bilimkurgu gelecek

Teknolojik Bir Dünyada Bilimkurgunun Geleceği

Bilimkurgu, insanlığın teknolojiye olan ilgisinin ve aynı zamanda korkularının bir yansıması olarak ortaya çıkmış ve zamanla da teknolojiyle iç içe geçen edebi ve sinematik bir tür hâline gelmiştir. Teknolojinin hızla evrildiği ve hayatın her alanına nüfuz ettiği günümüzde ise bilimkurgu sadece edebiyatın veya sinemanın bir dalı olarak değil, aynı zamanda toplumsal değişimlerin bir göstergesi ve fütüristik tahayyüllerin eleştirel bir aracı olarak da önem kazanmaktadır. Bilimkurgu, sanayi devriminden itibaren gerçekleşen teknolojik yeniliklerle beslenen, bu yeniliklerin yol açabileceği sorunsalları öngören ve insanları bunlara karşı uyaran bir tür olagelmiştir. Bilhassa 20. yüzyılın ortalarından itibaren bilgisayar teknolojileri, uzay yolculuğu ve genetik alanlarındaki gelişmeler, bilimkurgu sanatçılarına geniş bir hayal gücü alanı sunmuştur diyebiliriz.

Bu dönemde bilimkurgu, aynı zamanda hem teknolojinin potansiyel faydalarını hem de onun getirdiği etik ve felsefi sorunları ele alarak teknolojinin toplum üzerindeki etkilerini sorgulayan önemli bir araç olmuştur. 2000’li yıllardan itibaren ise teknolojinin günlük yaşamla olan derin entegrasyonu, bilimkurgunun temalarını ve işleyişini değiştirmeye başlamıştır. Artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR), yapay zekâ (AI) ve biyoteknoloji gibi alanlarda yaşanan hızlı gelişmeler, bilimkurgu yazarlarının yeni ve orijinal hikâyeler ve senaryolar üretmesini de zorlaştırmıştır. Çünkü bilimkurgu ile içinde yaşadığımız teknolojik gerçeklik arasındaki mesafe günden güne daralmaktadır. Bu durum da bilimkurgunun klasik anlamda bir “öngörü” ve “erken uyarı sistemi” olma işlevini de sorgulamaya açmaktadır.

Bilimkurgu, teknolojik gelişmelerin insan doğası ve toplumsal yapı üzerindeki etkilerini sorgulayan bir tür olarak felsefi açıdan önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda bilimkurgu eserleri, teknolojinin insanlık için ne anlama geldiği, insan ve makine arasındaki sınırların ne ölçüde bulanıklaşabileceği gibi soruları gündeme getirmeye devam etmektedir. Özellikle yapay zekâ ve bilinç üzerine yapılan tartışmalar, bilimkurgu literatüründe önemli bir yer tutmaktadır.

Örneğin, yapay zekâ temalı bilimkurgu eserleri, genellikle makinelerin insan benzeri bir bilinç kazanması durumunda ortaya çıkabilecek etik sorunları ele alır. Isaac Asimov‘un ünlü “Ben, Robot” eserindeki öyküler, bu türden problemleri öngörerek “Robot Yasaları” gibi kavramlarla etik bir çerçeve sunmaya çalışmıştır. Ya da meşhur Terminator, Matrix gibi film serileri ve Battlestar Galactica gibi diziler insanlığın sonunu yapay zekâ ile yaşanacak bir savaşın getireceğini söylemektedir. Ancak günümüz teknolojisinin geldiği nokta, çok daha karmaşık çözümlere ihtiyaç duyuyor gibidir. Mesela, yapay zekâ ve insan bilinci arasındaki farkların bulanıklaşacağı geleceğin dünyasında, insanın ne olduğu, bilinç ve zekâ kavramlarının nasıl tanımlanacağı gibi temel felsefi sorular gündemde kalmaya devam edecek görünmektedir.

yapay-zeka-3

Bu noktada, bilimkurgu eserlerinin sadece geleceğin teknolojilerini öngörmekle kalmadığını, bu teknolojilerin insanlık için ne anlama geldiği konusunda da derinlemesine bir sorgulama yapabildiğini unutmamalıyız. Örneğin, sonradan “Blade Runner” filmine uyarlanan “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?” gibi romanların yazarı Philip K. Dick, eserlerinde genellikle gerçeklik algısının nasıl teknolojik manipülasyonlara açık olduğunu ve bu durumun insanlık için ne tür varoluşsal krizler doğurabileceğini ele almaktadır. Bu tür eserler, teknolojinin insan doğasını nasıl değiştirebileceğini ve bu değişimin etik sınırları hakkında yine önemli felsefi soruları akla getirmektedir.

Bilimkurgu günümüzde sadece edebi veya sinematik bir tür olarak değil, aynı zamanda bir sanat formu olarak da görülmeye başlanmıştır. Video oyunları, dijital sanat ve yeni medya gibi alanlarda önemli bir estetik araç olarak kullanılan bilimkurgu, özellikle sanal gerçeklik (VR) teknolojileri kapsamında bilimkurgusal dünyaların interaktif bir şekilde deneyimlenmesini mümkün kılmaktadır. Bu durum, bilimkurgu eserlerinin izleyici ile olan etkileşimini artırarak sanatın sınırlarını da genişletmekte, siberpunk gibi tekno-estetik yaklaşımları doğurmaktadır.

Bilimkurgunun, teknolojideki dönüşümler karşısında geleceğin getireceği belirsizliklerle ve yeni etik ve felsefi sorularla baş etme yolunda insanlık için bir rehber olma rolünü sürdüreceğini tahmin edebiliriz. Sonuç olarak bilimkurgu, teknolojiyle iç içe bir dünyada hem bir sanat formu hem de toplumsal ve politik bir eleştiri aracı olarak önemini koruyacaktır. Teknolojinin hızla geliştiği bir dünyada, bilimkurgu sadece bir anlatı türü olmanın ötesine geçerek toplumsal dönüşümlerin bir aynası ve gelecek tahayyüllerinin bir aracı hâline gelmiştir. Bu araçsallığının devam edeceğini öngörmek mümkündür. Gelecekte, teknolojinin hızlı evrimi, muhtemelen bilimkurgu temalarını da derinleştirerek daha da karmaşıklaştıracaktır. Bilimkurgu tarihi açısından yeni konular olmasa da yapay zekânın bilinç kazanması, insan-makine birleşimi ve dijital dünyaların fiziksel dünyayla iç içe geçmesi gibi konular, bilimkurgunun odak noktaları hâline gelecektir.

Bilimkurgu, sadece teknolojiyi ele alan bir tür değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümleri de yansıtan sanatsal bir araçtır. Geçmişte, bilimkurgu eserlerinin soğuk savaş dönemi endişelerini, kapitalizm ve sosyalizm arasındaki gerilimi ve cinsiyet rollerine dair tartışmaları ele aldığını biliyoruz. Gelecekte de gündemdeki toplumsal sorunları ve dönüşümleri ele almaya devam edeceğini ve sadece fen bilimlerinden değil sosyal bilimlerden de yararlanacağını, bir tür sosyal bilimkurgu olacağını söyleyebiliriz. Zaten distopyalara karşı artan ilgi de bu öngörüyü doğrular gibidir. İklim değişikliği, kitlesel göçler, sosyal eşitsizlikler ve biyopolitika gibi konular, gelecekteki bilimkurgu eserlerinde muhtemelen daha belirgin bir şekilde yer alacaktır. Özellikle çevresel felaketler ve kaynak savaşları, bilimkurgunun ana temalarından biri hâline gelebilir.

Bilimkurgunun Geleceği

Bilimkurgunun geleceği, geçmişteki gibi yine büyük ölçüde esas olarak teknolojinin evrimi ve toplumsal dönüşümlerle şekillenecektir. Gelecekte bilimkurgu hem bir sanat formu hem de toplumsal eleştirinin güçlü bir politik aracı olarak önemini sürdürecektir. Bu bağlamda bilimkurgu, insanlığın karşı karşıya kalacağı yeni zorluklar ve sorulara yanıt arayan bir tür olarak, teknolojik dünyada anlam arayışının merkezinde yer alacaktır. Gelecekte hangi spekülatif teknolojilerin ön plana çıkabileceğini, hem bilimkurgu eserlerinde sıklıkla yer alan temalara hem de günümüz teknolopolitik trendlere dayanarak öngörmek istediğimizde, yedi önemli alanın belirdiği göze çarpmaktadır:

Yapay Zekâ ve Bilinç Transferi: Yapay zekâ (AI), günümüzde hızla gelişen bir alan ve gelecekte daha da karmaşık bir hâle gelmesi bekleniyor. Bilimkurguda sıklıkla işlenen bir konu olan yapay zekânın bilinç kazanması, gelecekte insan benzeri AI’ların ortaya çıkmasına yol açabilir. Bunun yanı sıra, insan bilincinin dijital bir ortama aktarılması, yani bilinç transferi, insanlık için ölümsüzlük arayışında önemli bir adım olarak karşımıza çıkacaktır. Bu teknoloji sayesinde insan zihnini bir makineye veya sanal bir ortama yüklemek mümkün olacaktır.

Beyin-Bilgisayar Arayüzleri: Beyin-bilgisayar arayüzleri, insan beyni ile makineler arasında doğrudan iletişimi sağlayan teknolojiler olarak kabul edilmektedir. Bu teknoloji, örneğin felçli bireylerin yeniden hareket edebilmesinden düşünceyle cihazları kontrol etmeye kadar geniş bir kullanım alanına sahip olabilir. Gelecekte, bu arayüzlerin daha da gelişerek insanların zihinsel yeteneklerini artırabileceği ve hatta telepati benzeri iletişim biçimlerini mümkün kılabileceği öngörülmektedir.

Nanoteknoloji ve Nanobotlar: Nanoteknoloji, maddelerin atomik veya moleküler düzeyde kontrolünü sağlayan bir bilim dalıdır. Gelecekte, nanobotlar adı verilen küçük robotlar, tıp alanında devrim yaratabilir. Bu robotlar, insan vücuduna enjekte edilerek hastalıkları teşhis edebilir, hücreleri onarabilir ve hatta yaşlanmayı yavaşlatabilir. Ayrıca, nanoteknoloji sayesinde ultra dayanıklı malzemeler ve kendini onaran yapılar geliştirmek de mümkün olacaktır.

Kuantum Bilgisayarlar: Kuantum bilgisayarlar, geleneksel bilgisayarlardan çok daha hızlı ve güçlü hesaplama yeteneklerine sahip olacaktır. Bu teknoloji, karmaşık problemleri çözmek, yeni ilaçlar keşfetmek ve kriptografi alanında devrim yaratmak için kullanılabilir. Kuantum bilgisayarların potansiyeli, bugünkü teknolojinin sınırlarını aşarak, yeni bilimsel keşiflerin önünü açabilir

Genetik Mühendisliği ve CRISPR Teknolojisi: Genetik mühendisliği sayesinde organizmaların DNA’sını değiştirilerek bu organizmaların yeni özellikler kazanması mümkün olabilecektir. CRISPR gibi gen düzenleme teknolojileri, gelecekte hastalıkları önlemek, insan ömrünü uzatmak ve hatta insanın biyolojik yapısını kökten değiştirmek için kullanılabilir. Bu teknolojinin bir sonucu olarak insan evrimi bilinçli bir şekilde yönlendirilerek, “tasarım bebekler” ve süper insan özellikleri gibi spekülatif senaryoları gündeme getirebilir. Tabii ki bu tarz teknolojilerin toplumun hangi kesimlerinin kontrolünde olacağı, yeni tür tekno-faşizmlere yol açıp açmayacağını da belirleyecektir.

Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR): Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik, insanların dijital dünyalarla daha derin ve etkileşimli bir deneyim yaşamalarını sağlayan teknolojilerdir. Gelecekte, bu teknolojiler günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası hâline gelebilir. VR ve AR’nin gelişimi, insanların fiziksel dünyadan tamamen kopabileceği veya gerçekliği dijital bilgilerle zenginleştirebileceği yeni yaşam biçimlerini mümkün kılabilir.

Uzay Madenciliği ve Kolonizasyon: Uzay madenciliği, asteroidlerden ve diğer gök cisimlerinden değerli madenler ve mineraller elde etmeyi amaçlayan bir teknoloji olarak gelecekte önem kazanabilir. Bu teknoloji, Dünya üzerindeki kaynakların tükenmesi durumunda, insanlığın hayatta kalması için kritik bir rol oynayabilir. Ayrıca, Mars ve diğer gezegenlerin kolonize edilmesi, insanlığın çok gezegenli bir tür hâline gelmesi için önemli bir adım olacaktır.

Ütopik Bir Gelecek Vizyonunu Önemi: Bu saydığımız spekülatif teknolojiler, günümüzde öncüllerine de sahip olduğumuz için, bilimkurgunun sadece hayal gücünün bir ürünü olmaktan çıkıp, gelecekteki yaşamımızı şekillendirebilecek potansiyellere sahip olabileceğini gösteriyor. Fakat teknoloji ve bilimkurgunun geleceğini ele alırken, bilimkurgunun bilge annelerinden Ursula K. Le Guin’in şu uyarısı da kulaklara küpe olmalı:

“Göremediğimize baktığımız zaman gördüklerimiz, kafalarımızın içindekilerdir. Düşüncelerimiz ve düşlerimiz; iyi olanlar ve kötü olanlar. Ve bana öyle geliyor ki, bilimkurgu gerçekten işini yaptığında, ilgilendiği şey tam da budur. “Gelecek” değil. Düşlerimizi ve düşüncelerimizi gerçek dünyayla karıştırdığımızda, geleceği sahip olduğumuz bir yer gibi düşündüğümüzde başımız derttedir. O zaman hüsnü niyete ve kaçışa yenik düşeriz ve bilimkurgu megaloman bir hal alır ve kurgu olmanın ötesinde kehanet olduğunu düşünürüz.”

nanoteknoloji ve bilimkurgu

Kısacası bilimkurgu, sadece gelecekte olabilecekleri betimlemeye devam ederek bir kehanet tellallığı yapmak yerine, başımıza gelebilecek sorunlardan çıkış yolları noktasında da yol gösterebilecek ütopik bir vizyona da sahip olmalıdır. Bilimkurgu, insanlığın gelecek emperyal hırslarının bir tatbik aracı değil, insanlığın tarihsel yolculuğunda bugünü daha eşitlikçi ve esenlik içinde dönüştürmek için bir deniz feneri olmalıdır.

Yararlanılan Kaynaklar:

  • Brockman, J. (2010). Gelecek 50 Yıl: 21. Yüzyılın İlk Yarısında Hayat ve Bilim. NTV Yayınları
  • Harari, Y. N. (2018). 21. Yüzyıl İçin 21 Ders. Kolektif Kitap.
  • Kaku, M. (2019). İnsanlığın Geleceği. Ankara: ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık. Mansfield, K. (2023). Dakikalar İçinde Gelecek: Geleceğimizi Şekillendirecek 200 Kavram, Teknoloji ve Sonuçları. Kronik Kitap.
  • Bilimkurgu ve Gelecek, Ursula K. Le Guin, Bilimkurgu Kulübü
  • Asteroit Madenciliğinin Geleceği: Uzay Emperyalizmi Başlıyor mu?, İsmail Yiğit, Bilimkurgu Kulübü

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

bilim ve bilimkurgu video

Bilimkurgunun Toplum ve Teknoloji Üzerindeki Etkisi

AçıkBeyin ile Bilimkurgu Kulübü‘nün ortaklaşa düzenlediği “Geleceği Görenler Bilimkurgu Öykü Yarışması” kapsamında hayata geçirilen bilimkurgu video serisinin …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin