Ay Güvesi ve Işık

Güveler niye ateşin etrafından dönerler, hiç düşündünüz mü? Bunun yanıtı çok basittir aslında… Güveler (ve gece uçan böceklerin çoğu) yönlerini ay ışığına göre bulurlar. Böcek uçmaya başladığında ay ışığı belli bir açıdan gelmektedir. Böcek, bu açıyı hiç bozmadan uçar, böylece dümdüz uçmuş olur. Ay çok uzakta olduğundan, böcek hareket etse bile ay ışığının geliş açısı değişmez. Bunu kendiniz de bilirsiniz. Araba yolculuğu sırasında ayın size göre konumu değişmiyorsa, düz gidiyorsunuz demektir.

Peki ya böcek gece yanan bir ateşi—ya da sokak lambasını—Ay zannederse ne olur? O zaman düz uçamaz. Ay zannettiği şey yakındadır. Bu nedenle böcek hareket ederken ışığın geliş açısı değişir. Böcek düz uçmak için bu açıyı düzeltme gereği duyar. Beyni basittir. Kuşlar ya da memeliler gibi gelişmiş yön bulma sistemi yoktur. Çevredeki görsel ipuçlarını değerlendirerek yön bulamaz. Gözleri vardır, ama görüşü kıttır. Bir anlamda kör sayılır. Ayın ve güneşin konumundan, çiçeklerin üzerindeki lekelerden fazlasını pek algılayamaz. Ateşin kendisini yanıltması yüzünden, eğri uçar. Eğri uçtuğunu, aynı noktanın çevresinde dönüp durduğunu anlayamaz. Kendisine sorsanız şöyle der: “Uzun bir süredir dümdüz uçtuğum halde bir türlü hedefime varamıyorum.”

Onu çeken ne ateşin cazibesi, ne de sıcaklığıdır. Yön sistemi hata yapmaktadır. Böcekler milyonlarca yıl hiç yapay ışık kaynağı olmayan, sadece doğal ışık kaynaklarıyla aydınlanan gecelerde evrimleştiler. Böcekler bizden çok daha yaşlıdır. Bu dünyada en az 400 milyon yıldır varlar. Oysa insan ateşi 100 bin yıl önce buldu. Sokak lambasının bulunuşu ise 100 yıl önce olmuştur. Yapay ışık kaynakları çok yakın bir geçmişte ortaya çıkmış; böceklerin uyum sağlamasına yetecek kadar zaman geçmemiştir. Bu nedenle bu yapay ışık kaynaklarına uyum sağlayamamışlardır.

Yarasalar daha gelişmiş canlılar olduğu için, onlar böceklerin bu hatasından çıkar sağlamayı öğrenmişlerdir. Gece sokak lambalarını dikkatle gözlemlerseniz, her lambanın etrafında bir iki yarasanın döndüğünü ve lambanın cazibesine kapılan böcekleri havada kaptıklarını gözlemleyebilirsiniz. Birçok böcek insanların yapay ışık kaynaklarına kapılıp, ölmektedir. Gece sokak aydınlatmasının ve şehir aydınlatmasının sakıncalarından biri de budur. Işık kirliliğinin böcekler üzerinde zararlı etkisi vardır.

Bazen insanlar da bir kişinin, bir ideolojinin ya da bir fikrin cazibesine kapılıp onu kendilerine takıntı haline getirebilirler. Böceklerin ateş etrafında dönmesi gibi, onlar da cazibesine kapıldıkları bu şeyi “nur” zannedip, etrafında döner dururlar. Ama kendilerine sorarsanız, onlar döndüklerini bilmezler; düz uçuyoruz sanırlar. Dümdüz… Oysa dışarıdan bakan bir kişi görür ki o insan aslında spiral şeklinde bir ateşin etrafında dönmekteler…

Doğru bildiğimiz şeyler hiç de doğru olmayabilir. Kısır daireler halinde etrafında döndüğümüz ateşin etkisi altında olabiliriz. İşte bu nedenle ara sıra sabit diskimize reset atmak iyidir…

Yazar: Sinan İpek

Yazar, çizer, düşünür, öğrenir ve öğretmeye çalışır. Temel ilgi alanı Bilimkurgu yazarlığıdır. Bunun dışında Matematik, bilim, teknoloji, Astronomi, Fizik, Suluboya Resim, sanat, Edebiyat gibi konulara ilgisi vardır. Ara sıra sentezlediklerini yazı halinde evrene yollar. ODTÜ Matematik Bölümü mezunudur ve aşağıdaki başarılarıyla gurur duyar:TBD Bilimkurgu Öykü yarışmasında iki kez birincilik, 2. Engelliler Öykü yarışmasında birincilik, Ya Sonra Öykü Yarışması'nda finalist, Mimarlık Öyküleri Yarışması'nda finalist, 44. Antalya Altın Portakal Belgesel Film Yarışmasında finalist. Ithaki yayınları Pangea serisinin 5. üyesi "Beyin Kırıcı" adlı bir romanı var.

İlginizi Çekebilir

space 1999 maya kapak

Bir Neslin Belleğine Kazınan Karakter: Maya

1975-1977 arasında iki sezon olarak yayımlanan bilimkurgu klasiği efsanevi dizi Space: 1999’ı türe meraklı olan …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin