Saluton!
Hikâye, 19. yüzyılın sonlarında başlıyor: 1859 doğumlu Ludwik Lejzer Zamenhof, Çarlık Rusya’sındaki Bialystok şehrinde yaşamaktadır. Bu şehirde birçok farklı millet bulunmaktadır ve halklar arasında ciddi bir dil engeli vardır. Bu durumdan çok rahatsız olan genç Zamenhof, insanları birbirinden ayıran dil duvarını yıkmayı kafaya koymuştur. İnsanların kolayca öğreneceği ve hızlıca kullanmaya başlayabileceği bir dil yaratmak en büyük hayalidir. Dünyayı kasıp kavuran savaşların ve anlaşmazlıkların böylece sona ereceğini düşünmektedir. Babasının, bir yabancı dil öğretmeni olduğunu ve okullarda Almanca ve Fransızca öğrettiğini de unutmamak gerek. Zamenhof’un kendisi de birçok dil bilmektedir ve ömrü boyunca yeni diller öğrenmiştir.
Zamenhof’un, lise dönemlerinden itibaren, yapay bir dil üzerinde çalışmaya başladığı söylenmektedir. Hatta o zamanlar yarattığı dili, sınıf arkadaşlarına da öğretmiştir. Babası bu durumdan hoşnut değildir. Oğlunun, dillerle uğraşmak yerine tıp okumasını ve doktor olmasını istemektedir. Zamenhof, babasının isteğini yerine getirmiştir. Tıp eğitimi alarak göz doktoru olmuştur. Ancak dünyayı değiştirecek bir yapay dil oluşturma niyetinden de vazgeçmemiştir. Lisede yarattığı dilin eksiklerini fark etmiş ve yeni bir yapay dil geliştirmiştir. 1884 yılında tüm dünyanın, Esperanto olarak tanıyacağı dil hemen hemen son halini almıştır.
Esperanto’yu insanlığa tanıtmanın vakti gelmiştir; ancak Zamenhof’un, “İlk Kitap” anlamına gelen “Unua Libro“yu basacak maddi gücü yoktur. 1887 senesi Zamenhof için çok önemli bir yıl olmuştur: Bir yıl önce tanıştığı ve aşık olduğu Klara Zilbernik’in maddi desteğiyle 26 Temmuz’da “Unua Libro” basılmış ve 9 Ağustos’ta Klara ile evlenmiştir. Bu arada, “Unua Libro”da temelleri atılan dile Zamenhof, “Uluslararası Dil” anlamına gelen “Lingvo İnternacia” adını koymuştur. Rus dilinde basılan kitapta Zamenhof, Doktor Esperanto mahlasını kullanmıştır. Esperanto, umut eden anlamına gelmektedir. Süreç içerisinde bu yapay dil, yazarının adıyla anılır olmuş ve böylece “Esperanto” adını almıştır. Lehçe, Almanca ve Fransızcaya çevrilen “Unua Libro”, Esperanto’yu yeni insanlara ulaştırmıştır. Daha sonra, 1888’de “İkinci Kitap” anlamına gelen “Dua Libro” yayımlanmıştır. Bu kitap, tamamen Esperanto dilinde yazılan ilk kitap özelliğini taşımaktadır.
Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde insanlar Esperanto öğrenmeye başlamıştır. 1905’de Fransa’nın Boulogne-sur-Mer şehrinde ilk Dünya Kongresi gerçekleştirilmiştir. Kongreye 20 ülkeden, 688 kişi katılmıştır. Zamenhof, Esperanto dilinde uzun bir açılış konuşması yapmıştır. Şaşırtıcı olan şey, dünyanın dört bir köşesinden gelen insanlar rahat ve akıcı bir şekilde Esperanto dilinde konuşarak birbirleriyle anlaşmışlardır. Kongrede, Zamenhof’un yazdığı, “Esperanto’nun Temeli” anlamına gelen “Fundamento de Esperanto” kitabı incelenmiş ve “Boulogne Deklarasyonu” olarak kabul edilmiştir. Bu kitap, Esperanto’nun temelini oluşturmaktadır ve Deklarasyon ise bu temelin hiçbir şekilde değiştirilmeyeceğini garanti altına almaktadır. 1906’da İkinci Dünya Kongresi, İsviçre’de gerçekleştirilmiş ve kongreye 1200 kişi katılmıştır. 1908’de “Uluslararası Esperanto Derneği” anlamına gelen “Universala Esperanto Asocio” kurulmuş, böylece dünyanın en popüler yapay dili olma özelliğini kazanan Esperanto, hayata gözlerini açmış ve sağlam adımlar atmıştır.
Dilin Yapısı
Esperanto, istisnasız 16 dil bilgisi kuralına sahiptir ve yaratıldığı ilk günden bugüne bu kuralların hiçbiri değişmemiştir. Dil öğrenenler için baş belası olabilen zor dil bilgisi kuralları, Esperanto’da yoktur. Böylece, Esperanto öğrenenler dil bilgisi kurallarıyla zaman kaybetmezler.
Kelime haznesi ise Latince başta olmak üzere Avrupa dillerinden alınan köklerden oluşmaktadır. Bu yüzden, Avrupalıların veya Avrupa dillerini bilenler, Esperanto dilini çok daha hızlı öğrenebilir. Bir dil, doğal olarak sadece köklerden oluşamaz. Esperanto dilinin en yaratıcı özelliklerinden biri, ön ekler ve son eklerdir. Köklere ön ve son ekler ekleyerek birçok kelime oluşturulabilir. Bu sayede, kelime öğrenmek çok daha rahat bir hal alıyor. Örneğin, “Unua Libro“da Zamenhof, 900 kök yayımlamış ve bundan on binlerce kelime türetilmiştir.
Ayrıca, Esperanto yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu için telaffuz sorunu yoktur. Şu kelime nasıl okunur, şu ses nasıl çıkarılır derdi hemen hemen hiç bulunmamaktadır.
Yaşayan Bir Dil
Esperanto dilini, 2 milyona yakın kişinin bildiği ve 250 bin kadar insanın kullandığı tahmin edilmektedir. Dünyanın dört bir tarafında Esperantistler ve Esperanto dernekleri, kulüpleri bulunmaktadır.
Merkezi Hollanda, Rotterdam’da bulunan“Universala Esperanto Asocio” her yıl farklı bir ülkede Dünya Kongresi düzenlemekte ve kongreye birçok ülkeden bini aşkın Esperantist katılmaktadır. UEA‘nın gençlik kolu olan TEJO da her yaz Avrupa’da kongre gerçekleştirmektedir. Ayrıca, yıl boyunca eğitimler, konferanslar, etkinlikler düzenlenmektedir.
Couchsurfing’in fikir babası sayılabilecek “Pasporta Servo” sayesinde dünyadaki Esperantistler diğer Esperantistleri evlerinde misafir etmekte ve onlara şehri gezdirmektedir. Bunun sonucunda, Esperantistler birbirini tanır; dostluklar kurulur.
Esperanto dili bir ırka, millete veya ülkeye sahip olmasa da, kendine ait bir bayrağı ve marşı vardır.
Son yıllarda internet ve sosyal medya sayesinde Esperanto öğrenenlerin sayısı dünya çapında artmaktadır. Özellikle, dil öğrenme programı Duolingo aracılığıyla birçok genç, Esperanto öğrenmiş veya öğrenmektedir.
Kişisel Deneyimim
Esperantoyu ilk kez lise yıllarında duymuş ve öğrenmeye heveslenmiştim. Ancak o zamanlar yardım alabileceğim kimse olmadığı için vazgeçmiştim. Geçen yıl, Facebook’taki “Esperanto Türkiye” grubu sayesinde dili öğrenmeye başladım. Gruptaki yardımsever Türk Esperantistler, dili öğrenmek isteyenlere gerekli tüm kaynakları sağlıyorlar. Her zaman yardım etmeye hazırlar. Eğer Esperantoyu merak ediyorsanız veya öğrenmek istiyorsanız, Esperanto Türkiye Facebook grubuna üye olmanızı öneririm.
Bir ay içinde Esperanto’nun temelini öğrendim diyebilirim. Üç ay içerisinde Esperanto dilinde orta seviyeye ulaştım. Hatta 15 Aralık 2018’de İstanbul’da gerçekleştirilen “Zamenhof Günü“nde Esperanto dilinde kısa bir sunum bile yapabildim.
Şu anda Esperanto dilinde kitaplar, dergiler, haberler okuyabiliyor; radyo yayınları dinleyebiliyor; videolar izleyebiliyor ve dünyadaki diğer Esperantistlerle iletişim kurabiliyorum. Esperanto seviyemi geliştirip yurt dışındaki buluşmalara katılmayı hedefliyor ve bir gün Esperanto dilinde bir şeyler yazmak istiyorum.
Türkiye’deki Esperantistlerin neler yaptığını takip etmek isterseniz, şu adresten bilgiler edinebilirsiniz.
Ğis la revido!
Hazırlayan: Ruhşen Doğan Nar