fear oyun kapak

The Grudge, Doom 3 ile Birleşirse: F.E.A.R.

2000’li yılların başında The Ring, The Grudge, Dark Water gibi Japon korku film uyarlamaları Hollywood’da moda oldu. Uzun, düz siyah saçlarıyla yüzlerini kapatmış kız çocukları birer korku unsuru olarak filmlerde karşımıza çıkıyor, rüyalarımıza giriyordu. Elbette bu akımın oyun dünyasında karşılığını bulması kaçınılmazdı. Herkes bu tarz korku unsurlarının Silent Hill gibi bulmaca çözmeli oyunlarda görüleceğini düşünüyordu, ancak karşımıza bir FPS oyununda çıkması sürpriz oldu.

2005 yılında piyasaya sürülen F.E.A.R. (First Encounter Assault Recon), birinci şahıs nişancı ve psikolojik korku türünde bir video oyunu. Oyun, özellikle “reflex time(yavaşlatılmış zaman) mekaniği ile tanındı ve oyunculara gerçek zamanlı olarak nişan alıp ateş etme imkânı sundu. Oyun dünyasında yenilikçi yapay zekâ (AI) ve atmosferik anlatımı ile dikkat çekti. Hikâyesi, doğaüstü olayları araştıran elit bir Amerikan Ordu birimi olan F.E.A.R. ekibinin etrafında dönüyordu. Oyuncu, birimin en yeni üyesi Point Man rolünü üstleniyor ve hem güçlü bir psişik hem de tahmin edilemez bir paranormal tehdit olan genç kız Alma Wade ile yüzleşiyordu. Oyun, Craig Hubbard’ın yaratıcı yönetmenliğinde Monolith Productions tarafından geliştirildi ve ilk olarak Windows için 18 Ekim 2005’te yayımlandı. Daha sonra PlayStation 3 ve Xbox 360 için de piyasaya sürüldü. F.E.A.R. 2: Project Origin (2009) ve F.E.A.R. 3 (2011) olmak üzere iki devam oyunu ve iki bağımsız genişleme paketi (Extraction Point ve Perseus Mandate) de mevcut.

F.E.A.R.‘ın devrim niteliğinde yenilikçi yönleri arasında, oyuncuların çevreyle etkileşimini ve düşman yapay zekâsının tepkilerini geliştiren gelişmiş fizik motoru ve parçalanabilir ortamlar bulunuyor. Oyuncunun çevreyle etkileşimi en üst düzeyde. Ateş edilen her nesne hasar görüyor. Önceki oyunlarda bu duruma pek rastlanılmıyordu. Oyundaki düşmanların yapay zekâsı, oyuncunun her hareketine karşı bir taktik geliştirecek şekilde yazılmış. Bu da oyunun kendi alanında devrim yaptığını söylemek için yeterli. Bunun dışında oyunun atmosferi ve hikâye anlatımı, oyunculara gerilim dolu bir deneyim sunmak için ayrıntılı ortamlar, karanlık koridorlar ve beklenmedik korku unsurları ile destekleniyor. Oyunun müziği ve ses tasarımı da oyuncuları sürekli gerilim içinde tutmak için özenle hazırlanmış.

F.E.A.R.‘ın önemi, oyun tasarımında ve anlatımında belirlediği yüksek standartlarından ve oyuncu deneyimini zenginleştiren yenilikçi özelliklerinden kaynaklanıyor. Oyun, eleştirmenler tarafından yüksek puanlar alarak ve birçok ödül kazanarak endüstrideki etkisini kanıtladı. Ayrıca F.E.A.R. serisi, video oyunlarında hikâye anlatımı ve atmosfer yaratımı konusunda bir referans noktası olarak görüldü. F.E.A.R., piyasaya sürüldüğünden bu yana kült bir statü kazandı ve FPS türünde bir dönüm noktası olarak kabul edildi. Özellikle AI teknolojisindeki yenilikleri ve psikolojik gerilim unsurlarıyla ön plana çıktı. Japon korku sinemasından etkilenen atmosferi ve anlatımı ile Batı’daki birinci şahıs nişancı oyunlarına yeni bir soluk getirdi. Ayrıca Syndicate (2012) gibi oyunların savaş mekaniklerine ve Trepang2 ve Selaco gibi yakında çıkacak oyunlara da ilham kaynağı oldu.

F.E.A.R.‘ın hikâye anlatımı, oyuncuları derinden etkileyen psikolojik gerilim unsurlarıyla dolu. Alma Wade’in hikâyesi, oyunculara sadece bir olay örgüsü sunmakla kalmıyor, aynı zamanda onları bu karanlık ve gizemli dünyaya çekmeyi de başarıyor. Oyunun anlatımı, sinematik kesitler ve oyuncu etkileşimleriyle desteklenerek bir video oyunundan beklenenin ötesinde deneyimler sunuyor. Kültürel olarak F.E.A.R. serisi, video oyunlarının sanat olarak kabul edilmesinde önemli bir role de sahip.

Hikâyesi, karakterleri ve atmosferiyle oyuncular arasında yoğun bir bağ oluşturdu ve bu da geniş bir hayran kitlesi edinmesine zemin hazırladı. Aynı zamanda video oyunlarının anlatı gücünü ve duygusal etkisini gösteren iyi bir örnek hâline geldi. Bugün video oyunlarının yeni bir sanat dalı olarak kabul edilmesini sağlayan yola döşenen son taş F.E.A.R.‘dı ve sanat konusunda söz sahibi çok sayıda kurum ve üniversite, bu oyunu örnek göstererek video oyunlarının da artık bir sanat dalı olduğunu kabul etti. Peki oyun bize ne anlatıyordu?

2002 yılında, seçkin Birleşik Devletler Ordusu birimi F.E.A.R. (First Encounter Assault Recon) “ulusal güvenliğe yönelik paranormal tehditlerle mücadele etmek” için kurulmuştur. Oyun, 2025 yılında kurgusal Fairport şehrinde geçiyor ve birliğe yeni bir çaylağın (Point Man olarak anılır) katılmasıyla başlıyor. Armacham Technology Corporation’a (ATC) ait bir tesiste, Paxton Fettel adında bir psişik ajan haydutluk yapmaktadır. Resmi olarak bir havacılık ve tıbbi araştırma şirketi olan ATC, gerçekte kriyojenik, nükleer teknoloji, klonlama ve telepati ile uğraşan son derece güçlü bir özel askeri şirket. Telepatik olarak kontrol edilen klon askerlerden (Replikalar olarak bilinir) oluşan bir birim geliştirmeye çalışıyor ve Fettel de onların komutanı. Ancak Fettel, sonradan Replikaları tesisin kontrolünü ele geçirmek için kullanıyor. Üç kişilik F.E.A.R. ekibinin (Point Man, 1LT. Spencer Jankowski ve CTO Jin Sun-Kwon) görevi ise Fettel’i ortadan kaldırmak, bu sayede Replikaların da otomatik olarak kapanacağı düşünülüyor.

Göreve girişilir girişilmez Point Man güçlü halüsinasyonlar görmeye başlıyor. Bu halüsinasyonlarda Fettel, “Hatırladığın ilk şey ne?” diye soruyor, bir kadın, “Onu nereye götürüyorsunuz?” diye bağırıyor, bir adam ise “İnsanlar arasında bir tanrı olacaksın,” diyor. Point Man, oyun boyunca bir bebek ağlaması duyuyor ve sıklıkla da kırmızı elbiseli küçük bir kız görüyor. Özel bir halüsinasyonda, Fettel’in bir işçiyi sorguya çektiğini ve “Alma”nın nerede olduğunu öğrenmek istediğini görüyor. Kısa bir süre sonra Point Man, parçalanmış o işçiyi buluyor ve işçi ölmeden önce, “Alma,” demeyi başarıyor. Ardından da, “Eğer Fettel onu bulursa… Köken,” diyebiliyor. Jankowski’nin ortadan kaybolmasına rağmen F.E.A.R. ekibinin kalanı, bir Delta Force keşif ekibinin irtibatı kestiği ATC karargahına gönderiliyor.

