İnsan beyni enerjiye bir hayli ihtiyaç duyar ve vücudun ürettiği enerjinin %20 – %30‘u kadarını kullanır. Normal yaşlanma sürecinde nörodejeneratif hastalığa veya zihinsel bir rahatsızlığa sahip kişilerde ya da fizyolojik stres dönemlerine maruz kalmış insanlarda şekerin beyne iletimi azalabilir. Bu durum enerji rezervlerinde düşüşe yol açar ve bunun sonucunda bilişsel yetide zayıflamaya ve hafıza kaybına sebep olabilir.
Güzel haber geçtiğimiz aylarda Alzaymır Derneği‘nin desteklediği bir çalışmadan geldi. Fareler üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre beynin enerji rezervlerinin günlük bir doz pirüvat (hücrelerin içindeki enerji iletim yollarının birçoğunun merkezinde bulunan, enerji açısından zengin küçük bir molekül) ile artırılabileceği öne sürüldü. Fakat bu deneylerin hala insan denekler üzerinde doğrulanması gerekiyor.
Araştırmanın öncüsü Moleküler Nörobiyoloji Profesörü Heikki Tanila, araştırmalarını şöyle açıkladı: “Yeni çalışmamızda, en azından farelerin beyninde pirüvat ile gerçekleştirilen uzun vadeli besin takviyesinin, beyindeki enerji rezervlerini glükojen, kreatin ve laktat formunda artırdığını göstermeyi başardık.”
Pirüvat ile yapılan besin takviyesinin, beyin enerji rezervlerini artırdığına yönelik bulgunun yanı sıra; bu araştırma, farelerin davranış şekillerini pozitif yönde değiştirdiğini de ortaya koyuyor. Tanilla’nın bu diğer bulguyla ilgili yorumu şöyle: “Fareler daha enerjik oldular ve bu sayede araştırma faaliyetlerini daha etkin hale getirdiler. Bu davranışsal değişimlerin, pirüvatın beyin işlevindeki etkisine bağlanabileceği çok açık. Çünkü farelerin kas gücünde veya dayanıklılığında herhangi bir artış tespit etmedik.”
Pirüvatlı besin takviyesinin kronik tedarikinin, orta yaşlı (6-12) deneklerin uzamsal öğrenmelerini kolaylaştırdığı gözlendi. Örneğin, fareler diğer yabancı farelerin kokularına daha duyarlı hale geldiler. Bununla birlikte, farenin ön ayaklarını kaldırmak suretiyle etrafındakileri incelemesi olarak bilinen şahlanma hareketiyle de bu duyarlılıklarını gösterdiler.
Etkiyi yaratabilmek için gerekli olan doz, ağız yoluyla verilen 800 mg pirüvat olarak belirlendi. Bunun insandaki karşılığı günde yaklaşık 10 gramdır. Pirüvat, farelere yemeğe karıştırmak suretiyle oral yoldan verildi. Tek bir doz halinde direkt olarak kan dolaşımına enjekte edilmesi sonucu değiştirmedi.
İlginç bir biçimde, genelde Alzaymır çalışmalarına denek olan APPswe/PS1dE9 adlı transgenik fare türlerinde de pirüvatlı besin takviyesinin pozitif etkilerine rastlandı. Bu fareler, insanların Alzaymır hastalığı sonucu gösterdiği beyinde protein plaklarının yok olması, nörodejeneratif hastalıklar, bilişsel zayıflama gibi semptomları gösterirler. Bu sonuçlar pirüvatın Alzaymır ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkları olan insanlara da fayda sağlayacağı yönündeki umutları artırıyor.
Tanila, Frontier in Aging Neuroscience dergisindeki 16 Mart 2016 tarihli makalede, “Pürivat takviyesi yaşlılar için ilk aşama tedavi yöntemi olarak ve yaşlanma, nörodejeneratif hastalıklar ve zihinsel bozukluklar sonucu ortaya çıkan bilişsel zayıflamayı azaltmak için terapilerde kullanılabilir. İyi tolere edilen bu yöntemin insanlar üzerindeki etkisini anlamak için daha ileri araştırmalar yapılmalıdır.” dedi.
Hazırlayan: Agah Tuğrulhan Polat