Haumea

Haumea: Uzak, Tuhaf, Biçimsiz

Neptün, Güneş Sistemi’nin en uzak gezegeni. Tıpkı bir zamanlar Dünya’nın etrafını çevrelediğine inanılan o sonsuz okyanus gibi, bu mavi devin yörüngesi de bir nevi alışık olduğumuz Güneş Sistemi’nin sınırlarını çiziyor; sonrasında ise Kuiper Kuşağı var. Bu kuşak, Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasında kalan Asteroid Kuşağı’nı andırsa da çok ama çok daha büyük. Kupier Kuşağı adı verilen bu uçsuz bucaksız asteroid denizinde, Güneş’in oluşumundan arta kalan materyaller mevcut, dolayısıyla orası ilkel Güneş Sistemi’nin donmuş gölgelerini de içeriyor…

Güneş ışığını ancak bir toplu iğnenin ucu kadar alabilen bu bölge, düşündüğümüz kadar cansız olmayabilir. Burada, Neptün ötesi cisimler adı ile bilinen bir hayli cüce gezegen mevcut. Örneğin Plüton bunlardan biri, hatta en popüleri. Sırf Plüton’a bakarak bile, buradaki ilginçlikler hakkında bir fikir edinebiliyoruz. Plüton’un uyduları, yüzey oluşumları, muhtemel yer altı denizi… Tüm bunlar, daha önce gezegen olup olmadığı bile tartışma hâline gelmiş bir gökcismi için fazlasıyla ilginç özellikler. Üstelik Plüton kesinlikle yalnız değil. Bugüne kadar Neptün’ün ötesinde yüzlerce cüce gezegen keşfedildi ve daha fazlası, binlercesi, dünyalı gözlemciler tarafından tanımlanmayı bekliyor…

Özellikle uzaydaki mesafelerin ne kadar da zor kat edildiğini bütün gerçekliğiyle idrak ettiğimiz şu dönemlerde, Neptün ötesine sırf bu gezegenleri gözlemlemek için araç gönderilmesi gereksiz ve pahalı bir risk olarak görülebilir. Çünkü Neptün ötesi cisimlerin vaat ettiği heyecan verici hiçbir şey yok. Örneğin, Ceres ve Plüton arasında ne gibi ciddi farklar var? İkisi de cüce gezegen ve ikisi de hemen hemen aynı özelliklere sahip; muhtemel bir yüzey altı okyanusu da dahil olmak üzere. Peki gerçekten bu kadar mı; yani bütün cüce gezegenler birbirinin aynısı, diye kestirip atabilir miyiz? Belki de Neptün ötesi bölgenin çok daha ayrıntılı biçimde görüntülenebileceği bir zaman gelecek ve işte o zaman bu bölgeye çok daha kapsamlı keşif seferleri düzenlememizi gerektirecek bilgilere ulaşabileceğiz.

Şimdilik bölge hakkında elimizde fena sayılmayacak miktarda bilgi var. En azından artık orada neler ile karşılaşacağımızı biliyoruz; örneğin bolca su buzu… İnsanlar cüce gezegenlerin heyecan verici hiçbir şey sunmadığını anlasa bile, bunların arasından bir tanesi, her daim “ilginç” olarak anılmaya devam edecek: Haumea. Bu cüce gezegen, 2004 yılında Michael E. Brown isimli bir astronom ve ekibi tarafından keşfedildi. 2008’de, Hawaii doğum tanrıçası Haumea’ya ithafen isimlendirildi. Haumea, şu ana kadar keşfedilmiş Neptün ötesi cisimler arasında Plüton ve Eris’ten sonra en büyük üçüncü cüce gezegen. Gezegeni ilginç kılan en önemli şey ise görünüşü. Alıştığımız küre şekline sahip değil, elipsoit biçimde ve bir bakıma fasulyeyi andırıyor. Haumea’nın bir diğer ilginç özelliği de halkalara sahip olması. 2017’de Hauema’nın bir halka sistemine sahip olduğu da tespit edildi.

Gezegenin çekim kuvvetinin, yakın zamana kadar hidrostatik dengeye gelmesi için yeterli olduğu düşünülüyordu, ancak bunun için şimdilik belirsiz desek daha doğru olur. Haumea’nın akıl almaz hızdaki dönüşü, halkaları ve yüzeyinin yüksek yansıtma oranı (kristalin su buzu sayesinde) ile birlikte uzun şeklinin, aslında dev bir çarpışmanın sonucu olduğu düşünülüyor. Bu vaka, Haumea’yı birkaç büyük Neptün ötesi cismi içeren bir “çarpışma ailesinin” en büyük ferdi hâline getirmiş ve bilinen iki uydusu Hiʻiaka ve Namaka’nın oluşmasına sebebiyet vermiş olabilir.

Haumea, Güneş etrafındaki dönüşünü 284 yılda tamamlıyor. İçinde bulunduğu “çarpışma ailesinin” diğer fertlerine kıyasla (bu fertler için ayrı bir parantez açmak gerekirse, henüz Haumea uyduları haricinde hiçbiri doğru düzgün isimlendirilmiş değil ve birkaç yüz kilometrelik çapları ile zar zor cüce gezegen kabul edilebilecek büyüklükteler) yörüngesinden sapma oranı daha yüksek. Yüzeyinin su buzu ile kaplı olmasından mütevellit parlak bir cisim. Hatta Neptün ötesinde, Plüton ve Makemake ile birlikte en parlak cisimlerden biri olduğu söylenebilir. Çarpışma ailesindeki diğer cisimler de parlak yüzeylere sahip, bu da su buzunun bir marifeti.

Haumea’nın yerçekimi tahmin edilebileceği gibi oldukça az; Dünya’nın yerçekiminden neredeyse 22 kat daha zayıf. Yani Dünya’da 70 kiloysanız, Haumea’da ağırlığınız 3.5 kilo civarına düşecektir. Bu da eğer olursa, uzak gelecekteki bir insanlı görevde yer alan araştırmacıların Haumea yüzeyinde hareket etmesini oldukça zorlaştıracaktır. Şu anki teknolojiyle, Dünya’dan gönderilen bir aracın Haumea civarına ulaşması 17 yıl sürüyor. Dolayısıyla Haumea ile ilgili bütün bilgiler, Dünya’dan elde edilen ve Plüton civarından geçen New Horizons’ın yolladığı veriler sayesinde toparlanmış durumda. Haumea’nın toplam yüz ölçümü Avustralya kıtasından biraz daha küçük, fakat kendi etrafında delicesine bir hızda döndüğü için Haumea üzerine hesap yapmak zor. Haumea’nın fasulyeyi andıran şekli de büyük ihtimalle bu dönüş hızından dolayı meydana geldi; gezegen yanlardan uzadıkça uzadı ve bu görünümü aldı.

Haumea yüzeyi hakkında da çok bir şey bildiğimiz söylenemez. Örneğin, Plüton yüzeyinin donuk çöllerden ibaret olacağı düşünülüyordu fakat New Horizons sayesinde Plüton’da bir nevi kar yağışının bile gerçekleştiği, bu cüce gezegenin bir hayli karmaşık yüzey şekillerine sahip olduğu keşfedildi. Kim bilir, gelecekte Haumea’da muhtemel bir yüzey altı su birikintisinden püsküren gayzerler ya da daha ilginç şeyler keşfedilir. İlerleyen yüzyıllarda Kuiper Kuşağı, devasa iş makinelerinin dolaştığı meşgul bir şantiye hâline gelebilir mi? Geceleri de çalışmaya devam eden inşaat alanlarındaki spot ışıkları gibi orası da güçlü spot ışıklarıyla aydınlatılır ve cüce gezegenler mahkûm oldukları karanlıktan uyandırılır belki de.

Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

J1407b

Halkaların Efendisi: J1407b

90’lı yıllara kadar Güneş harici yıldızların da kendi gezegenleri olup olmadığından emin değildik. Elimizde ötegezegenlerin …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin