gecmiste gecen bilimkurgu filmleri

Konusu Geçmişte Geçen 10 Bilimkurgu Filmi

Bilimkurgu, yapısı itibarıyla insanların geleceği düşlediği bir sanat alanı. İnsanların hayal dünyalarında yarattığı gelişimler bilimkurgu ile ifade ediliyor ve bu düşler de bilimsel çalışmalara ilham veriyor, geleceğin şekillenmesini sağlıyor. Tarih de insanların merakını en az gelecek kadar cezbeden ve çalışmalar yapılan bir alan. Nice sanat eserinde tarihsel öykülerle karşılaşıyoruz. Bazen de bilimkurgu ile tarih birleşiyor.

Bilimkurgu sinemasında doğrudan tarihi merkeze alan çok sayıda film var. Bazıları zaman yolculuğunu işliyor, bazıları geçmişteki uzaylı ziyaretlerini anlatıyor ve bazıları da dönemin bilimine atıfta bulunuyor. Kuşkusuz ki tüm bu filmler, bilimkurgu sinemasına farklı bir bakış açısı sağlıyor.

Hadi gelin, konusu geçmişte geçen bilimkurgu filmlerinden on tanesini birlikte inceleyelim.

The Lost World (1925)

Sir Arthur Conan Doyle’un aynı adlı romanından uyarlanan bu erken bilimkurgu sineması örneğinde, coğrafi keşifler sırasında Amazon Ormanları’nda dinozorlara rastlayan denizcilerin maceraları anlatılıyor.

Denizcilerin bazıları sonunda adadan kurtulmayı ve hatta dinozorlardan birini yanlarında götürmeyi başarıyor. Jurassic Park‘ın aynı adlı devam filmi, bu esere bir saygı duruşu.

The Land That Time Forgot (1974)

Çektiği bilimkurgu mini dizileriyle adını duyuran Kevin Connor imzalı bu filmde, Birinci Dünya Savaşı sırasında bir Alman denizaltısı, askeri hedef sandığı sivil bir İngiliz gemisini batırıyor ve yaptıkları yanlışı anlayınca da hayatta kalanları gemiye alıyor.

Yanlış bir dönüş yaptıktan sonra denizaltı onları bilinmeyen Caprona topraklarına götürüyor ve burada dinozorlar ve neandertallerle karşılaşıyorlar.

The People That Time Forgot (1977)

Önceki filmin devamı niteliğinde olan bu film, Birinci Dünya Savaşı’nın sonrasında geçiyor. Alman denizaltısı ile dinozorlu adayı keşfeden Bowen Tyler, adayı yeniden bulmak istiyor. Ancak kaybolan Amerikalı denizcileri bulması için Antarktika’ya gönderiliyor.

Keşif gezisini ertelemesi gerektiği için canı sıkılıyor. Ne var ki Antarktika’nın ücra bir köşesinde Taş Devri’nin hâlâ yaşandığını keşfedince heyecanı geri geliyor.

Back To The Future 1 ve 3 (1985, 1990)

Zaman yolculuğu temasını olabilecek en eğlenceli ve yalın şekilde anlatan bu üçlemenin ilkinde, kazara zaman yolculuğu yaparak 1955 yılına giden Martin McFly’ın önce ebeveynlerin tanışmasına engel olması ve sonra da ikisini tanıştırıp âdeta çöpçatanlıklarını yapmaya çalışması anlatılıyor.

Üçüncü filmde ise Martin, bu kez zaman makinesinin mucidi olan Dr. Emmet Brown’u kurtarmak üzere 1885 yılının Vahşi Batı’sına gidiyor.

The Rocketeer (1991)

Steven Spielberg’in efektçisi olarak Indiana Jones filminde Oscar kazanan Joe Johnston’ın yönettiği film, aynı adlı çizgi romandan uyarlama. The Rocketeer, gangsterler, Nazi casusları ve Havacılık Çağı’nın büyümesiyle tamamlanan 1930’ların Hollywood’unu yeniden yaratıyor.

Genç pilot Cliff Secord, çok gizli bir deneyin ürünü olan bir sırt roketi buluyor. Ancak bu roketin Naziler için üretildiği ortaya çıkıyor. Tamircilik yapan akıl hocası ve yakın dostu Peevy’nin yardımıyla kız arkadaşını kurtarmaya ve The Rocketeer adını alıp bir süper kahraman olarak Nazileri durdurmaya çalışıyor.

Wild Wild West (1999)

Aktörlük kariyerine bir aksiyon filmi ile başlayan rapçi Will Smith, ilerleyen dönemlerde üst üste bilimkurgu filmlerinde oynadı. Bunlardan biri de Steampunk-Western türündeki Wild Wild West‘ti.

Alışılmış Westen filmlerinden farklı olarak dev buharlı makinelerin görüldüğü bu filmde Vahşi Batı’nın en iyi iki özel ajanı, Başkan Grant’i kurtarmaya çalışıyor. Karşılarında ise İç Savaş’ı kaybettiği için intikam almaya kararlı, tekerlekli sandalyeye bağlı, steampunk meraklısı, şeytani bir Konfederasyon bilim adamı var.

The Prestige (2005)

Christopher Nolan’ın en iyi işlerinden olan bu bilimkurgu/dönem filminde, Viktorya İngiltere’sinde iki sihirbazın arasındaki rekabeti ve bu rekabetin yol açtığı sonuçları izliyoruz.

Yüksek teknoloji ürünü sihirbazlık gösterileri için Nikola Tesla’yı dahi kiralayan bu iki sihirbaz, söz konusu rekabet için birer servet bile harcıyor. Sonunda her ikisi de çok şey kazanıyor ama kazandıklarını misliyle ödemek zorunda kalıyor.

A.R.O.G. (2008)

2008’de Cem Yılmaz, G.O.R.A. filminin devamı niteliğindeki A.R.O.G. ile karşımıza çıktı. Komutan Logar, intikam almak için Arif’i zamanda bir milyon yıl geriye gönderiyor. Zaman makinesini icat edip kendi zamanına dönmek isteyen Arif, taş devri insanlarına hızlandırılmış evrim ve teknolojik gelişim kursu veriyor.

Uçuk komedi türündeki ilk filmin aksine, bu filmde toplumsal mesaj kaygısı da göze çarpıyor.

Cowboys & Aliens (2011)

Cowboys & Aliens

Yine bir çizgi roman uyarlaması var sırada. Jon Favreau imzalı filmde, bir uzay gemisinin Vahşi Batı bölgesinden başlayarak Dünya’yı ele geçirmek için 1873 Arizona’sına gelişini izliyoruz. Uzaylıların önündeki tek engel ise altıpatlar ve sürgülü tüfekler dışında silahları olmayan kovboylar ile yerlilerden oluşan bir birlik.

Uzaylıların ileri teknolojisi ile savaşması mümkün görünmeyen bu birlik, beklenmedik bir mücadele sergiliyor.

Prey (2022)

Predator serisinin temeline inen bu filmde avcı uzaylımız, 300 yıl öncesinin Komançi topraklarına dişine göre bir rakip bulmak üzere geliyor. Sonunda aradığı rakibi buluyor; yetenekli bir avcı olan Komançi Naru.

Çok geçmeden de uzaylımız ile Naru arasında bir kedi – fare oyunu başlıyor.

Bonus: Arif v 216 ve Zaman Makinesi 1973: Zaman yolculuğunu konu alan bu iki Türk filmini de izleyebilirsiniz.

Yazar: Halil Alpaslan Hamevioğlu

İçsel yolculuğuna 1980'de Polatlı'da başladı. 80'ler ve 90'ların göbeğinde yetişti. O devrin her bireyi gibi bilimkurguyu video kasetlerden tanıdı. Sonra özel kanallar geldi. Hayal dünyası iyice genişledi. Eh, gerçek yaşamında da dünyanın içinden geçtiği dönüşümü gördü. Sovyetler'in bitişini, Berlin Duvarı'nın yıkılışını, popüler kültürün tüm dünyayı etkisi altına alışını... Bir gün okulu bitti ve hem gördüklerini hem de yaşadıklarını yeni nesillere aktarmak istedi. Öğretim görevlisi oldu. Gazi Üniversitesi’nde başlayan, Başkent Üniversitesi’nde devam eden öğreticiliğinde ülke sınırlarını aştı ve kendini Amsterdam Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde buldu. Yazmayı hep sevdi. Âşık olduğu bilimkurgu ile yazma hobisini ise burada birleştirdi.

İlginizi Çekebilir

Dandadan

Dandadan’da Bilimkurgu ve Doğaüstünün Uyumu

Hikâye anlatıcılığının en ilginç yönlerinden biri, iki farklı türü tek bir öyküde harmanlayabilmektir. Dandadan doğaüstü …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin