kahramanlarından Joanna, tıpkı Russ’un Amerika’sını andıran bu dünyada hayatta kalabilmek için “dişi adam” olmaya karar verir. Onun aksine diğer kahraman Jael, onları boyun eğmek zorunda bırakan ve seks oyuncaklarına dönüştüren erkeklerle savaşır. Ancak bir çelişki ve hikayenin kritik noktası olarak, Jael gönüllü kölesi Davy ile olan cinsel eylemlerinden de hoşnuttur. Burada bir kadın yazar tarafından, pornografinin edebiyat içindeki en erkek odaklı tür olduğu iddia edilerek bu durum hicvedilir.
Russ’un feminist alternatifler sunma konusundaki açık arzusu, üslup ve şekil açısından kasıtlı olarak geleneksel anlatıları taklit ederek “geçiş ritüellerini” deneyimleyen kadın karakterler yaratır. Böylece Picnic on Paradise’ın Irene‘i bize, kadın casus ve yerli kız arasındaki ilişkinin vurgulandığı “The Two of Them“de erkek yoldaşını kazara neredeyse öldüren Alyx’i anımsatır. Lezbiyen bir aşk ilişkisine odaklanan “On Strike Against God“, Russ’un taktiğinin radikal bir devamı niteliğindedir. Bir diğer romanı “We Who Are About To…” mahsur kaldıkları çorak gezegende yaşam mücadelesi veren bir grup insanın umutsuzluk hikayesidir.
“Kittatinny: A Tale of Magic” fantezi türünde, genç kızlara yararlı bir kadın figürü bahşetmek için yazılmıştır. Russ’un 1980’lerde toplanıp basılan kısa kurguları, erkek odaklı metinlerin yerini alması; en azından tamamlayıcısı olması amacıyla kaleme alındı. 1972’de Hugo Ödülü kazanan “Dişi Adam”la aynı gezegende geçen kısa hikayesi “When It Changed” genel görüşe göre Russ’un en iyi erken dönem öyküsü olarak kabul edilir. Daha sonra yazdığı ve 1982’de Hugo Ödülü alan dokunaklı kısa romanı “Souls“, 12. yüzyılda Orta Çağ manastırını barbar Viking istilacılarından korumanın yolunu arayan bir azizenin hikayesidir.
Hazırlayan: Münevver Uzun | Kaynak