Cordyseps (Kordiseps) cinsi mantarlar, keseli mantarlar grubundandır. Tayland ve Brezilya’nın yağmur ormanlarında yaşayan bu cinse ait 400 kadar tür tespit edilmiştir. Bu türlerin tamamı iç parazitik mantarlardır ve genellikle böcekler ve diğer eklembacaklılar içerisinde yaşarlar. Bir kısmı da başka mantarlar üzerinde parazit yaşarlar.
Bir Cordyseps mantarı, konağa saldırdığında, mantarların yapısını oluşturan miselyum tabakası konağın vücudunu işgal etmeye başlar ve kısa sürede bütün dokuların yerini alır. Çoğu zaman ölümcül olan bu saldırılar, bazen çok ilginç bir şekilde davranışsal anomalilere de sebep olabilir. Örneğin eskiden bir Cordyceps türü olduğu düşünülen; ancak 2007 yılında yapılan bir filogeni araştırmasıyla ayrı bir cinse ait olduğu tespit edilen Ophiocordyseps unilateralis isimli tür karıncalara saldırdığı zaman, karıncalar ağaçlara tırmanır ve bir dala kendilerini sabitlerler. Bu davranış karınca için kesinlikle normal olmasa da, mantarın yaşayabileceği, güvenli ve uygun bir ortama ulaşmasını sağlar. Henüz bu sürecin tam olarak nasıl gerçekleştiği bilinmiyor olsa da, muhtemelen mantar salgıladığı kimyasallar sayesinde karıncanın beyin hücrelerine zarar vermekte ve hatta onu yönlendirmektedir. Mantar, hayvanın dokularını ele geçirirken karınca kendi kontrolünü kaybeder. Unutmamak gerekiyor ki tüm Cordyceps mantarları bu özelliğe sahip değildir.
Her ne kadar mantarın bu özelliği “erişilmez” gibi gözükse de, parazit-konak ilişkileri oldukça şaşırtıcı bir karmaşıklıkta olabilmektedir. Örneğin mantar, bu “davranışı” sergilerken “Evet, çoğalma vaktim geldi, hadi şu karıncayı enfekte edeyim.” gibi bir düşünceyle hareket etmez. Bir parazit olarak Ophiocordyseps unilateralis mantarının yaşam döngüsü içerisinde karıncalar bir konak olarak bulunmaktadır. Dolayısıyla bir karıncaya ulaşamayan mantar hayatını sürdüremeyecek veya üreyemeyecektir. Mantar, kaba kuvvet ve bazı enzimler kullanarak karıncanın dış iskeletini yarıp içerisine girdikten sonra, salgıladığı proteinlerle onun düzensiz vücut kasılmaları yaşamasına neden olur. Bu nedenle kontrolünü yitiren karınca, mantar tarafından bir ağaç gövdesine yönlendirilir. Burada ağaca ağzıyla tutunan karınca, mantar tarafından hızla öldürülür. Karıncanın ölmeden önce ağzıyla ağacı sıkı sıkıya ısırıp kenetlenmesine “ölüm ısırışı” denir. Burada mantar, karıncanın ölü bedeninden beslenerek büyür ve sporlarını etrafa saçar.
Mantar, karıncayı oldukça spesifik şartlara taşımaya çalışır. Yapılan araştırmalar, mantarların karıncaları orman tabanından ortalamada 25.2 santimetre yukarıya götürdüğünü ve bu yükseklikte %94-95 nem oranı aradıklarını ve 20-30 santigrat derece arasını sevdiklerini göstermektedir. Elbette mantarlar, bu süreçte her zaman başarılı olamaz. Dolayısıyla sadece başarıyla karıncayı kontrol edebilen ve istediği yere yönlendirebilen mantarlara odaklanmak, evrimsel süreç ve doğanın işleyişi ile ilgili hatalı fikirlere kapılmanıza neden olabilir. Mantarların da popülasyonunda geniş bir varyasyon (çeşitlilik) vardır ve bu çeşitlilik nedeniyle bazıları yaptıkları “beyin kontrolünde” çok başarılıyken, bazı diğerleri ortalama başarıya sahiptir; hatta tamamen beceriksiz olanlar da vardır.
Tabii ki karıncaların da eli evrimsel süreçte armut toplamamıştır. Unutmayınız ki ekolojik süreçte aktif olan karşılık evrimde türler, birbirleriyle bir nevi “silahlanma yarışı” içerisindedirler. Karıncalar da bu Cordyceps saldırılarını tespit edebilecek özellikler kazanmışlardır. Eğer ki sürülerinden bir karıncanın enfekte edildiğini tespit ederlerse, o karıncayı sürüden hızla uzaklaştırırlar. Çünkü bir Cordyceps salgını, koca bir karınca sürüsünün kökünü tamamen kazıyabilmektedir. Tek bir mantardan yayılan enfeksiyon, metre kare başına 20-30 karıncanın ölmesiyle sonuçlanabilmektedir. Bu tehlikeyi önceden sezebilecek özelliklere sahip popülasyonlar daha kolay ve uzun hayatta kalmışlardır ve bu sayede bu tespit mekanizmaları evrimleşebilmiştir.
Bazı fosil kaynaklarında bu tür bir mantar-karınca ilişkisinin 48 milyon yıl öncesine kadar gidebileceğini göstermektedir ki bu, bu tür bir sinirsel manipülasyon tekniğinin yaklaşık 50 milyon yıl kadar önce evrimleştiğini düşündürmektedir. Böylesi bir davranışı fosillerden nasıl tespit ettiğimizi merak ediyor olabilirsiniz. Bunu yapabilmemizin sebebi, ölmek üzere bir ağacın gövdesine tırmanan karıncanın, tutunduğu noktada dambıl şeklinde izler bırakıyor olmasıdır. Aynı izlere Messel Çukuru‘nda çıkarılan 48 milyon yıl öncesine ait fosillerde de rastlamaktayız ve bu nedenle bilim insanları söz konusu “beyin kontrolü” davranışının o zamanlarda da bulunuyor olabileceğini düşünüyor. Ne yazık ki hem bu tür ilişkileri fosillere bakarak görmenin zorluğu, hem de sahada yapılan araştırmaların seyrekliği nedeniyle henüz keşfetmemiz gereken çok ayrıntılı bulunmaktadır.
Mantarların genel olarak temel parazitik davranışları aynı temellere dayanır. Parazit, sporlarını bir canlının içerisine bırakır ve mantar, bu canlıdan besin çalarak büyümeye başlar. Bir süre sonra o kadar fazla yayılır ki, tıpkı kanser gibi canlının ölümüne sebep olur. Daha sonra mantar bu canlının ölüsünü tüketerek iyice büyür ve yeterince gelişince yine sporlarını başka hayvanlar üzerine saçarak, döngüyü sürdürür.
Kapak görseli: Öldürdüğü bir karıncadan çıkan mantar…
Kaynak: Wikipedia