“Yalnızlık, Tanrı’yı da içeren bir biçimde evrenin alınyazısıdır. Aşk nasıl bu evren gibi sonsuz ve ölümsüzse, bu ölümsüzlüğü yeniden ateşleyecek olan kesintiler ve ayrılıklar; yani geçici ölümler de kaçınılmaz bir gereklilik olacaktır.” (Duygusal Güvenlik adlı öyküden)
1943 doğumlu Zühtü Bayar, bilimkurgu alanında Türkiye’de önde gelen yazarlardan biri olmayı başarmıştır. 50’li yıllarda Çağlayan Yayınları tarafından yayımlanan “Yeni Dünyalarda” isimli ilk bilimkurgu kitap dizisinin içinde yer alan “Feza Canavarları” sayesinde geleceğinin şekillendiğini dile getiren Bayar, daha sonra bu alanda roman, öykü ve makaleler yazarak ülkemizde türün gelişimine katkıta bulunmuştur.
İnkılap Yayınevi tarafından 1999 yılında piyasaya sürülen Geyşa Android Şirketi isimli bu öykü kitabında Bayar 13 kısa öyküsünü bilimkurgu okularıyla buluşturmuş. Yazıldığı dönemi ele alırsak “Tutuklu Bilinç” isimli öykünün diğer tüm öykülerden daha “orijinal” bir kurguya sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir. Aktif bilimkurgu okurları için birçok öykü basit denebilecek bir düzeyde olsa dahi, bilimkurgu alanında ülkede zamanında böylesine cesur isimlerin olması sevindirici.
Bu öykü kitabı ile aynı yıl basılan Sahte Uygarlık isminde bir de romanı bulunan Zühtü Bayar’ın aynı zamanda tür ile ilgili yazılarını içeren Bilimkurgu ve Gerçeklik isminde önemli bir kaynak kitabı da bulunmaktadır. Bunlara ek olarak Filler Mezarlığı adında bir roman, Zaman Aynası adında bir şiir kitabı ve Nazım Hikmet ile çeşitli konular üzerine de inceleme kitapları yayımlanmıştır.
Yazı ve öyküleri Varlık, Yelken, Türk Dili, Yeni Gerçek, Soyut, Papirüs, Ant, May, Türk Solu, İnsancıl, Matbûat ve Nostromo gibi dergilerde yayınlayan Zühtü Bayar’ın Geyşa Android Şirketi’ndeki öykülerine yakından bakalım.
1. Tutuklu Bilinç
Özgün kurgusuyla dikkat çeken Tutuklu Bilinç, kitapta öne çıkan anlatılardan biri. Dr. Adam ölümsüzlüğü arzulamaktadır. 69 yıllık ömründe ilk kez cinayet işleyen Adam, bilgisayarının bellek katında mahkum olur ve böylelikle tutukluluk süreci başlar. Dünya’dan ve insani özelliklerinden izole bir şekilde varlığını sürdürmeye devam eder fakat arzuladığı ölümsüzlük bu değidir.
2. Archeo Odyssey
Dr. Aleksandır Mirza, uzay gemisi Andromeda 3 ile uzayın derinliklerinde gezinmekte ve yeni yerler keşfetmektedir. Toplumcu Dünyalar Birliği Eski Galaksi Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü tarafından yeni görev yerinin “Sirius Sektörü” adı verilen bölge olduğu kendisine bildirilir. Andromeda 3 ile yolculuğuna başlayan Kaptan Mirza’nın ilgisini bölgeye vardığında en çok “ışıltılı mavi gezegen” çekecektir.
“İster arkeolog olsun, ister savaşçı; bir uzay adamı, okullarda kendisine öğretilmesine olanak bulunmayan bir yığın deneysel bilgiyi kendi kendine ve uygulama içinde öğrenmek zorundadır.”
3. Miron’un Anı Defterinden:
Gelecekte insanlığın çok uzak mesafelere çok kısa yollardan ulaşabildiğini gördüğümüz bu öyküde, insan ilişkilerinin aldığı boyutu gözlemliyoruz. Sevgi, aşk gibi kavramların geldiği durum şaşırtıcı. Bu öyküsünde, Psiko-kinetik tekniği ile “koşut evrenler kuramı”nın bir arada kullanılması sonucu evrenler arası yolculukları kısa bir sürede kat eden insanoğlunun sanata bakış açısını da sorguluyor Zühtü Bayar.
4. Duygusal Güvenlik:
Leydi Thayn, evrenin sayılı zenginlerinden, seçkin bilgelerinden biri olmasına rağmen, yalnızdır. Ve yalnızlık tüm bunlara ağır basmaktadır. İzis isimli yıldızgemisi uzayın derinliklerindeyken içsel sorgulamalarına devam eder. Karşısında ise evrenin görkemli, genç novalarından biri uzanmaktadır.
“Yalnızlık nedir?” diye sormuştu ana bilgisayarına. “Yalnızlık, insanoğlunun kendi kendine yeterli olamayışıdır. İnsanlar, bu duygu yüzünden Tanrı kavramını yarattılar ama Tanrı’nın da kendi yalnızlığına bir çözüm bulabilmek için bu evreni yarattığını unuttular.
5. Üçüncü Gözün Rüyası:
Mistik bir havanın hakim olduğu bu öyküde farklı bir gezegenden bilinç sahibi canlılar Dünyalı El Gazzali’yle iletişim kurarlar. Telepatik güçlere de sahip bu canlılar, Dünya hakkında her şeyi bilmektedirler. Bu yabancı dünyadan tekrar kendi dünyasına geçmeyi başaran El Gazzali, birçok araştırmanın konusu olmuştur.
“Bilimin en güzel yönü, içinde umudun söndürülmesi olanaksız kıvılcımlarını taşıyor olmasıdır.”
6. Tekrarın Tekrarı
24. yüzyılda yaşayan bir bilimkurgu yazarının hayatına konuk oluyoruz. Geçmiş birkaç yüzyıl içinde hemen her konuda bilimkurgu yapıtı yazılmıştır ve Rayf Hassan yazacak yeni ve özgün bir konu bulamamaktadır. Geçmiş çağlarda yaşamış ve bilimkurgu edebiyatına çağ atlatmış yazarların değindiği konular, farklı yazarlarca tekrar yazılması sonucunda ucuz birer taklitten ibaret olacaktır ve Rayf Hassa bunun bilincindedir.
7. Zamanın Ötesinde…:
Önceki öykülerden birkaçında karşımıza çıkan uzay operası türü bu öyküye de hakim. Uzay gemisi ile başka yıldız sistemine giden bir uzay adamının bilgisayar sistemi bir anda hata verir ve zaman olarak 250 bin yıl sonrasını gösterir. Bu hataya neyin sebep olabileceğini anlamaya çalışan bilim insanı, gerekli kontrolleri yapmaya başlar.
8. Yabancı:
Yabancı, finali zayıf olan öykülerden biri. Tıpkı “Tekrarın Tekrarı” isimli öyküde olduğu gibi, bir bilimkurgu yazarı var bu öyküde de. Jessie, Amerika’dan Türkiye’ye öğretmenlik yapmak için gelmiştir. Kendisiyle burada tanışan bir adamı evine davet eden Jessie, onunla bilim ve bilimkurgu konularında sohbet etmeye başlar.
9. Geyşa Android Şirketi
24. yüzyılın ortalarında varlığını sürdüren Geyşa isimli android şirketi, insanlara istedikleri androidi tasarlayıp sunma hizmeti vermektedir. Belirlenen kriterler üzerine sipariş edilen androidleri üreten ve sahibine teslim eden şirket, müşterilerinden çok gizli bir gerçeği gizlemektedir. 2 yıl önce Nevin isimli eşini kaybeden reklam yazarı bir adam ise anroid siparişi vermek için şirkete gelir. Dünya üzerinde domino etkisi yaratacak olan olaylar ise bu şekilde başlamış olur.
10. Kull’ül Hikma’nın Düşü
Gerçek bir düşten esinlenerek kaleme alınan öyküde, Zühtü Bayar’ın deyimiyle doğu kültür ve felsefesinin bilimkurgu ile buluşmasına tanıklık ediyoruz. Bir düş gören Kull-ül Hikma, anlamını çözmek adına çıkar yola. Geldiği evde Ebu Muaddib düşünü yorumlar ve bu arada Hikma’ya ilginç bir hikaye anlatır.
11. Rastlantı:
Yüksek Bilimle Akademisi’nin “Zaman Fiziği Fakültesi”nde çalışan Dr. Tarık Kuranel, günlerini laboratuvarda uykusuz geçirerek çalışmakta ve zamanda yolculuk yapabilmeyi umut etmektedir. Bir başka paralel evrene geçiş yolunu bulan Kuranel, gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra işe koyulur ancak hesaba katmadığı bir şey vardır.
12. Eromofobia
Tam teçhizatlı ve geniş mürettebatlı Sefus Sekundus gemisi Yıldız Sistemi’ne gitmek için yola çıkmıştır. Ömürlerinden tasarruf yapmak adına uykuya dalan mürettebattan Yıldız Analizcisi Cem Arkan yolculuklarının bitmesine 10 yıl gibi bir süre varken uzun uykusundan uyanır. Gemideki herkesin bir virüs dolayısıyla öldüğünü fark eden analistçi bilgisayarlarla yalnız kalır. Fakat çok geçmeden gemide şüpheli bir şeyler fark etmeye başlayan Cem Arkan, Magic Mamma isimli bilgisayarı sorgular. Yarattığı gerilim açısından okuması bir hayli keyifli olan bu öykü, finalinde aynı etkiyi vermiyor.
13. Blip-Culture
İnsanlararası iletişimin geleceğine dair bir öykü kurgulamış Bayar bu öyküsünde. İki adam bir barda satranç oynamaktadırlar. İçeri bir kadınla telepatik olarak iletişim kuran satranç oyuncusu girer ve ardından sohbet etmeye başlarlar. Sırayla, ikisinin gözünden de şahit oluyoruz bu karşılaşmaya. Bilimkurgu, rock müzik ve satranç arasında da bir bağ kurulmuş olduğunu görüyoruz.
*Per Aspera Ad Astra… (Umutla Yıldızlara!)