Kısa Film

Meeper, çeşitli uzaylıların uğrak yeri haline gelmiş bir gece kulübünde hademe olarak çalışmaktadır. En büyük hayali ise günün birinde ünlü bir şarkıcı olabilmektir. Ancak karaoke seven bu sevimli kahramanımızın başına hiç olmadık bir şey gelecektir. Yönetmenliğini Eric Armstrong‘un yaptığı 2002 tarihli bu kısa ve eğlenceli animasyon, kısa sürede ses getirmeyi başardı ve ardından devam yapımları çekildi. İyi seyirler…

Yönetmenliğini Michael Shanks‘in yaptığı bu kısa film, Back to The Future ile Doctor Who‘yu ilginç bir şekilde kesiştirmeyi başarmış. “Olur böyle görünmez kazalar” diyor, keyifli seyirler diliyoruz.

Yönetmenliğini Ruairi Robinson’un yaptığı Blinky™, sevimli bir aile robotunun psikopat bir katile dönüşmesini anlatıyor. Keyifli seyirler.

Alfred Image Works Stüdyosu‘nun yayınladığı Johnny Express‘te, evrensel bir kargo şirketinde çalışan tembel Johnny’nin bir teslimatına şahit oluyoruz. Uzay gemisi otomatik pilotta gezinirken uyumayı seven kargo görevlimiz, bilmediği bir gezegende paketi doğru adrese ulaştırabilecek mi? Beş dakikalık diyalogsuz bu kısa film, alışıldık bilimkurgu kalıplarını tersine çeviren son derece eğlenceli bir hayal dünyasına sahip. İyi seyirler!

Yönetmenliğini Samuel Lemberg‘in yaptığı ve senaryosunu ise Colin Harvey‘in yazdığı Chameleon (Bukelamun), bilimkurgu/gerilim türünün başarılı kısa film örneklerinden biri. 6 dakikalık uzunluğuna rağmen, yarattığı atmosferiyle izleyiciyi içine çekme konusunda oldukça hünerli. Dünya uzaylıların istilası altındadır. Üstüne üstlük istilacı yaratıkların insan bedenini birebir taklit edebilme yetenekleri vardır. Hal böyleyken kimin insan kimin uzaylı olduğunu anlayabilmek, hayatta kalmanın birincil koşulu haline gelmiştir. …

Yönetmenliğini ve yapımcılığını Claude lee Sadik‘in üstlendiği ‘The Device‘ (Cihaz), özellikle çarpıcı sonuyla dikkat çekiyor. Kahramanımız tesadüfen gizemli bir cihaz bulur. Cihazın ne işe yaradığını anlaması ve onu kullanmaya başlaması uzun sürmez. Ancak yaptığı bir hata hayatına mal olacaktır. Keyifli seyirler…

Zamanda yolculuk gerçek olsa, ilk yapmak isteyeceğiniz şey ne olurdu? Yüzyıllar öncesine ya da sonrasına gidip olmadık insanlarla tanışmak, yok olmuş hayvanları görmek mi? Belki de yıllar öncesine gidip Loto’dan servet yapmak isterdiniz… Yoksa yıllar önce yapılmış hataları düzeltmeyi mi yeğlerdiniz? Ama elinizde bu kadar uzaklara gidebileceğiniz bir alet yok, sadece 1 dakika geriye gidebiliyorsunuz. Hayal etsenize! Kötü bir espriyi …

Bazen gerçek tüm acımasızlığı ve ağırlığıyla üzerimize çullandığında ve onu değiştirmemizin hiçbir yolu olmadığında çareyi hayal dünyalarına sığınmakta buluruz. Bazen devam edebilmenin tek yolu budur: Hayal dünyalarına sığınmak ve hayatımızın en parıltılı anlarını yeniden ve yeniden düşlemek. Tıpkı Anton Chistiakov ve Mikhail Dmitriev’in yazıp yönettiği kısa filmin kahramanı Bibo’nun yaptığı gibi. İyi seyirler…

Teknolojinin dur durak bilmeden ilerlediği Bilişim Çağı’nda, bitmek bilmez bir yarışın içine sürüklenmiş durumdayız. Çalışıyoruz ve “şeyler” satın alıyoruz. Daha çok çalışıyoruz ve daha çok “şeyler” satın alıyoruz. “Şeyler” satın alıyoruz ve mutlu olacağımızı düşünüyoruz. Daha çok “şeyler” satın alınca daha çok mutlu olacağımızı düşünüyoruz. İhtiyacımızı görsün diye değil, en yenisi bizde de olsun diye “şeyler” satın alıyoruz. Birbirimizden farkımız …

İçinizde birden fazla kişilik olsaydı ne yapardınız? Onların esiri mi olurdunuz yoksa hakimi mi? Yönetmenliğini Trevor Sands‘ın yaptığı 2002 çıkışlı Inside (İçeride), çoklu kişilik bozukluğu yaşayan genç bir karakter üzerinden, sağlam bir psikolojik kurgu yaratmayı başarmış. Özellikle bunu beş dakika gibi kısa bir zaman aralığında yapıyor oluşuyla da takdiri hak ediyor. Oyuncular: Jeremy Sisto, Reedy Gibbs, Michael Bailey Smith.