Çağının Elon Musk’ı: Howard Hughes

Elon Musk’ı hepiniz bilirsiniz. Teknolojiye ve gelişime meraklı, uzaya tutkuyla bağlı, sosyal medya ve sinemaya ise özellikle ilgili multimilyarder iş adamı Elon Musk. Günümüzün kesinlikle en ilginç figürlerinden biri. Ayrıca bazı aktrislerle yaşadığı çalkantılı aşklarla da sıklıkla gündeme geliyor. En son Johnny Depp’in olay yaratan boşanma davasında adını sıklıkla duyduk. Musk’tan neredeyse 100 yıl önce benzeri bir yaşam öyküsüne sahip olan, servetini bilimsel ve teknolojik ilerlemeye yatıran başka bir iş adamı daha vardı. Üstelik o da çalkantılı ve hızlı aşk hayatıyla tanınıyordu: Howard Hughes…

20. yüzyılın en ilginç ve karmaşık figürlerinden biri olan Howard Robard Hughes Jr., 24 Aralık 1905’te Houston, Teksas’ta doğdu. Babası Howard R. Hughes Sr., Hughes Tool Company’nin kurucusuydu ve petrol delgi makineleri üretiyordu. Annesi Allene Stone Gano ise bir ev hanımıydı. Hughes, genç yaşta hem annesini hem de babasını kaybetti ve büyük bir mirasın sahibi oldu. 1920’lerin sonlarında Hollywood’a taşındı ve film yapımcılığına başladı. “Hell’s Angels” (1930) ve “Scarface” (1932) gibi büyük bütçeli ve tartışmalı filmlerle ün kazandı. Devrim niteliğinde işler yaparak sinema sektöründe önemli bir isim hâline geldi.

Hughes, havacılığa da büyük bir tutku besliyordu. Havacılık çalışmalarını giderek yoğunlaştırdı ve bir dönem tamamen bu alanda uğraş verdi. Havacılık ve teknoloji alanlarında yaptığı yeniliklerle tanınan bir kâşif ve mucide dönüştü. 1938’de özel olarak tasarlattığı bir uçakla dünyanın çevresini 3 gün 19 saatte dolaşarak rekor kırdı. Hughes Aircraft Company’yi kurarak havacılık sektöründe de büyük başarılara imza attı. 1935’te H-1 Racer adlı uçağı tasarladı ve bu uçakla hava hız rekorunun sahibi oldu. H-1 Racer, aerodinamik tasarımı ve hafif malzemeleriyle dönemin en ileri teknolojilerini barındırıyordu. Hughes, devasa boyutlarıyla bilinen H-4 Hercules’i inşa etti. Bu uçak, yalnızca bir kez uçmuş olmasına rağmen havacılık tarihine damgasını vurdu.

1932’de kurduğu Hughes Aircraft Company, birçok sivil ve askeri uçak projesine öncülük etti. Şirket, havacılık elektroniği ve aviyonik sistemler üzerinde önemli çalışmalar yürüttü. Döneminin SpaceX’i gibiydi. Hughes ayrıca, radar ve diğer elektronik sistemler üzerinde çalışarak modern havacılık teknolojilerinin temellerini attı. Kendisinin bu buluşları, özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ordusu tarafından kullanıldı. Öte yandan Hughes, sinema dünyasında da büyük izler bırakmış bir yapımcı ve yönetmendi. Havacılıkla eş zamanlı olarak sürdürdüğü sinema kariyeri, onun yalnızca bir iş adamı ve mucit olmadığını, aynı zamanda sanata ve yaratıcılığa da büyük değer verdiğini gösteriyordu.

Hughes’ün en ünlü filmlerinden olan “Hell’s Angels”, dönemin en pahalı işlerinden biriydi ve havacılık sahneleriyle dikkat çekti. Film, Hughes’ün sinemada yenilikçi teknikler kullanma konusundaki cesaretini de gösteriyordu. Sinema dünyasında çok muhafazakar kalıpların olduğu bu yıllarda yenilikçi işlere imza atacak kadar ileri gitti. Hughes’ün yapımcılığını üstlendiği bir diğer film olan “Scarface“, türünün klasiklerinden biri olarak kabul edildi. Film, sansür kurullarıyla yaşadığı sorunlar ve şiddet içeriğiyle de dikkat çekti. Al Pacino’nun oynadığı Brian De Palma imzalı bir yeniden çevrimine de imza atıldı. “The Outlaw” ise Jane Russell’ın başrolünde olduğu cesur sahnelerle dönemin ahlak kurallarını zorladı.

Howard Hughes’ün yenilikçi ruhu ve teknolojik ilerlemelere olan ilgisi, bilimkurgu türünün gelişimine dolaylı olarak etki etti. Havacılık ve teknoloji alanındaki çalışmaları, bilimkurgu filmlerinde sıkça işlenen temalar olan uçuş, keşif ve yenilikçilik konularına ilham verdi. Ayrıca filmlerine çok para harcadığı için büyük bütçeli yapımların önünü açtı ve diğer yapımcılara da prodüksiyon için ellerini ceplerine atmaları konusunda cesaret verdi. Ünlü iş adamı ve yapımcı, 1946’da geçirdiği bir uçak kazası sonrası kronik ağrılar ve obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ile mücadele etmeye başladı. Bu sağlık sorunları, onu giderek daha fazla izole bir yaşam sürmeye itti. Bu dönemde ilgisini tıbba yoğunlaştırdı ve kurduğu Hughes Medical Institute gibi kuruluşlar aracılığıyla tıp alanına önemli katkılarda bulundu. Bir süre sonra kendini toplumdan tamamen soyutlayan Hughes, ömrünün son yıllarında otel odalarında münzevi bir yaşam sürdü.

Howard Hughes, 5 Nisan 1976’da Houston, Teksas’ta öldü. Ölüm nedeni yetersiz beslenmeden kaynaklanan böbrek yetmezliği olarak açıklandı. Ardında büyük bir servet ve karmaşık bir miras bıraktı. Yaşamı, başarılarla ve eksantrik davranışlarla dolu bir hikâye olarak tarihe geçti. Aynı zamanda kişisel mücadeleleriyle de dikkat çekti.

Howard Hughes ve Elon Musk, farklı dönemlerde yaşamış olsalar da teknolojiye besledikleri tutkuları, yenilikçi projeleri ve risk alma cesaretleriyle birbirlerine benziyordu. Günümüzde Musk, yönettiği pek çok şirketle farklı sektörlerde standartları belirliyor. Hughes ise Hughes Aircraft Company, Hughes Pictures ve Hughes Medical Institute ile bir dönem devrimsel işlere imza attı. Üstelik her ikisi de pervasız denebilecek kadar hızlı bir yaşam sürdüren ve çalkantılı aşk ilişkileri ile tanınan insanlardı…