“Her yol Bağdat’a çıkar”
Bu atasözünün kökeni, 8. ve 13. yüzyıllar arasında yaşanmış Bağdat Rönesansına kadar gider. “Ne ararsan oradadır, her şey oradan çıkar,” anlamına gelir. İslam’ın altın çağı ya da İslam Rönesansı adlarıyla da anılan bu dönem, İslam’ın yayılması ve Baharat Yolu’nun ele geçirilmesi amacıyla Asya içlerine kadar yapılan akınların yanı sıra Hint, Kuzey Afrika seferleriyle de Antik Mısır kültürü ile tanışıp eserlerinin incelemesi sonucu başlamıştır. Sonrasında Antik Yunan felsefesiyle de tanışan Arap ve Farslara, ilerleyen zamanlarda İslam’ı benimseyen Türkler de katılmış ve büyük bir düşünsel, kültürel ve bilimsel akım başlatmıştır. Katıldığı bir panelde ünlü astrofizikçi Neil DeGrasse Tyson, insanlığa katkı ve kapsamı açısından Bağdat Rönesansının Avrupa Rönesansından bile daha büyük bir akım olduğunu söylemiştir.
Bu dönemde İslam medeniyeti bilim, matematik, astronomi, tıp ve felsefe gibi birçok alanda büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Ayrıca, bu ilerlemeler bilimkurgu eserlerinin doğmasına da zemin hazırlamıştır. İslam Rönesansının en önemli özelliklerinden biri, bilim ve bilimsel düşünceye büyük vurgu yapmasıdır. Bu dönemdeki bilim insanları, Yunan ve Hint bilimlerini Bağdat’a getirip çevirerek büyük gelişmeler kaydetmiştir. Özellikle İslam dünyasının ünlü bilim insanlarından biri olan İbn-i Sina, tıp alanında yaptığı çalışmalarla modern tıbbın temellerini atmıştır. Ayrıca, İslam matematikçileri sayesinde cebir ve trigonometri gibi konularda da büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Dönemin öne çıkan bazı bilim insanları ve eserleri şöyledir:
- İbn-i Sina, tıp alanında büyük ilerlemelere imza atmıştır. “El-Kanun fit-Tıbb” (Tıpta Kanunlar), tıp alanında temel bir referans kaynağıdır.
- El-Kindi, matematik ve astronomi alanlarında çalışmıştır. Matematik ve astronomi üzerine birçok eser yazmıştır.
- El-Hayyan, kimya ve optik alanlarında çalışmıştır. “Kitab al-İşarat va al-Tanbihat” (Optik ve renk), optik teorisi konularını ele almıştır.
- El-Razi, kimya ve tıp alanlarında çalışmıştır. “Kitab al-Hawi” (Büyük Rehber), tıp alanında önemli bir eserdir.
- Farabi, felsefe ve politika alanlarında çalışmıştır. “El-Medeniyye el-Fârâbiyye” (Fârâbî’nin Şehri), felsefi eserlerinin bir derlemesidir.
- Battani, astronomi alanında büyük katkılarda bulunmuştur. “El-Zîc el-Sâbî” (Battani’nin Gözlemleri), astronomi alanındaki önemli bir eserdir.
- Harezmi, matematik ve astronomi alanlarında çalışmıştır. “Kitab al-Mukhtasar fi Hisab al-Kabe vel-Mukâbele”, cebir ve denklemler üzerine önemli bir eserdir.
- Biruni, astronomi, matematik ve tarih alanlarında çalışmıştır. “El-Kanun el-Mas’udi” gibi astronomi ve matematik üzerine birçok eser yazmıştır.
- Zehravi, cerrahi alanında büyük ilerlemeler kaydetmiştir. “Kitab al-Tasrif” (Cerrahların El Kitabı), alanının önemli eserlerinden biridir.
- Fargani, astronomi alanında çalışmıştır. “Kitab al-Fusul al-Hamsa” (Beş Bölümlük Kitap), astronomi alanında önemli bir eserdir.
- İdrisi, coğrafya ve kartografi alanlarında çalışmıştır. “Kitab Nuzhat al-Müştak fi İktirak al-Afak”, coğrafya üzerine önemli bir eserdir.
- El-Tusi, matematik ve astronomi alanlarında çalışmıştır. “Kitab al-Şamil fi al-Tasavvur al-Mantıki vel-Mutavvil” (Mantık ve Matematik Üzerine) gibi birçok eser yazmıştır.
- Isfahani, kimya ve tıp alanlarında çalışmıştır. “Kitab al-Tasrif” (Cerrahların El Kitabı), cerrahi ve tıbbi konulara odaklanmıştır.
- Zerkali, astronomi ve matematik alanlarında çalışmıştır. Astronomi üzerine birçok eser yazmıştır.
- Haravi, optik ve matematik alanlarında çalışmıştır. Optik ve matematik üzerine eserler yazmıştır.
Bu dönemde yalnızca bilimde değil, edebiyatta da İslam dünyası âdeta çağ atlamıştır. Bin Bir Gece Masalları ve sonradan Bin Bir Gece Masalları’na dâhil edilen Denizci Sinbad gibi eserler bu dönemde yazılmıştır. Bilim ile edebiyatın bu derecede geliştiği bir dönemde elbette bilimkurgu eserlerinin ortaya çıkması da gayet doğaldır. Özellikle İbn-i Haldun’un “Mukaddime” adlı eseri, toplumsal ve siyasi konuları ele alırken tarihsel bir bakış açısı sunmuştur ve bu, bilimkurgu türündeki eserlerin temellerinden biri olarak kabul edilir. Ütopya ve distopyanın ilk örnekleri arasında gösterilir.
Bunu dışında;
- İbn-i Tufeyl, “Hayy ibn Yakzan” (Canlılar Pratiği) adlı eserini yazmıştır. Bu eser, bir ada üzerinde tek başına yaşayan Hayy ibn Yakzan’ın hikâyesini anlatır. Hayy, doğayı inceleyerek bilgiye ulaşır ve insan doğasını anlamaya çalışır. Eser, bilimsel düşünce ve izole bir yaşamın sonuçlarını irdeleyen önemli bir bilimkurgu örneğidir. Bu yönleriyle sosyolojik ve distopik bir eser olarak da kabul edilir.
- El-Ma’arri, “Risale al-Güfran” (Bağışlanmanın Mektubu) eserinde cennet ve cehennem konseptlerini ele alır ve farklı dinlere eleştirel bir bakış sunar. Fantastik ve bilimkurgu öğeleri içerir ve ölüm sonrası yaşamı sorgular. Hint destanlarındaki hava taşıtları olan Vimana burada da vardır ve ölenlerin ruhları öteki tarafa âdeta uzay gemisiyle gider.
- İbn-i el-Nafiz, “Risale ek-Kadime” (Eski Mektup) eserini kaleme alır. Eser, İslam düşünce tarihindeki en erken bilimkurgu örneklerinden biridir. İnsan vücudu ve organları hakkında spekülatif bilgiler içerir. Organlar birbirleriyle sohbet eder ve vücuttaki görevlerini anlatır.
- El-Kazvini, “Aja’ib el-Mahlukat ve Garib el Mevcûdât” (Yaratıkların Harikaları ve Varlıkların Garip Şeyleri) eserinde doğanın gizemli ve fantastik yaratıkları hakkında anlatılar sunar. Eser, bilimkurgu unsurlarıyla da dolu bir doğa ansiklopedisi olarak kabul edilir. Hatta dinozorların ilk kez bu eserde ele alındığı söylenir.
- 1206 yılında El-Cezeri, ilk müzik kutusunu üretir. Bu, aynı zamanda ilk robotlardan biri olarak da kabul edilir.
İslam Rönesansı, sadece bilimsel gelişmelere değil, aynı zamanda bilimkurgu türünün erken örneklerine de ev sahipliği yapmıştır. Bu dönemdeki bilimkurgu yazarları, hayal gücünü kullanarak bilim ve felsefe konularını ele almış ve bu türün coğrafyadaki temellerini atmıştır. Ayrıca söz konusu eserler, bilimkurgunun tarihi evriminin ilginç bir parçasını oluştururken İslam dünyasının düşünsel zenginliğini ve yaratıcılığını da yansıtır. Bağdat Rönesansının bilimkurgu üzerindeki etkisi, daha sonraki dönemlerde Avrupa’da Rönesans hareketinin başlamasına da ilham kaynağı olmuştur. Avrupalı bilim insanları, İslam dünyasından gelen bilimsel eserleri inceleyerek kendi çalışmalarını geliştirmiş ve bu da bilimkurgunun evrimine katkıda bulunmuştur.
Sonuç olarak İslam Rönesansı, bilim ve bilimkurgu açısından büyük öneme sahiptir. Bu dönemdeki bilimsel ilerlemeler, ilerleyen dönemlerdeki gelişmelerin temellerini atmış ve bilimkurgu eserlerinin doğmasına katkıda bulunmuştur. İslam dünyasının bu zengin mirası, günümüzde bile bilim ve felsefe alanlarında önemli bir etki yaratmaya devam etmektedir.