Mobil Oyunculuğun Geleceği

Akıllı telefonların hayatımıza girdiği ilk dönemlerde oyun uygulamaları, görsel anlamda emekleme sürecindeydi. 1994’te IBM’in ürettiği Simon Personal Communicator ismindeki mobil cihazı, mini bir bilgisayar olma hedefiyle üretilmişti. İlerleyen süreçte farklı üreticilerin de (Nokia, BlackBerry) donanım olarak iddialı modelleriyle iletişim pazarında yer almaları, “akıllı telefon” kavramının  iyice yerleşmesine vesile oldu. 2007’de Apple’ın tanıtımını yaptığı IOS işletim sitemini kullanan, dokunmatik ekranlı ve donanım özellikleriyle dikkat çeken ilk nesil iPHONE, telefon pazarında –deyim yerindeyse- bomba etkisi yaratmıştı; Google’ın da mobil işletim sistemi Android’i bir sene sonra üreticilere sunmasıyla pazar iyice hareketlenmişti. Nokia, 2007’ye kadar olan süreçte, Symbian işletim sistemine sahip akıllı telefonları (Nokia 6600, 7650N70, N96…) ile sektörde çok büyük bir güce sahipti. Nokia’nın 2007 sonrası yeni telefon modellerinde Symbian kullanımındaki ısrarcı tavrı ve mobil işletim sistemini yeteri kadar geliştirememesi büyük pazar payını kaybetmesine neden olmuştu. Dolayısıyla IOS’un istikrarlı bir sistem oluşu ve Android’in de açık kaynaklı tabanı kullanıcılar tarafından kısa sürede beğenildi.

Sony 2005’te oyun meraklılarına yönelik ürettiği PlayStation Portable (PSP) ile ticari olarak büyük satış rakamlarına ulaşmıştı. Psp, Playstation 2’nin vadettiği grafiklere yakın bir görsel kalite sunuyordu. Örneğin konsola özel olarak çıkan ve alternatif bir gerçeklikte geçen Killzone: Liberation’da despot rejim güçlerine karşı savaştık, Star Wars: Battlefront II’de Cumhuriyet Askerleri’ne hayat verdik. Dolayısıyla Sony’nin üretttiği el konsolu, oyun çeşitliliği açısından, zengin bir dünyaya sahipti. Nintendo’nun üretmiş olduğu DS modeli, rakibi kadar güçlü olmasa da, kendine özgü oyunlara sahip olması ve casual gamer (gündelik oyuncu) olarak adlandırılan kitleye hitap etmesiyle Uzak Doğu pazarında güçlü bir konuma sahipti. Sony’nin büyük umutlarla ve yepyeni özelliklerle ürettiği PlayStation Vita, maalesef PSP gibi yüksek satış rakamlarına ulaşamadı. Yeni konsolun çıkış oyunu olan ve amansız bir macerayı konu alan Uncharted: Golden Abyss, PS Vita’nın tüm gücünü ve potansiyelini yansıtmakta başarılı olan bir yapımdı, ama bu çıkışın devamı gelemedi.

Inside (2016)

Sony, AAA olarak sınıflandırılan oyunlar konusunda büyük geliştiriciler ile çok az sayıda dirsek temasında bulunmasıyla –tabiri caizse- kendi ayağına kurşun sıkmış oldu. Killzone: Mercenary (2013) konsola özel olarak çıkan son AAA sınıfındaki oyundu. Dolayısıyla Sony’nin PS Vita konusunda uyguladığı yanlış politikalar, yeni bir el konsolunun gündeme gelmesini belirsiz bir tarihe erteledi. Nintendo’nun 2017’de tanıtımını yaptığı, TV’ye bağlanabilme özelliğine de sahip olan Switch’i, el konsolu piyasasını yeni bir boyuta taşımıştı. Switch’in özel bir aygıt sayesinde TV’ye bağlanarak normal bir konsol gibi çalışabilmesi, şirketin bir taşla iki kuş vurmasını sağladı. Sony’nin aldığı yanlış tercihlerinden kendine bir ders çıkaran Nintendo, el konsolu konusunda rakipsiz olmayı başardı.

Sony’nin el konsolu piyasasından “şimdilik” geri çekilmesiyle, mobil oyunculuk konusunda Switch’e rakip olanlar IOS ve Android tabanlı mobil sistemler. Giderek daha da güçlü özelliklerle karşımıza çıkan akıllı telefon modellerine, birçok popüler konsol ya da PC oyunu port edilerek mobil oyunculara sunuluyor. Playdead’in geliştirdiği Inside (2016), distopik bir dünyada geçen, tedirgin edici bir bilimkurgu. Küçük bir çocuğu yönlendirdiğimiz oyunda, zorlu bulmacaları çözerek bir sonraki seviyeye geçmeye çalışıyorduk. Kaçırılan insanlar üzerinde korkunç deneyler yapılan araştırma üssünde, küçük çocuk dehşet verici olaylarla yüzleşmek zorunda kalıyordu. Stranger Things evrenini hatırlatan ve alternatif bir zaman diliminde geçen yapım, mobil cihazlara da uyarlanarak konsol oyuncularının yaşadığı deneyimi yaşatmayı başardı. Benzer biçimde, Star Wars hayranlarının gönlünde özel bir yeri olan Knights of the Old Republic (2003), IOS ve Android cihazlara uyarlanarak kullanıcıları mutlu etmişti.

Dördüncü nesil (4G) telekomünikasyon hizmetinden çok daha yüksek bir veri hızı sağlayacak olan 5G teknolojisi, mobil cihazları konsollara karşı bir alternatif olmaktan kurtarabilir. Bulut teknolojisinin 5G özelliğine sahip akıllı telefonlara entegre edilmesiyle birlikte, sahip olunan donanımların teknik güçlerinin oyunlar açısından çok bir önemi olmayacak; bulut servisinden ekrana yansıtılarak (stream) oynanacak oyunlar için ihtiyaç duyulan tek şey hızlı bir internet bağlantısı. Akıllı telefonlarda bulunan “ekran yansıtma” özelliğinin bulut teknolojisi ile birlikte kullanılması, mobil cihazımızı halihazırda bir oyun konsoluna çevirecek. Dolayısıyla 5G ve sonrasında gelecek yüksek hızlar konsol ve mobil cihazlar arasındaki sınırı neredeyse kaldıracak.

Bakalım yakın gelecekte mobil oyunculuğun yeni telekomünikasyon teknolojileriyle farklı bir yöne evrilecek olması Sony, Nintendo ve Microsoft gibi şirketlere nasıl önlemler aldırtacak?

Yazar: Buğra Şendündar

1979 İstanbul doğumlu. Sinemaya olan ilgisi daha yedi yaşındayken dedesiyle sabahlara kadar film izlemekle başlar. Daha önce çeşitli mecralarda sinema üzerine makale ve eleştiriler kaleme aldı. Günümüzde, Bilimkurgu Kulübü'nde yazarlık serüvenine devam ediyor. Ona göre sinema, insanın kendini keşfetmesidir.

İlginizi Çekebilir

komplo teorileri

En Uçuk Komplo Teorileri #4

Bitti mi sandınız? Hayır! Gün geçmiyor ki insan zekâsının (şu durumda ahmaklığının daha doğru olacak) …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin