İnsan algısının, bilginin ve bilgi ediminin doğası, yazılı tarih boyunca pek çok bilim insanı, yazar ve filozof tarafından tartışıldı. “Herkes aynı mı algılardı? Nasıl bilinirdi, bilgi evrensel miydi, bilgi bilinçten bağımsız var mıydı ve nihayet bilgi edinmenin rasyonel, objektif ve evrensel yolları bulunuyor muydu?” soruları üzerine yüz binlerce sayfa yazılmıştır herhalde. Bilim de mitolojik söylencelerden başlayıp uzun ve çetrefilli yollardan geçip rasyonel şüpheciliği keşfederek biriktire biriktire hatırı sayılır bir yol aldı. Çıplak gözle yapılan yıldız gözlemleri, yerini Dünya yörüngesinde inşa edilen uzay teleskoplarına bıraktı. Bıraktı bırakmasına da bu sözgelimi Batlamyuscu kozmolojiye dayanan, yani Dünya’nın evrenin merkezinde olduğu ve Güneş’in, gezegenlerin ve yıldızların onun çevresinde döndüğü bir kozmoloji üzerine inşa edilen astrolojik analizlerin sonunu getirmedi. Astrologlar yeni kozmolojiye çok direnemeseler de yıldız pozisyonlarına dayalı karakter analizleri tüm canlılığıyla 21. yüzyılda da yaşıyor. Hatta bazı siyasi karar alıcıların Orta Çağ’daki gibi astroloji danışmanlarıyla görüşmeden karar almadıkları bile söyleniyor. Şimdilerde kozmolojisi de canlanmaya çalıyor. Evet, uzay teleskopları Dünya Düzdür Derneği kuruluşuna engel olamadığı gibi büyümesinin de önüne geçemiyor.
Pek çok forumun temel kurallarından biri dini ve siyasi görüşlere yer verilmemesi, bu konularda tartışma yapılmamasıdır. Nedeni de gayet basittir. Dini ve siyasi görüşler test edilmesi imkansız ya da çok zor olan kabullere, yetişilen kültürel ortama, yaşanılan hayat tecrübesi gibi tekil şartlara bağlı olarak gelişir ve özneldir. Bu yüzden parmak izi kadar kişiye özel, insan sayısı kadar da çeşitlidir. Ama bu öznelliği göstermeyen fiziksel Dünya’da herkes aynı fikirdedir, kanıtlar neyi gösteriyorsa onu kabul eder de diyemiyoruz maalesef.
Dünya Düzdür Derneği
Dünya Düzdür Derneği (Flat Earth Society)’ne birkaç yıl önce web’de rastladığımda alegori olduğunu düşünmüştüm. Birkaç akıllı çocuk mesela 11 Eylül’ü CIA’nin planladığı, Ay’a gidilmediği, sürekli hareket makinesinin BP ve Shell tarafından engellendiği gibi komplolarla dalga geçiyor olmalılardı. Siteyi incelediğimde dernek adının sözcük anlamıyla konulduğunu anladım. Site sakinleri Dünya’nın gayet düz olduğunu iddia ediyorlardı. Peki ya yuvarlaklığına dair onca kanıt? Güneş tutulmaları, şu meşhur, geminin önce gövdesi sonra bacası gözlemi, uzaydan çekilen milyonlarca resim, uydular falan.. Sitenin hepsine cevabı var. Hepsine.
Sıkça Sorulan Sorular bölümündeki ilk soru “Ciddi misiniz?” Gayet ciddiler. Peki ya hükümetin falan planlı olarak yarattığı bir hareket, kontrollü bir muhalefet mi? Hayır o da değil. Peki kanıtları var mı? Olmaz mı? Ufuk çizgisini hep göz seviyesinde görmek mesela. Hem yuvarlak olduğunu sen ispatla. Bir dinle bağlantıları var mı? Yok. Ama dernek kurucusu sıkı bir İncil takipçisi. Peki ya onca astronot? Onların gözlemleri, milyonlarca fotoğraf, film? NASA’ya güvenme, astronotların hepsi rüşvet yiyor, yemeyenler aldatılmış ya da basitçe yanılıyor! Peki neden herkes Dünya’nın şekliyle ilgili yalan söylüyor? Bunun birkaç nedeni var. Amerikalılar Ay’a gittik diye yalan söylediler. Tutarlı olmak adına bu yalanı sürmek zorunda kaldılar. Bir diğer neden insanları İncil’den soğutmak. Son olarak uzay ajansları aracılığı ile devletlerden para hortumlamak!
Gerçek şekil ne o halde? Sınırları belirsiz bir disk üzerindeyiz. Ortada Kuzey Kutbu var. Antarktika kenarlarda. O kenarın dışında da Dünya sonsuza kadar uzanıyor. Eh peki Dünya turu atanlar? Onlar Kuzey Kutbu çevresinde dönen şaşkınlar. Gün batımı, doğumu farklı zaman dilimleri? Eh kardeşim Güneş bütün Dünya’yı aydınlatamaz değil mi? Dünya gibi sonsuz değil. Her yer sırayla aydınlanıyor. Elbette Güneş, gezegenler ve yıldızlar Dünya’nın çevresinde dönüyor. Peki ya onca uydu, Uluslararası Uzay İstasyonu? Bir kısmı pseudo-uydu. Gerçek değil. Bir kısmı da strato-uydu. Yani uzayda değil stratosferde. Senin anlayacağın, balon. Amaç Dünya’yı aldatmak. Gökkubbe, yıldızlar falan? Evet öyle bir şey var. Sümer’den Babil’e, oradan Mısır ve Hırıstiyan kozmolojisi hepsi aşağı yukarı benzer şeyler söylüyor. Hepsi de yanılıyor olamaz değil mi? Yukarıda bir kubbe var. Dünya’yı ve evreni koruyor.
Sorular ve cevaplar aşağı yukarı böyle. Görünüşe göre Dünya Düzdür’cüler tutarlı bir kozmoloji bile kuramamışlar. Hem disk diyor hem sınırları yok, sonsuz diyor. Bu sonsuz düzlüğün üzerinde dolaşan Güneş’in nereden battığına, nereden çıktığına kafa yormamış gibiler. Sonsuz düzlüğü de bir kubbe değil, şöyle dümdüz bir tavan sanki. Bu arada Dünya’nın kütlesi de sonsuz olmalı. O sonsuz düz yüzeyin altındaki kütle de sonsuz olmalı. E yerçekimi yasası? Site, matematikten anlayanlar(!) için iki kapalı yüzey integrali alarak yerçekimin tam tecrübe ettiğimiz kadar olduğunu ispatlıyor! Buraya kadar eğlenceli aslında. Dünyada her türden görüşü savunan insanlar var. Bu da olsun ne çıkar? İsterlerse Güneş’in buzdan oluştuğunu söylesinler!
Kararsız Denge Noktasında Akıl
Dünya Düzdür Derneği aslında benzerlerinin bir karikatürü. İlk görünüşte pek çok insana o kadar tuhaf gelmeyecek görüşleri savunan binlerce site, dernek, dini tarikat var. Apollo programının düzmece olduğuna, yani Ay’a gidilmediğine, Mısır piramitlerini uzaylıların yaptığına, Atlantis’in varlığına, boşlukta enerji olduğuna inanan insanlar da var. Dünya Düzdür’cülerin iddialarıyla bunlar arasında çok fazla fark yok. Gösterilen her karşı kanıtın üzerinden başka bir komplocu argümanla geçip yollarına devam etmeleri bunun göstergesi.
Dünya Düzdür, fiziksel Dünya’ya ilişkin varsaydığımız ortak dilin aslında sadece varsayım olduğunu gösteriyor belki de. Böyle rasyonel bir ortak dil yok. Varsa bile varlığı yaygın ve kalıcı olmayabilir. Bu dil zamanın ruhuyla (zeitgeist) şekilleniyor. Zamanın ruhu ironik bir şekilde Jaques Fresco’nun dinler tarihini, Amerikan Merkez Bankası‘nı ve Dünya Ticaret Merkezi saldırılarını aynı potada erittiği Zeitgeist filmine yol verebiliyor. Zamanın ruhu, Avrupa’da yetmiş yıl önce bittiği sanılan faşizme, anti-semitizme, tek adam yönetimlerine can suyu getirebiliyor. Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkenin lideri ruh uygun olduğu için iklim değişikliğiyle dalga geçebiliyor. Akıl bir kenara konduktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Bu insanları ne hassas ölçümler, ne grafikler, ne tarih ikna edebiliyor.
Çelişki diye bir kavram yok zihinlerinde. Söz gelimi Dünya Düzdür’cüler telefonlarının GPS’lerini kullanarak başka şehirlerdeki toplantı merkezlerine gitmekte sakınca görmüyor. Rahatsız edici olan, apaçık olanın inkarı. Çünkü apaçık olandır dilin, matematiğin, anayasanın, iletişimin temeli. O da yoksa ne vardır ki? Dünya Düzdür’cüler bize, apaçık olana dahi güvenmeyenlerin çıkabileceğini hatırlatıyor. Dünya Düzdür’cüler bağlamında korkutucu olan, insan öldürmek kötüdür, karbon salımı iklimi değiştirir, enflasyonla faiz ters orantılıdır, Dünya yuvarlaktır, demokrasi iyidir gibi önermelerin de yeterince güçlü propagandayla erozyona uğratılabileceğini, insanın tarihin uzun koridorlarında gerilerde bıraktığını sandığı kaosun, havalandırma borularından onunla birlikte ilerlediğini, içeri sızmak için fırsat kolladığını bilmek belki de.
Hazırlayan: Selim Erdoğan