astronomi ve mitoloji saturn

Astronomi ve Mitoloji #7: Satürn

Halkalı gezegen Satürn, mitolojide evrenin düzenini sağlayan, sınırlarını ve kurallarını belirleyen tanrılarla özdeşleştirilir. Enlil, Kronos, Saturnus, Ptah ve Karahan, Satürn ile ilişkili tanrılardır…  

Satürn gezegenine gidecek olsanız ayak basacak bir toprak parçası bulamazsınız. Çünkü sistemimizin Güneş’e yakınlık bakımından altıncı gezegeni olan Satürn, tıpkı Jüpiter, Uranüs ve Neptün gibi gazdan müteşekkildir. Etrafını kuşatan halkalarıyla görkemli bir görünüme sahip olan Satürn, mitolojide bir hayli önemlidir.  

Halkalı gezegen, adını Roma mitolojisindeki Tanrı Saturnus’tan alır. Hellen mitolojisinde Kronos, Sümer mitolojisinde Enlil, Türk mitolojisinde Karahan, Mısır mitlerinde ise Ptah, Satürn ile alakalıdır. Farklı halkların Satürn gezegeniyle ilişkili tanrılarına baktığımızda ortak bazı özellikleri olduğunu görürüz: Evrenin düzenini, kurallarını, sınırlarını belirleyen, yasalara aykırı davrananları cezalandıran tanrılardır bunlar. Satürn gezegeni de insanlığın kolektif bilinçdışında bu tanrıların nitelikleriyle tanımlanmıştır: Düzen kuran, hudut çizen, zorlayıcı, ama eğitici…

Sınırdaki Satürn

Satürn’ün sınırlarla, kurallarla ilgili görülmesinin nedenlerinden biri de 18’nci yüzyılın sonlarına kadar Güneş Sistemi’ndeki son gezegen sanılmasıdır elbette. Satürn’ün ötesindeki gezegenler teleskopların gelişmesiyle birlikte fark edilmiş ve 1781’de Uranüs, 1846’da Neptün, 1930’da ise Plüton keşfedilmiştir.

Kuşaklar boyunca sözlü kültürle aktarılan ve insanlığın kolektif bilinçdışında yer eden mitolojik anlatıların yazıya geçirildiği dönemlerde Satürn, bilinen son gezegendi. Bilinenin sınırında olduğu için de kolektif bilinçdışında hudut çizen bir arketip olarak yer aldı. Satürn’ün mitolojilerdeki temsiline geçmeden evvel kolektif bilinçdışı kavramının, Analitik Psikolojinin kurucusu olan Psikiyatr Carl Gustav Jung tarafından ortaya atıldığını ve insanlığın on binlerce yıllık deneyimlerini, birikimlerini içeren, herkesin bağlı olduğu ortak bir alana tekabül ettiğini anımsatalım.

Evreni Düzenleyen Enlil

Sümerlerde Satürn’ün Tanrı Enlil ile bir tutulduğunu söylemiştik. Sümer dilinde En bey, lil ise hava anlamına gelir. Dolayısıyla Enlil ‘Hava Beyi’ demektir. Enlil’in eylemlerinin ilki de direkt havayla ilişkilidir. Sümer yaradılış mitlerinde her şeyden önce İlksel Deniz Namnu vardır. Sonra Namnu’dan An (Gök) ile Ki (Yer) doğar. Erkek olan An ile dişi olan Ki ilk başlarda bitişiktir ve Enlil ikisini birbirinden ayırır. Daha net bir ifadeyle Enlil yani hava, yer ile göğün arasına girer ve evrenin düzenlenmesi sürecinin ilk aşaması böylece tamamlanır. Enlil daha sonra ‘gün’ü var eder, kazmayı yaratır, sepete ve kazmaya kudret yükler. Kazmanın toprağın ekilmesi, sepetin ise ürünlerin toplanmasıyla ilgili olduğunu düşündüğümüzde tarımın da Enlil’in yaratılarından biri olduğunu anlayabiliriz.

Şimdi Enlil’in evreni düzenlemesini anlatan, Sümerce çivi yazılı tabletlerden çevrilen ve Sümer biliminin en önemli isimlerinden biri olan Samuel Noah Kramer’in ‘Sümer Mitolojisi’ kitabında yer alan ‘Kazmanın Yaratılışı’ adlı metinden kısa bir alıntı yapalım:

“(…) Topraktan ülkenin tohumunu filizlendiren Enlil, / Yerden göğü ayırmayı düşündü/ Gökten yeri ayırmayı düşündü/ (…)/ Kazmayı var etti, günü yarattı/ Emeği gösterdi, yazgıyı belirledi/ Kazmaya ve sepete kudret yükledi/ Enlil kazmasını yüceltti/ Başı lacivert taşından olan altın kazmasını/ (…)/ Efendi kazmayı çağırdı, yazgısını belirledi/ Kutsal taç Kindu’yu başına koydu/ Çamurdan insanın başını biçimledi/ Enlil’in önünde insan ülkesini kapladı/ Kara kafalı halkının önünde sebatla durdu/ Yanında duran Anunnakilerin/ Armağan olarak ellerine kazma koydu/ Enlil’i duayla yatıştırdılar/ Kazmayı tutmaları için kara kafalı halka verdiler.”

Bu küçük bölüm bile Enlil’in evreni düzenleyen, yaşam için elzem olan unsurları ve insanı var eden bir tanrı olduğunu ortaya koyuyor. Burada kara-kafalı halk ile Sümerlerin kast edildiğini, ‘Anunnaki’nin ise Enlil de dâhil Sümerlerin en önemli tanrılarına verilen isim olduğunu belirtmeden geçmeyelim.         

Ettiğini Bulan Kronos

Satürn gezegeni, Hellen yani Antik Yunan mitolojisinde ise Kronos ile simgelenir. Kronos, ilk tanrı çifti Gaia (Toprak Ana) ile Uranos’un (Gök Baba) çocuklarından biridir. Evlatlarından nefret eden Uranos, doğan çocuklarını gerisingeri Toprak Ana Gaia’nın karnına geri gönderir yani toprağa gömer. Gaia’nın karnı şiştikçe şişer ve yükünü taşıyamayacak hâle gelir. Sonunda çocuklarını babaları Uranos’a karşı isyan bayrağını dikmeye teşvik eder. Göksel Baba Uranos’a karşı koyma cesaretini gösteren ise Kronos olur. Hem de ne cesaret… Eline tırpan alıp bir köşede saklanır ve fırsatını bulur bulmaz da Uranos’un erkeklik organını keser. Hem erkeklik gücünü hem de iktidarını kaybeden Uranos yenilir ve Kronos’un yönetiminde yeni bir dönem başlar. Kronos eski düzeni yıkıp yeni bir düzen kurar.  

Rheia ile evlenen Kronos, babasını vahşice alt ettiğinden olsa gerek, çocuklarından biri tarafından yerinden edilmekten korkar ve tüm evlatlarını doğar doğmaz yutar. Karısı Rheia, Zeus doğduğunda Kronos’a bir taş yutturur ve oğlunu da Girit’e kaçırır. Gün gelip de Zeus büyüdüğünde babası Kronos’u yener ve yer altının en karanlık ve derin yerine gönderir. Düzen yine değişmiştir ve evrenin yeni hâkimi Zeus olmuştur. Yani iktidarı babasını alt ederek elde eden Kronos, her ne kadar kaçmaya çalışsa da benzer bir sonla yüzleşmiştir. Burada sembolik olarak Satürn gezegenine atfedilen başka bir özellikle karşılaşırız: “Yapılan her eylem sahibine geri döner.” Kronos da ettiğini bulmuş ve yerini oğlu Zeus’a kaptırmıştır.  

Tarımın ve Yasanın Sahibi Saturnus

Şimdi sıra Roma tanrısı Saturnus’a geldi. Saturnus, zaman içinde Kronos ile özdeşleştirilmiş bir Roma tanrısıdır. Söylenceye göre, Zeus’un Romalı muadili Iupiter tarafından alaşağı edildikten sonra Tanrı Ianus’un davetiyle daha sonra Roma’nın kurulacağı Capitolium’a gelmiş ve orada Saturnia adlı bir köy kurmuştur. Ardından da Tanrı Ianus tarafından başlatılan uygarlık hamlesini devralmış ve insanlara hem tarımı hem de uygarlığı öğretmiştir. Roma’nın ilk yasalarını hazırlayan da Saturnus’tur.

Düzen kuran ve yasa koyan Saturnus’un adını taşıyan ve Roma döneminde, her sene aralık ayının sonunda kutlanan Saturnalia Bayramı ise kurulan düzenin kısa süreliğine alt üst olduğu, insanların özgürce eğlendiği, toplumsal ve ahlaki kısıtlamaların yok sayıldığı bir döneme tekabül eder. Saturnalia Bayramında cinsellik özgürce yaşanır, her türlü yasak çiğnenir, köleler efendilerine emreder, toplumsal roller önemini yitirir. Saturnus’un yasa koyucu niteliğiyle toplumsal sınırları da belirlediğini düşündüğümüzde, Saturnalia Bayramı’nın, Saturnus’un egemenliğinden önceki kaosa dönüş anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Bu kısa süreli kaos dönemi Saturnus’un yasalarının yeniden hâkim olmasıyla sona erer ve düzen kurulur.

Türk Mitolojisinde Karahan, Mısır’da Ptah

Türk mitolojisinde Satürn’ü temsil eden Karahan, çok önemli bir tanrıdır. Altay Türklerinin yaradılış efsanesine göre, Karahan yeryüzünü ve insanı yaratır, evrenin yasalarını belirler.

Tıpkı Sümer mitolojisinde olduğu gibi Altay Türklerinin yaradılış efsanesinde de başlangıçta su vardır. Evrenin sudan ibaret olduğu bu kadim zamanlarda kudretli tanrı Karahan kendisine benzer birini yaratır ve ona ‘Kişi’ der. Karahan ve ‘Kişi’ suların üstünde uçar. ‘Kişi’ evrenin huzurlu sessizliğinden sıkılıp daha yükseğe uçmak isteyince Karahan tarafından uçma yeteneği elinden alınarak cezalandırılır. Kişi suya batınca Karahan’dan aman diler. Tanrı da sudan bir kara parçası yükseltip ‘Kişi’nin üzerinde varlık göstereceği bir alan yaratır. Daha sonra ‘Kişi’ye Arlık adını verir ve yerden çıkardığı dokuz dallı bir ağacın her bir dalından ayrı bir insan yaratır. İşte bu dokuz insan, yeryüzündeki soyları oluşturur. Karahan evrenin, insanların babasıdır ve ilk kuralların belirleyicisidir.

Mısır mitolojisinde ise Ptah, Satürn ile irtibatlı görülür. Ptah da Satürn ile bir tutulan diğerleri gibi yaratıcı ve kural belirleyicidir. Diğer tanrıları yaratır ve onlar için kentler, kutsal alanlar, tapınaklar inşa eder. Tüm tanrılardan daha eskidir. Uzun lafın kısası Satürn gezegeni yasa yapan, yaratıcı gücüyle önde olan, kuralları, sınırları belirleyen, yasaları çiğneyenleri cezalandıran tanrıların temsilidir ve mitolojide bu nitelikleriyle yer etmiştir.

Yazar: Özlem Ertan

Ankara’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları memleketi İzmir’de geçti. 2005 senesinde Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümünden bölüm ve fakülte birincisi olarak mezun oldu.Diyarbakır Kavuşan Höyük, İzmir Ulucak Höyük ve Van Ayanis Urartu Kalesi kazılarında çalıştı. Anadolulu tanrıça Hekate’yi tüm yönleriyle anlattığı kitabı "Hekate: Bize Ne Mesaj Veriyor?" 2023’ün haziran ayında; Hitit döneminde geçen fantastik roman serisi "Bir Hitit Masalı"nın ilk kitabı "Kanatlı Güneş" ise 2024’ün ocak ayında; Destek Yayınları’ndan çıktı."Âşık Kadınlar Denizhanesi", "Benim Güzel Ölülerim" ve "Dolunay Ayini" adlarında yayımlanmış üç fantastik romanı daha bulunan yazar, pek çok antolojide öyküleriyle yer aldı.YouTube’da arkeoloji ve mitolojiyle ilgili videolar hazırlamayı, Instagram sayfasında antik medeniyetlerle ilgili içerikler üretmeyi, farklı etkinliklerde arkeoloji ve mitoloji anlatmayı sürdürüyor. Aynı zamanda kitap editörü, kültür – sanat gazetecisi ve müzik yazarı. Çeşitli basın organlarında klasik müzik, opera, arkeoloji, mitoloji ve edebiyatla ilgili yazılar yazıyor, söyleşiler yapıyor. Hititleri tutkuyla seviyor.

İlginizi Çekebilir

olumsuz yildizlar

Samanyolu’nun Kalbinde Yatan Sır: Ölümsüz Yıldızlar

Bilim insanları, Samanyolu‘nun kaotik merkezinde ölümsüzlüğün sırrına vakıf olmuş gibi görünen bir yıldız kümesi keşfetti. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin