Nintendo, 1989 yılında konsollara karşı alternatif olacak ürünü Game Boy’u ilk kez görücüye çıkardığında yepyeni bir sektörün doğmasına sebebiyet vermişti. 1985’te Rus bilgisayar mühendisi Aleksey Pajitnov tarafından programlanan Tetris oyunu, dünyayı kasıp kavurmaktaydı. Game Boy’un, kutulu ürün olarak beraberinde Tetris ile satışa çıkması büyük bir pazarlamacılık başarısıydı. Çünkü düşen blokları boşluk olmadan, yatay olarak dizmeye çalıştığımız oyun, bir el konsolu için biçilmiş kaftandı. Dolayısıyla kitlelerce kısa zamanda benimsenmesi, Game Boy’un yüksek satış oranlarına ulaşmasında kilit bir rol oynamıştı. Nintendo’nun 1985 tarihli çok sevilen Super Mario Bros platform oyununu Game Boy’a port etmesi de konsolun pazardaki payını kısa zamanda ve ciddi oranda genişleti.
Yeşil bir ekrana, 8-bit mimariye ve düşük frekanslı bir işlemciye sahip olan orjinal Game Boy, kısa sürede fenomen bir el konsolu olmayı başardı. 1991 yılında Nintendo’ya, donanım olarak çok daha güçlü, Game Gear ismindeki el konsoluyla karşı hamle yapan SEGA, rakibinin satış rakamlarına ulaşamadı. Konsol, renkli bir ekrana, zengin grafiklere sahipti ve ek bir aparat yardımıyla TV yayınlarını da yansıtabiliyordu. Konsolların satış başarısındaki en önemli unsur donanıma özel çıkan oyunlardı. Super Mario, Pokemon ve Kirby’s Dream Land gibi konsola özel oyun serileri, farklı tarzlarda başarılı yapımlardı. SEGA’nın ise rakibine karşı en büyük kozu Sonic The Hedgehog serisiydi. Çok hızlı koşabilen mavi renkli kirpimiz, çılgın bilim adamı Dr. Robotnik’e karşı tüm seri boyunca amansız bir mücadele içerisindeydi.
Kimi oyunların “multi platform” (tüm platformlarda) olarak satışa çıkması, son kullanıcı için avantaj yaratan bir durumdu; ama konsolların satış anlamında başarı göstermeleri, platforma özel (Exclusive Game) oyunlarla mümkündü. Dolayısıyla Nintendo (Super Mario) ve SEGA (Sonic), konsollarına özgü oyunlarıyla yıllar boyunca – deyim yerindeyse- kapıştılar. SEGA, 1998 yılında çıkardığı Dreamcast’ten sonra konsol piyasasından çekilmek zorunda kaldı. 1994’te Sony’nin Playstation ile pazara dahil olması, rekabetçi ortamı oldukça kızıştırdı. Azalan satış rakamlarından dolayı rekabete fazla dayanamayan SEGA, nihayetinde pazardan çekildi. SEGA, günümüzde oyun yapım şirketi olarak varlığını sürdürüyor.
Game Boy’u el konsollarının miladı olarak kabul edecek olursak, Game & Watch piyasasına da haksızlık etmiş oluruz. Oyun ve donanım tasarımcısı Gunpei Yokoi, 80’lerin başında bir hesap makinesi gücünde, LCD ekrana sahip ilk Game & Watch’u piyasaya sürmüştü. Gunpei Yokoi, uzun yıllar Nintendo firmasında görev yaptı. 1980 yılında ilk Game & Watch’u piyasaya çıkararak el konsolu kavramını ortaya çıkardı. İlk Game & Watch oyunu Ball‘du. Hesap makinelerinin çalışma prensibine dayanan Game & Watch cihazları, tek bir oyunla gelmekteydi. Dolayısıyla Ball, Donkey Kong ve Super Mario’yu tek bir Game & Watch’ta oynamak mümkün değildi. Gunpei Yokoi’nin Game & Watch’ları dünya genelinde iyi satış rakamlarına ulaşmıştı. Yokoi Game Boy’u yaratırken, Game & Watch tasarımlarına yakın bir yol izledi. Game & Watch’ların pil ömürleri uzundu; oyunların ve grafiklerin basitliği uzun oynanış sürelerine imkan tanıyordu. Yokoi’nin, Game Boy’u tasarlarken renksiz ekranı tercih etmesindeki amacı pil ömrünü uzun tutmaktı.
El konsollarının babası olan Gunpei Yokoi, Game & Watch serileriyle ufak adımlarla gelip, nihayetinde Game Boy’u üreterek dünya oyun ve konsol piyasasına ciddi katkılarda bulundu. Orijinal Game Boy’un piyasaya çıkışından sonra Atari firması, Atari Lynx el konsolu ile rakibine karşı atağa geçti. SEGA’nın Game Gear hamlesinden önce davranan Atari’nin donanımı renkli bir ekrana, 16-bit mimariye sahipti. Görsel anlamda rakibinden çok daha üstün olan Atari Lynx, 1989-1995 yılları arasında üç milyon adet satabilmişti. Bu, Nintendo’nun satış rakamlarına kıyasla yetersiz bir orandı. 1992’de Watara firmasının Supervision ismindeki 8-bitlik el konsolu, Game Boy’un kötü bir kopyasıydı. Kalitesiz oyunlara ve ergonomiden uzak bir tasarıma sahipti. SEGA, 1995’te Genesis konsolunun bir portatifi olan Nomad’ı çıkardı. Elde taşınabilen konsol, Genesis oyunlarını çalıştırmaktaydı. Yalnızca Kuzey Amerika’da satışa çıkan ürün, uzun ömürlü olmayı başaramadı.
Nintendo, 1996’da Game Boy Pocket’i satışa sunarak orijinal ürünün daha ince bir modelini üretti. 1998’da ise Game Boy Color ile nihayet renkli ekrana geçti. Game Boy Color ile adeta ikinci baharını yaşayan Nintedo, geriye dönük desteği ve yeni konsoluna özgü oyunlarıyla piyasayı yeniden hareketlendirmişti. Bionic Commando, Wario Land 2, Pokemon Crystal, Megaman Xtreme ve The Legend of Zelda: Oracle of Seasons oyunlarıyla, piyasada tekel olduğunu tekrar haykırmıştı. Şirket 2001 yılında Game Boy Advance adındaki yeni ürünüyle el konsollarında 32-bitlik dünyaya geçiş yaptı. 2004’te dokunmatik, katlanabilir çift ekranlı Nintendo DS, geliştirilmiş modelleriyle günümüzde halen varlığını sürdürüyor. 2017’de ise Nintendo Switch‘i çıkararak aynı anda hem el konsoluna hem de alışageldik konsola dönüşebilen ürününü tanıttı.
Yazımızın konusunu büyük oranda işgal eden Nintendo, hedef kitlenin ne istediğini çok iyi biliyor. Causal gamer denilen, kolay oynanışa ve basit kurallara sahip oyunları tercih eden kitleyi gözüne kestiren Nintendo, Super Mario ve Legend of Zelda gibi seriye dönen oyunlarıyla kitleleri arkasına almayı halen başarıyor. En büyük rakiplerinden Sony, 2004’te görücüye çıkardığı PSP ile Nintendo’yu tedirgin etmeyi başarmıştı. Uzun bir süredir el konsolu piyasasının kaymağını yiyen Nintendo karşısında, Sony’nin yaptığı hamle önemli bir adımdı. Playstation 2’nin gücüne yakın bir performans veren PSP, ev konsollarına benzer bir deneyim yaşatıyordu. God Of War, Grand Theft Auto, Grand Turismo ve Resistance: Retribution oyunları, Playstation 2’nin sunduğu grafiklere yakındı. Dolayısıyla Nintedo Ds daha basit ve eğlenceli oyun seven kitleye, PSP ise daha ciddi ve karmaşık oyunları seven kitleye hitap ediyordu.
Dünya genelinde seksen milyonun üzerinde satış rakamına ulaşmayı başaran PSP, devamında aynı performansı PS Vita ile sergileyemedi. Çok daha güçlü bir donanıma ve arka dokunmatik yüzeye sahip olan PS Vita, oyun kütüphanesi bakımından öncülünden daha zayıftı. Playstation 3‘e özel olarak çıkan Uncharted oyunlarına alternatif olarak Uncharted: Golden Abyss, PS Vita’nın çıkış oyunu olarak finanse edildi. Çıkış oyunu, PS Vita’nın başlarda iyi bir satış oranı elde etmesini sağladı, fakat sonrasında konsola özel çok az oyunun çıkması satış grafiğini düşürdü. Sony PSP’yi çok iyi stratejiler üzerinde yaratırken, PS Vita’da yanlış stratejiler uyguladı. Şimdilik Sony’nin gündeminde yeni bir el konsolu projesi yok.
Konsol dünyasının bir diğer büyük oyuncularından Microsoft, Xbox modellerine alternatif olarak el konsolu üretme düşüncesinden sürekli uzak durdu. Tüm stratejisini en büyük rakibi Sony’e karşı kuran Microsoft’un, Nintedo ile yarışa girme fikri oldukça riskli. Dolayısıyla dokuzuncu nesil yeni konsol hazırlıklarında olan Microsoft’tan alternatif bir hamle beklenmemeli. Nintendo’nun konsol ve el konsolu konseptini birleştirdiği Swtich modeli, fikir anlamında hem Sony’nin hem de Microsoft’un yeni nesil donanımlarını etkileyecek mi, bunu hep birlikte göreceğiz. Akıllı telefon cephesinde işler uzun süredir yolunda gidiyor; Fortnite ve Pubg gibi online temelli oyunlar, şu an mobil dünyayı kasıp kavuruyor. Akıllı telefonların donanımsal olarak giderek güçlenmesi, yakın bir süre sonra el konsolları piyasasında dengeleri değiştirecek gibi. Cep telefonlarında oyun oynamak, bir zamanlar PSP ve Nintendo DS dünyasına karşı bir alternatifti. Günümüzde ise konsol ve mobil oyun dünyasındaki sınırlar giderek kalkıyor. Yakın gelecekte bulut oyun teknolojisinin yaygınlaşmasıyla yüksek işlem gücüne sahip donanımlara ihtiyaç kalmayacak.