Bilimkurgu edebiyatının dijital çağdaki yükselişi, gönüllü çeviri faaliyetlerinin ve çevrimiçi toplulukların katkısıyla ivme kazanıyor. Trakya Üniversitesi öğretim üyeleri Dr. Cazibe Yiğit ve Dr. Fatma Bilge Atay tarafından yazılan ve Söylem dergisinin Mart 2025 tarihli özel sayısında yayımlanan akademik çalışma, ülkemizin önde gelen dijital platformlarından “Bilimkurgu Kulübü”nü mercek altına alıyor.
“Dijital Müdavimler Üzerine Ürün Odaklı Bir İnceleme: ‘Bilimkurgu Kulübü’ Platformu” başlıklı makale, çevrimiçi gönüllü çeviri pratikleri üzerinden Bilimkurgu Kulübü’nün hem bilimkurgu kültürüne hem de çeviri literatürüne sunduğu katkıları analiz ediyor. Çalışmada platform üyeleri “dijital müdavimler” olarak tanımlanıyor ve bu bireylerin kolektif üretim süreçleri, netnografik yöntemle derinlemesine inceleniyor.

1999 yılında kurulan ve 2000’lerin ortasından itibaren dijital yayın hayatına başlayan Bilimkurgu Kulübü, çevirmen, yazar, editör ve okurlardan oluşan gönüllü bir toplulukla faaliyetlerini sürdürüyor. Akademik çalışma, topluluğun bilimkurguya olan katkılarını çeviri, kısa öykü, yazınsal analiz ve terim çalışmaları üzerinden değerlendiriyor. Yazarlar, platformun yalnızca içerik üretimiyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda bilimkurgu alanında “kültür repertuarı” oluşturduğunu vurguluyor. Söz konusu kavram, İsrailli çeviribilimci Itamar Even-Zohar’ın çoğuldizge kuramından hareketle, kültürel üretim süreçlerinde çevirinin dönüştürücü etkisine odaklanıyor.
Makale kapsamında 28 içerik üreticisiyle yapılan mülakatlar, platformun edebi üretime nasıl yön verdiğini ortaya koyuyor. 16 yazar ve 11 çevirmenin katıldığı görüşmelerde gönüllülüğün ardındaki motivasyonlar, üretici-yayınevi-okur etkileşimi ve çevirinin bilimkurguya olan etkisi analiz ediliyor. Özellikle kısa öykü alanında kulübün sunduğu olanaklar, genç yazarların görünürlüğünü artırıyor. Radyo programları, yarışmalar, söyleşiler ve sosyal medya etkileşimleriyle platform, bilimkurgu türünün yalnızca edebi değil, aynı zamanda sosyal bir deneyim alanı hâline gelmesini sağlıyor. Çalışmada kullanılan “dijital palempsest” kavramı ise platform içeriğinin çok katmanlı doğasına işaret ediyor. Tıpkı yeniden yazılmış parşömenler gibi, kulübün yayınladığı metinler de okur, yazar ve çevirmen katkılarıyla sürekli dönüşen, gelişen bir yapı sergiliyor.

Araştırmanın belki de en dikkat çekici yönü, Bilimkurgu Kulübü’nün Türkiye’de bilimkurgu edebiyatının gelişiminde üstlendiği rolü ortaya koyması. Platformun genel yayın yönetmeni İsmail Yamanol’un da belirttiği gibi, Bilimkurgu Kulübü “hem bir okul hem bir arşiv hem de bir aile” olarak tanımlanıyor. Çalışma, dijitalleşmenin edebi üretimi nasıl dönüştürdüğünü ve gönüllü katkıların profesyonel düzeyde ne tür etkiler yarattığını gösteren güçlü bir örnek sunuyor. Türkiye’de bilimkurgu edebiyatı için dijital müdavimlerin oluşturduğu bu üretim alanı, yalnızca türün yaygınlaşmasına değil, kültürel çeşitliliğin ve eleştirel düşüncenin gelişmesine de katkı sunuyor.
Makalenin tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.