gunes ve dunya

Dünya Güneş’in Etrafında Dönmeyi Bıraksaydı Ne Olurdu?

Dünyamız Güneş’in etrafında turunu atarken bir an için yörüngesinde dursaydı gezegenimizin başına neler gelirdi? Tüm spekülasyonlar gibi bu da eğlenceli bir düşünce deneyi olabilir. Aslında Dünya’yı yörüngesinde durdurmak, onu Güneş’ten kaçacak kadar hızlandırmaktan daha zordur. Çünkü saniyede 30 kilometre olan yörünge hızını sıfırlamak, onu kaçış hızı olan saniyede 42 kilometreye çıkarmaktan daha fazla enerji gerektirir. Bildiğimiz gibi hızlı giden bir arabaya fren yaptırmak, onu biraz daha hızlandırmaktan daha zor olabilir. O hâlde gezegeni yok etmeye kararlı bir kozmik gücün tercihi onu durdurmak değil, hızlandırmak olacaktır. Elbette bu kozmik güç, acılar içinde yanıp kavrulmamızı istiyorsa durdurmayı tercih edecektir. Bizi dondurmak isterse, hızlandırmak daha doğru seçim olacaktır.

Gezegenimizi Güneş’e çarptırmak için hızını tam olarak sıfırlamamıza gerek yoktur. Yeterince yavaşladığında yörüngesi Güneş’le kesişecektir. (Güneş’e çarpacaktır demenin bilimsel şekli!) Gökyüzüne bakan her çocuk “Ay neden düşmüyor?” diye merak etmiştir. Aynı soruyu Isaac Newton da sormuştu: “Elmalar düşüyorsa, neden Ay da düşmüyor?” Bu sorunun cevabı çok ilginçtir: “Ay zaten düşüyor.” Hem de sürekli olarak her an, her saniye düşüyor. Tıpkı şu an Dünya’nın yörüngesindeki uyduların ve Dünya’nın kendisinin de her an düştüğü gibi… Düşüyor ama çarpmıyor! Yörüngede olmak, düşerken üzerine düşülen cismi sürekli olarak ıskalamaktır. Otostopçunun Galaksi Rehberi’nde Douglas Adams uçuşun sırrını şöyle anlatmıştı: “Uçuşta ustalık, kendini yere atıp ıskalamayı başarmaktır.” Şaka gibi, ama yörünge mekaniğinin özeti de tam olarak budur.

Newton ve Top Mermisi

Newton bir top mermisinin yere paralel olarak yüksek bir dağın tepesinden ateşlendiğini hayal etmişti. Mermiyi daha hızlı ateşlerseniz, yere çarpmadan önce daha uzağa gidecektir. Top mermisi ne kadar hızlıysa o kadar uzağa gider. Demek ki kullandığımız barut miktarını arttırarak, onun daha uzağa gitmesini sağlayabiliriz. Ama Dünya yuvarlaktır. Yani top güllesini hızlı bir şekilde ateşlerseniz, yere çarpacağı zaman yeterince uzağa gitmiş olur. Böylece yerin eğriliği güllenin düşmesini engelleyebilir ve gülle atıldığı noktaya geri dönebilir. Sonra düşmeye devam ederek bir tur daha atar, sonra bir tur daha… bu şekilde sonsuza dek yörüngede kalır. Artık sürekli bir serbest düşüş hâlindedir… Biz buna kısaca “yörüngeye girmiştir” diyoruz.

Peki, ama gülle hareketi sırasında hiç mi enerji kaybetmez? Elbette bu olay atmosfer içinde gerçekleşseydi, hava molekülleri gülleyi eninde sonunda durduracak ya da hızlanmasına engel olacaktı. Hava sürtünmesinin frenleyici etkisi nedeniyle tüm yapay uydular ve gezegenler atmosferin dışında hareket etmek zorundadır.

Düşüş Ne Kadar Sürer?

64 buçuk gün boyunca Dünya’nın ortalama sıcaklığının bir grafiği. Grafiğin ölçeğini büyütürsek en önemli olayların son gün gerçekleştiğini görürüz (sağda). Kaynak: AATISH BHATIA / Wired

Güneş’in merkezinin ateşli derinliklerine dalmadan önce 64 buçuk günümüz olacaktır. Ama biz bu süreden önce zaten öleceğiz. Çünkü Güneş’e yaklaştıkça yoğunlaşan ışınlar Dünya’yı ısıtacaktır.

Şimdi bu konuya zihnimizi yoralım.

1. Gün

Güneşe dalışımıza başlıyoruz.

6. Gün

6 gün düştükten sonra Dünya’nın sıcaklığı yaklaşık 0,8 santigrat derece artacaktır. 1880’den beri gezegenimizin sıcaklığının insan kaynaklı artışıyla aynı düzeyde bir artıştır bu. Şimdilik hissetmeyebilirsiniz ama yakında terlemeye başlayacaksınız.

21. Gün

Ortalama küresel sıcaklık şimdi yaklaşık 10 santigrat derece artarak 35 °C’ye yükseldi. Gezegen şu anda 2003’tekiyle aynı düzeyde bir sıcaklık dalgası yaşıyor. Mahsuller bozulmaya başladı.

35. Gün

Bir çöl böceği olan Sahra gümüş karıncası (Kaynak: BJØRN CHRISTIAN TORRISSEN / WIKIMEDIA)

Düşüşün üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. Şu anda Güneş’e giden yolun %20’sindeyiz. Güneş dayanılmaz derecede parlak ve yoğun. Gökyüzünde fark edilir derecede daha büyük görünüyor. Ortalama küresel sıcaklık 58 °C ile Kaliforniya’daki Ölüm Vadisi’nde ölçülen ve tarihte kaydedilen en yüksek sıcaklık olan 56,7 °C’lik düzeyin üzerine çıkmış bulunuyor.

Gezegendeki çoğu insan için klima olmadan hayatta kalmak artık imkânsız. Elektrik şebekeleri ya kesildi ya da arızalandı. Orman yangınları doğayı kasıp kavuruyor. Sıcaktan kurtulmak için toprağa giremeyen kara hayvanlarının soyu tükeniyor. Böcekler de sıcağı hissediyor ve ölüyor. Artan su sıcaklığı, balıkları öldürmeye başlayacak, çünkü sıcak su daha az oksijen ve daha fazla amonyak tutar (balıklar için zehirli.) Denizlerde besin zinciri bozulur ve ekosistem çöker.

Artık hava o kadar sıcak ki, ısıya en dayanıklı kara hayvanlarından biri olan Sahra gümüş karıncası bile sıcağa dayanamıyor (çünkü 53,6 °C’ye kadar hayatta kalabilir). Bununla birlikte, 70 °C’ye kadar yüzey sıcaklıklarında hayatta kalabilen Sahra çöl karıncası yaşamaya devam ediyor ve sıcaktan ölen diğer canlılarla beslendiği için çoğalıyor. Onlar için etrafta da bol miktarda yiyecek var.

41. Gün

Pompei Solucanı

Venüs’ün yörüngesini geçtik. Ortalama sıcaklık 76 °C’yi aşıyor. Sahra çöl karıncası için bile çok yüksek bir sıcaklık…

Ancak Pompei Solucanı yaşamaya devam ediyor. 13 santimetre büyüklüğe erişebilen bu harika yaratıkların 80 °C’de hayatta kaldıkları biliniyor. Isıya dayanma güçlerini, onları sıcaklıktan izole eden sırtlarındaki “yapağı benzeri” bakteri tabakasına borçlular. Bu solucanlar, tardigradlar dışında bilinen ısıya en dayanıklı hayvanlardır.

47. Gün

Tardigradlar Dünya’yı devralıyor (ama uzun süre için değil).

Artık suyun sıvı hâlde bulunabildiği, yaşamı destekleyen uzay bölgesinden  (Yeşil Kuşak) ayrıldık .

103 °C ortam sıcaklığı suyun kaynama noktasının üzerinde… Dünya’nın okyanusları kaynıyor. Yeryüzünün çoğu yerinde bulunmayan sıvı su yerine kalın bir buhar tabakası gezegeni sarıyor. Dünya’daki yaşamın çoğu, özellikle karmaşık formlar yok oldu. İnanılmaz derecede ısıya dayanıklı Pompei Solucanlarının bile soyları tükendi. Sıcaksever bakteriler basıncın kaynamayı önlediği okyanus diplerinde hayatta kalabiliyor ve hatta çoğalıyorlar. Yangına dayanıklı bitkiler hâlâ yaşama tutunuyor.

Bilinen en zorlu yaratık olan tardigrad (su ayısı) 10 gün boyunca boşlukta, aşırı soğukta ve uzayın yüksek radyasyonunda bile hayatta kalabilmektedir. Dünya’nın aşırı sağ kalanları arasında olmaları şaşırtıcı değil!

Bu noktada tardigradlar da bir şeylerin ters gittiğini fark etmeye başlıyorlar. Muhtemelen metabolizmalarını askıya alarak, kendilerini vücut suyunun sadece %1’ini içerecek şekilde kurutuyorlar. Tun adı verilen kurumuş tardigrad, on yıl boyunca canlı ve uykuda kalabilir.

54. Gün

Elveda sevgili tardigrad! Hepimizden uzun yaşayıp neredeyse mutlak sıfırdan 151 ºC kadar dayanabilmene rağmen, hava sıcaklığı şimdi 160 ºC’yi aşıyor. Bu, senin için bile çok !

57. Gün

Merkür’ün yörüngesini geçtik ve şimdi Güneş’e en yakın gezegeniz. Bu ayrıcalığı bir hafta sürdüreceğiz. Ortam sıcaklığı 200 ºC’yi aşıyor.

64. Gün

Dünya şimdi son gününde. Muazzam düşme hızı ve Güneş’in yoğun çekimi nedeniyle bugün saat 13:00’e kadar yolculuğun son yüzde 7’sini tamamlayacağız. Dünya’nın güneşe yakın tarafı ile uzak tarafı arasındaki çekim farkı aşırı yüksek. Bu fark Dünya’yı yumurta şekline sokuyor. Magma, gezegenin kabuğundaki çatlaklar ve yarıklardan dışarı püskürüyor.

Gökyüzünde Güneş, normal boyutunun on dört katı büyüklüğündeyken sıcaklık 800 ºC. Öğlene doğru 2000 ºC’ye ulaşıyor ve kayaları eritiyor. Dünya yüzeyi tamamen eriyerek magmaya dönüşüyor.

Öğle vakti Güneş’e o kadar yakınız ki, gökyüzünün çoğunu Güneş dolduruyor. Roche Sınırı adı verilen dönüşü olmayan çizgiyi geçiyoruz. Gelgit kuvvetleri Dünya’nın bir bütün olarak kalmasını imkansızlaştırıyor. Kritik sınırı geçtiğimizde Dünya parçalanmaya başlıyor. Gezegenimiz erimiş damlalar hâlinde yolculuğunu sonlandırıyor. Umarız geziden keyif almışsınızdır.

Kaynak

Yazar: Sinan İpek

Yazar, çizer, düşünür, öğrenir ve öğretmeye çalışır. Temel ilgi alanı Bilimkurgu yazarlığıdır. Bunun dışında Matematik, bilim, teknoloji, Astronomi, Fizik, Suluboya Resim, sanat, Edebiyat gibi konulara ilgisi vardır. Ara sıra sentezlediklerini yazı halinde evrene yollar. ODTÜ Matematik Bölümü mezunudur ve aşağıdaki başarılarıyla gurur duyar:TBD Bilimkurgu Öykü yarışmasında iki kez birincilik, 2. Engelliler Öykü yarışmasında birincilik, Ya Sonra Öykü Yarışması'nda finalist, Mimarlık Öyküleri Yarışması'nda finalist, 44. Antalya Altın Portakal Belgesel Film Yarışmasında finalist. Ithaki yayınları Pangea serisinin 5. üyesi "Beyin Kırıcı" adlı bir romanı var.

İlginizi Çekebilir

dinozor-goktasi-belgesel

Dev Bir Göktaşı Dünya’ya Çarpsa Hayatta Kalabilir miydik?

Geçmişte oldu, gelecekte olmaması içinse hiçbir neden yok! Dinozorları yok eden o devasa göktaşı bugün …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin