Bilimkurgu denildiğinde akla genellikle sinema, edebiyat veya video oyunları gelir. Ancak bilimkurgu, sanatın çok daha geniş bir alanında kendine yer bulmuş, farklı disiplinlerde de etkileyici eserler ortaya çıkarmıştır.
Sahne sanatlarında da bilimkurgu temasını başarıyla işleyen pek çok tiyatro oyunu, müzikal, bale ve opera eserine rastlanmaktadır.
Tiyatroda Bilimkurgu

Tiyatro sahnesi, bilimkurgunun etkileyici dünyalarını izleyiciye en canlı şekilde sunan alanlardan biridir. George Orwell’in ünlü distopik romanı 1984, pek çok kez sahneye uyarlanarak totaliter bir rejim altında yaşayan bireylerin dramını gözler önüne sermiştir. Oyun, bireysel özgürlüğün yok olduğu, sürekli gözetim altındaki bir dünyayı ele alır ve izleyicilere güçlü bir toplumsal eleştiri sunar. Marslı istilasını konu alan H.G. Wells imzalı Dünyalar Savaşı, radyo tiyatrosu olarak ünlense de sahneye de uyarlanmıştır. Yaklaşık 60 yıldır ülkemiz de dâhil pek çok ülkenin tiyatrolarında oynanmıştır. Marslıların Dünya’ya saldırısını anlatan eser, gerilim dolu sahneleriyle dikkat çekmektedir.
Ray Bradbury’nin kitapların yasaklandığı bir geleceği anlatan eseri Fahrenheit 451, tiyatro versiyonuyla sansür ve özgürlük temalarını işler. Kitapların yakıldığı bu distopik dünyada, ana karakter Montag’in bilinçlenme süreci anlatılır. Douglas Adams’ın mizahi ve absürt bilimkurgu klasiği Otostopçunun Galaksi Rehberi, tiyatro sahnesinde de izleyicilere eğlenceli ve düşündürücü bir deneyim sunar. Evrenin derinliklerine yapılan komik bir yolculuğun hikâyesidir. Anthony Burgess’in kült distopik eseri Otomatik Portakal, ülkemizde Erdal Beşikçioğlu’nun yönetmenliğinde rap müzikali formatında sahnelenerek farklı bir bakış açısı getirmiştir. Baş karakter Alex’i, Şanışer adıyla bilinen Sarp Palaur canlandırmıştır. Oyunda, şiddet ve bireysel özgürlük temaları işlenirken rap müzik kullanılarak modern bir atmosfer de yaratılmıştır.
Müzikalde Bilimkurgu

Bilimkurgu temaları müzikal sahnesinde de güçlü şekilde kendini göstermektedir. Richard O’Brien’ın 1973’te sahnelenmeye başlayan kült müzikali The Rocky Horror Show, bilimkurgu ve korku unsurlarını birleştirerek eğlenceli bir deneyim sunar. Dr. Frank-N-Furter ve onun çılgın deneyleri etrafında gelişen hikâye, enerjik şarkıları ve interaktif gösterimiyle ünlüdür. Howard Ashman ve Alan Menken’in Little Shop of Horrors adlı eseri, 1960 yapımı bir bilimkurgu korku filmine dayanır. İnsan etiyle beslenen bitki Audrey II’nin çevresinde dönen olaylar, kara mizah unsurlarıyla zenginleştirilmiştir. 1989’da Broadway’de sahnelenen Starmites, çizgi roman hayranı genç bir kızın sevdiği karakterlerin dünyasına adım atmasını konu alır. Fantastik ve bilimkurgu unsurlarını birleştirerek gençlik hikâyesi anlatır.
Bob Carlton tarafından yazılan Return to the Forbidden Planet, Shakespeare imzalı The Tempest eserinin bilimkurgu versiyonudur. 1956 yapımı Forbidden Planet filminden esinlenen eser, rock’n’roll müzikleriyle doludur. Back to the Future: The Musical, 1985 yapımı kült film Back to the Future’dan uyarlanmış ve zamanda yolculuk temasını sahneye taşımıştır. Marty McFly’nin 1955’e giderek ebeveynlerinin tanışmasını sağlamaya çalıştığı hikâye, hem nostaljik hem de eğlencelidir. Yine Jeff Wayne’s Musical Version of The War of the Worlds, H.G. Wells’in romanına dayanan bu rock operasıdır. 1978’de bir albüm olarak yayımlanmıştır. Richard Burton’ın anlatıcı olarak yer aldığı eser, bir rock grubu, orkestra ve güçlü melodileriyle etkileyici bir atmosfer yaratmayı başarmıştır. Albümde yer alan “The Eve of the War” adlı parça, Türkiye’de uzun yıllar “32. Gün” programının jenerik müziği olarak da kullanılmıştır.
Operada Bilimkurgu

Bilimkurgu temalı eserler opera sahnesinde de kendine yer bulmuştur. Howard Shore tarafından bestelenen The Fly, 1986 yapımı aynı adlı filmden uyarlanmıştır. Bir bilim insanının sineğe dönüşüm sürecini ve yaşadığı psikolojik çöküşü anlatır. Lorin Maazel tarafından bestelenen 1984, George Orwell’in ünlü distopik romanına dayanır. İlk kez 2005 yılında sahnelenmiştir ve totaliter bir rejimin baskıcı ortamını güçlü müziklerle yansıtır.
Poul Ruders tarafından bestelenen The Handmaid’s Tale, Margaret Atwood’un aynı adlı ünlü romanından uyarlanmıştır. İlk kez 2000 yılında sahnelenmiştir. Eser, kadınların baskı altında yaşadığı bir geleceği konu almaktadır. Aniara ise Karl-Birger Blomdahl tarafından bestelenen bir başka opera eseridir. Harry Martinson’un aynı adlı epik şiirine dayanmaktadır ve uzayda kaybolan bir geminin trajik hikâyesini anlatmaktadır.
Bale ve Dans Gösterilerinde Bilimkurgu

Bilimkurgu, görsel anlatımın etkili şekilde kullanıldığı alanlardan biri olan bale ve modern dans sahnesinde de kendine yer bulmuştur. Cirque du Soleil’in Avatar filminden esinlenerek sahneye taşıdığı dans gösterisi Toruk: The First Flight, Pandora’nın büyülü dünyasını keşfetmemizi sağlar. Gösteri, akrobasi ve büyüleyici görsel efektleriyle dikkat çeker. Fritz Lang’ın 1927 yapımı klasiğinden ilham alan Metropolis, filmin distopik dünyasını modern dans ile sahneye taşır.
H.G. Wells’in zaman yolculuğunu konu alan eseri Zaman Makinesi, farklı dönemlerin dans stillerini bir araya getirmesiyle ünlüdür. Stanisław Lem’in psikolojik bilimkurgu eseri Solaris, modern dans teknikleri kullanılarak sahneye uyarlanmış ve derin bir duygusal anlatım sunmasıyla dikkat çekmiştir. Yine Aldous Huxley’in distopik romanından esinlenen Cesur Yeni Dünya adlı dans gösterileri, avangart ve deneysel dans unsurları içermeleriyle dikkat çekmiştir.

Görüleceği üzere bilimkurgu, sinema ve edebiyatın ötesine uzanarak sahne sanatlarında da kendine güçlü bir yer edinmiştir. Tiyatrodan müzikale, operadan dans gösterilerine kadar birçok alanda bilimkurgu temalı eserler sahnelenmiş ve izleyicilere büyüleyici deneyimler sunulmuştur. Tür, sadece teknolojik ve fütüristik konularla sınırlı kalmayıp insan doğasını, toplumu ve geleceği sorgulayan derin anlatılar sunarak sanatın her dalında kendine kalıcı bir yer edinmeyi başarmıştır.