Point Man, Fettel’in isyanı sırasındaki beyin dalgalarının Köken Projesi denilen bir deneyle geliştirildiğini ve psişik güçler kazandığını öğreniyor. Fettel artık çok daha tehlikeli. Bu arada Point Man, Delta keşif ekibinin katledildiğini anlıyor. Daha sonra da ATC’den sağ kurtulan Aldus Bishop ile karşılaşıyor. Bishop, F.E.A.R.‘a kıdemli bir ATC araştırmacısı olan Harlan Wade’i aradıklarını söylüyor. Çavuş Douglas Holiday liderliğindeki bir Delta Force ekibi, Bishop’u kurtarmak için gönderiliyor. Onu bir helikoptere götürüyorlar, ancak helikoptere binerken ATC güvenliği tarafından vuruluyorlar. Point Man, daha sonra Fettel’in Köken Projesi‘nden çıkan “ikinci prototip” olduğunu öğreniyor. Kısa bir süre sonra Fettel, Point Man’e, Bir savaş geliyor. Bunu rüyalarımda gördüm. Yeryüzünü süpüren yangınlar. Sokaklarda cesetler. Şehirler toza dönüştü. Misilleme yapılacak, diyor.

Point Man, prototiplerin Alma adlı bir kadın psişiğin genetik kodundan yaratıldığını ve Alma’nın komadayken her iki prototipi de fiziksel olarak doğurduğunu anlıyor. Ayrıca Fettel’in güçlenmesini sağlayan “eşzamanlılık olayını” da fark ediyor. Alma komada olmasına rağmen Fettel ile telepatik bir bağ kurmuş ve onun eylemlerini etkilemeye başlayarak birkaç ölüme yol açmış. Point Man, Alma’nın Origin’e getirildiğinde sadece sekiz, ilk prototip doğduğunda ise 15 yaşında olduğunu keşfediyor. Gördüğü o kırmızı elbiseli kız da Alma’dan başkası değil. Ayrıca Wade’in, Alma’yı resmi olarak 2005 yılında ölmüş gibi gösterdiğini ve Origin tesisinden kurtarmayı planladığını öğreniyor. Point Man daha sonra, Fettel’in kendisine kardeş olduklarını, ikisinin de Alma’dan doğduğunu söylediği bir halüsinasyon görüyor. Point Man ilk prototip, Fettel’in abisi ve Alma da anneleri… Fettel’i bularak onu başından vuruyor ve Replikaları uyur hâle getiriyor. Daha sonra Alma’nın babası olduğu anlaşılan Wade’in onu dondurulduğu yerden çıkardığına şahitlik ediyoruz. Kadın onu hemen öldürüyor ve Point Man de tesisin nükleer reaktör çekirdeğine yönelerek aşırı yükleme yapıyor.

Tesis patladığında Point Man kaçıyor ve içinde Holiday ve Jin’in de bulunduğu bir Delta Force helikopteri tarafından alınıyor. Jenerikten sonra, adı açıklanmayan bir senatör ile ATC başkanı Genevieve Aristide arasında geçen bir telefon görüşmesini duyuyoruz. Aristide ona, Origin Projesi‘nin güvende olduğunu ve Fettel’in etkisiz hâle getirildiğini söylüyor. Senatör temizliğin ne kadar patavatsızca yapıldığından yakınırken, Aristide ise şunları söylüyor: “Ancak bazı iyi haberler de var. İlk prototipte tam bir başarı sağlandı.”

F.E.A.R. serisinin oyun dünyasındaki etkisi ve kültürel önemi, oyunun yenilikçi özellikleri, hikâye anlatımındaki ustalığı ve endüstriye olan katkıları ile ölçülebilir. Kısacası seri, oyun tasarımı ve anlatımında belirlediği yüksek standartlarla video oyunlarının geleceğini şekillendirmeye devam ediyor…

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

1980 Polatlı doğumluyum. 80'ler ve 90'lar kuşağında yetişmiş bir bireyim. O devrin her bireyi gibi ben de bilimkurguyu video kasetlerden tanıdım. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyam iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamda da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördüm. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulum bitti ve hem gördüklerimi hem de yaşadıklarımı yeni nesillere aktarayım dedim. Öğretim görevlisi oldum. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğimde ülke sınırlarını aştım ve kendimi Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldum. Oldum olası yazmayı sevmişimdir. Âşık olduğum bilimkurguyu ve yazma hobimi de burada birleştireyim dedim. Şimdiden iyi okumalar.

İlginizi Çekebilir

vampire-hunter-d-bloodlist kapak

Vampire Hunter D: Bloodlust ve Gotik Bilimkurgu

Vampire Hunter D: Bloodlust, 1985’te Toyoo Aşida tarafından yaratılan ilk anime filminin devam eseri. İlk …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin