yilan robot ouroboros

Donuk Yapay Zekâ

Aşağıdaki metin bir internet gazetesinden alınmıştır;

Türkçe Pop’un Önemini Gösteren Etkenler

Toplumsal Değişimlerin Göstergesi: Türkçe pop müzik, toplumdaki değişimleri yansıtan bir ayna görevi görmektedir. Aşk, ayrılık, hüzün gibi evrensel temaların yanı sıra, sosyal ve politik mesajlar içeren şarkılar da bu müzik türünde sıklıkla yer almıştır.

Kültürel Birlik: Farklı coğrafyalardan ve sosyoekonomik geçmişlerden insanları bir araya getiren Türkçe pop müzik, ortak bir dil ve duygu oluşturarak kültürel birlik duygusunu pekiştirmektedir.

Eğlence ve Nostalji: Türkçe pop müzik, catchy melodileri ve eğlenceli klipleri ile dinleyicilere keyifli vakit geçirme imkânı sunmaktadır. Aynı zamanda, geçmişe dair nostaljik duyguları da tetikleyerek duygusal bir bağ kurmaktadır.

Ekonomik Katkı: Türkçe pop müzik, geniş bir kitleye hitap ederek müzik sektörüne ve ekonomiye önemli katkılar sağlamaktadır. Sanatçıların yanı sıra, prodüksiyon, yayıncılık ve organizasyon gibi birçok farklı alanda da istihdama katkıda bulunmaktadır.

Genç Nesillere İlham: Türkçe pop müzik, genç nesillere ilham vererek müzik ve sanatla ilgilenmelerini teşvik etmektedir. Aynı zamanda, kendi kimliklerini ve özgün tarzlarını oluşturmaları için de bir platform sunmaktadır.

Türkçenin Zenginliği: Türkçe pop müzik, Türkçenin zenginliğini ve güzelliğini vurgulayarak dil kullanımının gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Şarkı sözleri, şiirsel ve edebi açıdan da değer taşıyarak Türkçenin farklı yönlerini ortaya koymaktadır.

Hemen hemen kesin olan şey bu metnin son bir-iki yıldır popüler olan yapay zekâ uygulamalarından biri tarafından yazıldığı. Biraz dikkatli bir göz başlıktaki plastikliği, metindeki tipik tatsız tuzsuz yapay zekâ kalıbını yakalayacaktır. Türkçe yerine Almanca, Tayca veya Hinduca yazmak yazının anlamını değiştirmeyecek. 

İnternet üzerindeki bilgi, doğduğundan bu yana bir kartopu gibi büyüyor. Büyüdükçe büyüme hızı da artıyor. İnternet üzerindeki verinin yüzde doksanının son iki yılda yaratılmış olması bu yüzden şaşırtıcı değil. Oysa internet World Wide Web protokolü ile 1990’da geniş halk kitleleri tarafından ulaşılabilir olmuştu. Büyüme üssel ve toplam içerik her iki yılda bir ikiye katlanıyor. Bu hızlanmada genel adı LLM (Large Language Models, Büyük Dil Modelleri) olan yapay zekâ uygulamalarının rolü önemli. Öyle ki 2026’da çevrimiçi içeriğin yüzde doksanının yapay zekâ tarafından üretileceği öngörülüyor. 2024 yılında yapay zekâ altyapı yatırımlarının 750 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. 2030 yılında bu sayının 1.5 trilyon dolara ulaşacağı da bir başka tahmin.

Ancak bu tahminler bugünün verilerini temel alıyor. Rekabetin artması tutarı artırabilir. DeepSeek sürprizinde gördüğümüz gibi Çin ve ABD arasındaki verimlilik rekabeti de kızışacak gibi görünüyor. Bütün bunlar göz önüne alındığında yapay zekâ tarafından üretilen metinlerin batan bir geminin pencere camlarını patlatarak içeri dolan yüksek basınçlı okyanus suları gibi her yeri işgal edeceğini öngörmek çok zor değil. Tek kişi tarafından çıkarılan internet gazeteleri, dergiler şimdiden yüz binlerce sayıda. Andy Warhol bir gün herkesin on beş dakikalığına ünlü olacağını söylemişti. Bunu söylediğine yıl 1968’di ve internetin atası ARPANET’in faaliyete geçmesine bile daha bir yıl vardı. Yapay zekâ ise cenin dahi değildi. İnternet ve yapay zekâ bugün herkesi, her gün içerik üretebilecek bir gazetenin, derginin ya da kişisel blogun sahibi yapacak kapasitede. Büyük dil modelleri dünyada ikinci bir Gutenberg devrimini tetiklemiş gibi görünüyor. 

Herkesin bildiği gibi daha önce ancak harf harf elle yazılarak çoğaltılabilen yazılı eserler matbaadan sonra yüzler, binler, on binlerle ölçülen sayıda basılmaya başlandı. Öyle ki on dördüncü yüzyıla kadar Avrupa kıtasındaki toplam el yazması kitap sayısı on binlerle ifade edilebilirken kimi kaynaklarda sadece on beşinci yüzyılda yirmi milyon kitap basıldığı söyleniyor. Matbaanın Avrupa aydınlanmasındaki rolünü tekrar hatırlatmaya ise gerek yok. 

Matbaa, içeriği insan tarafından yazılmış metinleri çoğaltıyordu. En basit bir ilanın metnini bile elbette insan hazırlıyordu. İyi bir yazı yazmak, araştırma, yazma, düzenleme, gözden geçirme, kontrole gönderme, düzeltme gibi çok aşamalı bir süreçte yoğun insan emeği gerektirir. LLM’ler ilk bakışta bu yükü insanın sırtından almış gibi görünüyor. O hâlde internet içeriğindeki bu büyüme, tıpkı Rönesans, reform gibi adı henüz konulmamış devrimleri tetikleyebilir mi? LLM’ler de tıpkı insan gibi, eğitilmeden hiçbir şey üretemiyor. Bu modeller eğitim materyali olarak dijital ortama aktarılmış kitapları, ansiklopedileri, sosyal medya içeriklerini, web sitelerini, blogları kullanıyor. En önemli eğitim tekniklerinden biri web crawling, yani internet taraması. Kamuya açık materyal tarayıcılar tarafından toplanarak LLM eğitim malzemesi olarak kullanılıyor. ChatGPT kendi eğitim materyalinin yüzde elliden fazlasının kamuya açık bilgilerden tarama yöntemiyle toplandığını söylüyor.

İnternet içeriğindeki artışın büyük bölümünün bundan sonra yapay zekâ tarafından üretileceği hatırlandığında yapay zekâ eğitiminde yapay zekâ tarafından üretilmiş malzemenin kullanılması kaçınılmaz görünüyor. Kamuoyu algısında yapay zekâ tarafından üretilmiş metinlerin yine eğitim malzemesi olarak kullanılması bir sorun değil. Kimine göre yapay zekâ, insan zekâsının üzerinde bir şey. Dolayısıyla kendi kendini besleyen bir yapay zekâ bilgi evrenini yukarı yönlü bir kendini besleme döngüsüne sokarak bir tür bilgisel tekilliğe (singularity) götürecek. Yani yapay zekânın öğrenme süreci insandan bağımsızlaşacak. Yapay zekâ insanüstü bir bilişsellik kazanacak. Sonra Stephen Hawking‘in son yıllarında dediği gibi insanlığın sonunu getirecek.

Böyle mi olacak gerçekten de? O hâlde bu modellerin temel çalışma mekanizmasını hatırlamamız gerek. Bu konuda yazdığım bir yazı buradan okunabilir. LLM temelde istatistiki bir ortalama üretir, daha ötesini değil. Kendi kendini besleyen yapay zekâ kaçınılmaz olarak donuklaşacak, aptallaşacak. Bir anlamda kendini kuyruğundan yiyen mitolojik yılan ouroborosa dönüşecek. 

İnternet birbirine benzer on milyarlarca metnin birbirlerinden tekrar tekrar yeniden üretilerek şiştikçe şişen koca bir çöplüğe dönüşecek. Matbaa devrimi tersine dönerek nitelikli bilgiye erişim kolaylaşmak yerine zorlaşacak. Çöplüğün içinde kaliteli içerik için indekslenmemiş, ödemeli, şifre korumalı alt ağların önemi artacak. Eğitim malzemesini insan üretimi bilgiyle sınırlandıran uygulamalar aradan sıyrılacak. İnternetteki bedava içerik giderek tadını kaybederken, organik içerik (insan tarafından hazırlanan içerik) şimdiden işaretlerini gördüğümüz gibi belki de ödemeli olacak. Yapay zekâ tarafından üretilmiş metin avcısı uygulamalar kullanılacak belki de.

Yani Philip K. Dick’in ünlü romanındaki gibi android avcılığı şimdilik değilse de adroid metin avcılığı gerçek olacak…

Yazar: Selim Erdoğan

1970 İzmit doğumlu. A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Enerji sektöründe çalışıyor. Denizatı Vadisi, İkibinseksendört, Gofer Ağacı, Trinidad'ın Dönüşü, Kurbağa Adası, Sabotaj ve Derin Merhamet romanlarının yazarı.

İlginizi Çekebilir

din ve bilimkurgu

Duygular, İnançlar ve Teknolojinin Kesişimindeki Hikâyeler

Bilimkurgu ve din, ilk bakışta birbirine zıt kavramlar gibi görünse de türün doğuşundan itibaren aralarındaki …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin