“Hatırla, hatırla! Kasım’ın 5’ini hatırla! Patlamayı, ihaneti ve komployu…”
16. yüzyılın sonları 17. yüzyılın başlarında, İngiltere’de mezhep çatışmaları doruğa ulaşmıştı. İngiliz Kraliyeti, Britanya Katoliklerinin haklarını sınırlandırdı. Bu tarihten sonra Katolikler, devlete karşı ayaklanmalar tertip ettiler. Robert Catesby liderliğindeki bir grup katolik, zamanın İngiltere Kralı ve aynı zamanda Muhafazakar Protestan olan I. James’e suikast düzenleme kararı aldı.
Yönetimi ve rejimi yıkmak isteyen 12 komplocu Westminster Sarayı’ndaki İngiliz Parlamento binasını, o yılki aristokrasi zirvesinde havaya uçurmaya karar verdi. Binayı havaya uçurmak için önce meclis binasının altındaki mahzen kiralandı ve buraya barut fıçıları yerleştirildi.
Ancak komploculardan birinin sarayda çalışan akrabasına o gün işe gelmemesini söyleyerek bilgi sızdırması sonucu komplo ortaya çıktı ve 5 kasım 1605 sabahı, bol miktarda barut fıçısıyla mahzende yakalanan komploculardan Guy Fawkes, bir anda İngiltere tarihinin en büyük vatan haini ilan edildi. Aslında Fawkes, sadece bir görev adamıydı. Binayı ve binadakileri havaya uçururken kendisi de ölecekti. Fawkes, iş üstünde yakalanınca, komplonun baş sorumlusu olarak görüldü. 31 Ocak 1606’da gördüğü işkencenin ardından, sarayın karşısında asılarak idam edildi ve vücudu parçalara ayrıldı. ‘Barut komplosu’ ise ülkenin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu.
Protestan devlet adamlarını alt ederek halkı ayaklandırmayı hedefleyen olayı anarşi hareketlerinin öncüsü sayanlar olduğu gibi Fawkes’ın ona biçilen rolden uzakta koyu bir Katolik, olayın da dinlerle alakalı olduğunu savunanlar da var. Ama bir gerçek var ki; 17. yüzyılın bütün zorluklarına ve dönemin muhafazakar ve baskıcı rejimine rağmen böyle bir olay her yönüyle önemli bir başkaldırıydı. Fawkes istediği tabloyu göremeden ölse de bu olayın değişimi getirdiği birçok tarihçinin altını çizdiği bir nokta. Günümüzde bile sokaklarda Fawkes’ı anan gösterilere ve ona atıfta bulunan duvar yazılarına rastlamak mümkün.
Eylemin başarısızlığı İngiltere’nin birçok bölgesinde her 5 Kasım’da şenliklerle kutlanıp, Fawkes maskesi takılmış kuklalar yakılsa da, Fawkes’ın anarşist ruhu hala İngiltere’nin sokaklarında dolaşıyor. Fawkes ve 5 Kasım gerçek anlamını ise Alan Moore’un kültleşen çizgi romanı ve James McTeigue’nin aynı adla sinemaya uyarladığı “V for Vendetta” ile buldu. Moore çizgi romanında gelecekte diktatör rejim tarafından yönetilen İngiltere’yi merkezine alarak bir başyapıt ortaya çıkardı.
1990 yılında yayınlanan politik çizgi roman “V for Vendetta” Guy Fawkes’a referansla ortaya çıktı. Çizgi romanın yaratıcıları V’yi 1980’ler İngiltere’sinde Muhafazakâr Parti iktidarına karşı mücadele eden maskeli anarşist bir savaşçı olarak tasarladılar. 2006 yılında Wachowski kardeşlerin aynı isimle çektiği filmde de maske biraz daha elden geçirilerek son halini aldı.
Filmin ardından maskeye ilk sahip çıkan aktivistler Anonymous hackerları oldu. Zaman içinde maskeler dünyanın dört yanında muhalif göstericilerin simgesi haline geldi. Özellikle son yıllardaki İşgal Et (Occupy) hareketlerinde maskelere yoğun ilgi vardı. Maskeler, Arap Baharı olarak adlandırılan süreçte bazı Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki gösterilerde de kullanıldı. Ve Türkiye… Maskeler Türkiye’deki eylemlerde daha önce de kullanılmıştı ama Gezi Parkı eylemlerinde kullanımı yaygınlaştı.
Birçok genç erkek gibi genç kadınlar da gösterilerde bu maskeleri taşıdı. Bu durum tabii ki seyyar satıcıların işine yaradı… Bu durumdan Warner yapımı “V for Vendetta” filminin telif haklarını elinde tutan dev medya şirketi Time Warner’ın ise herhangi bir şikayeti yok. V karakterinin görüntüsünün de telifine sahip olan şirket her maske satışından payını almaya devam ediyor.
Hazırlayan: Sibel Çağlar (Dünyalılar)