Frequency’nin İspanyol Yorumu: Durante la tormenta

Zamanda yolculuk ve geçmişe müdahale, bilimkurgunun kurcalamaktan en keyif aldığı anlatıların başında geliyor. H.G. Wells’in 1895 yılında yazdığı Zaman Makinesi’nden bu yana, konuyu odağına alan sayısız film ve romana imza atıldı; öyle görünüyor ki atılmaya da devam edilecek. Çünkü konunun özündeki merak ve çekicilik, mevcut bilimsel gelişmelerin de yönlendirmesiyle her daim canlılığını korumayı başarıyor. Her ne kadar muadili büyük sinema filmlerinin gölgesinde kalmış olsa da, Gregory Hoblit’in 2000 çıkışlı Frequency’si de bu temanın en dişe dokunur örneklerinden biri olarak tarihteki yerini aldı.

Başrollerini Dennis Quaid ve Jim Caviezel’in paylaştığı film o kadar ilgi çekti ki, sonrasında 13 bölümlük bir televizyon dizisine de uyarlandı. Filmde başarılı bir polis memuru olan John Sullivan, eski bir telsiz sayesinde yıllar önce yaşamını yitiren babasıyla iletişim kuruyor ve ölümünü engellemeye çalışıyordu. Ancak tahmin edilebileceği gibi geçmişte yarattığı her değişiklik, geleceğin de bambaşka bir seyre bürünmesine yol açıyordu. İşte yönetmenliğini Oriol Paulo’nun üstlendiği 2018 tarihli Durante la tormenta’nın da buna oldukça benzeyen bir hikâyesi var. Tek fark ise bu kez geçmişle iletişim kurulabilmesini sağlayan cihazın bir telsiz değil de televizyon oluşu.

Vera Roy, hayatını eşine ve küçük kızına adamış bir hemşiredir. Yeni taşındıkları evlerinde mutlu bir yuva kurmanın heyecanını yaşarken, evin önceki sahiplerinden kalma eski bir televizyon ve kameranın ortaya çıkmasıyla işler gitgide tuhaflaşmaya başlar. Çünkü tam da 25 yıl önce kaydedildiği anlaşılan görüntülerdeki çocukla doğrudan iletişim kurabildiğini fark eder. Üstelik bu gizemli durum, çocuğun kısa bir süre sonra öldürüleceğini öğrenmesiyle daha da tuhaflaşır. Bunun üzerine Vera Roy, gayet “insani” ve “masumane” bir kararla gelecekten bilgi verip çocuğun ölmesini engeller. Ancak bu kararı, bambaşka bir ertesi güne uyanmasıyla sonuçlanır.

Çocuğun hayatını kurtararak geçmişe yaptığı müdahale, canından çok sevdiği kızının ortadan kaybolmasına ve eşiyle de hiç evlenmediği bir gerçekliğin doğmasına yol açar. Artık hem evladını yitiren hem de yuvası darmadağın olan acılı anne, zamanlar arası iletişimi mümkün kılan gizemli fırtına dinmeden önce yaptığı hatayı düzeltmek zorundadır. Ne var ki zamanla oyun oynamanın bedeli ağır olacaktır…

Yönetmen Oriol Paulo’nun, senaryosunu Lara Sendim ile birlikte kaleme aldığı Durante la tormenta, yükselen İspanyol sinemasının son dönemdeki en başarılı işlerinden biri. İlmek ilmek örülmüş kurgusu ve bilimkurgu ile polisiyeyi tam da kararında harman edişiyle keyifli bir hikâye ortaya koyuyor. Belki işlediği konu bakımından özgün değil, ancak serpiştirdiği baharatla bilindik bir yemeği lezzetlendirerek bizi kendine hayran bırakmayı başarıyor. Hele de orijinal Netflix içeriklerinin kalitesinden şikâyet edenler için çölde vaha olduğunu belirtmekte yarar var.

Ayrıca film, zaman yolculuğu ve değişen gerçeklik gibi karmaşık temaları merkezine oturturken alışılageldik tuzaklara düşmekten de imtina ediyor. Zamansal döngüler yaratıp seyircisini küçük bir kesitin içine hapsetmektense, gitgide açılan olay örgüsüyle adeta kıskıvrak yakalıyor. Bu senaryosal hünerin de etkisiyle olsa gerek, zaman zaman düşen temposu ve kafa karıştıran ayrıntıları bile akıştan kopmanıza fırsat tanımıyor. Dahası Adriana Ugarte, Chino Darín, Javier Gutiérrez, Álvaro Morte gibi oyuncuların doğal performansı sayesinde romantizm ve gerilim denklemi bir an olsun bozulmuyor.

Uluslararası sinema arenasına “Mirage” adıyla giren yapım, yönetmen Oriol Paulo’nun Ecos ve Contratiempo’dan sonraki ikinci uzun metraj filmi. Ecos’ta kocası ve kızını kaybeden sağır bir kadının ölüleri duymaya başlamasıyla gelişen olayları anlatan yönetmen, Contratiempo’da ise sevgilisini öldürmekle suçlanan evli bir adamın sır dolu hikâyesine yoğunlaşıyordu. Ecos’taki vasat yönetmenlik ve yazarlığına rağmen Contratiempo’da ortaya koyduğu başarısıyla, gelmekte olan Durante la tormenta’nın ayak seslerini duyurur gibiydi.

Pandemi döneminde televizyon sektörüne ağırlık veren yönetmen, sonrasında çektiği Torcuato Luca de Tena’nın aynı adlı romanından uyarlanan Los renglones torcidos de Dios ile bilindik tarzına geri döndü. Gelecek neler getirir bilinmez ama, Oriol Paulo’nun İspanyol sineması adına umut vaat ettiği bir gerçek.

Yazar: İsmail Yamanol

Amatör bir düş gezgini, saplantılı bir bilimkurgu hayranı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini üstelendiği Bilimkurgu Kulübü'nde at koşturmayı sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

Rebel Moon 2 - The Scargiver

Rebel Moon’un Göz Kanatan Devam Filmi: The Scargiver

Rebel Moon‘un (İsyankâr Ay) ikinci kısmı da Netflix‘te izleyiciyle buluştu. İlk kısımda yönetmen Zack Synder, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin