Parrallel-universes

Paralel Evrenleri Konu Alan 15 Bilimkurgu Filmi

İlk olarak Hugh Everett’ın ortaya attığı paralel evren kavramı, insanlığın evrene dair bakış açısını kökünden değiştirecek denli önemli doneler barındırıyor. Aristo’nun dünya ve dolayısıyla insan merkezli evren anlayışından yola çıktık hâlbuki. Her şeyi kendi varlığımızla izaha çalıştık, tüm evreni sahip olduğumuz kısıtlı bilgi ve imkânla izaha çabaladık. Ancak bilgi arayışı cehaleti aşikar edince, sıradan bir evrenin alelade parçası olunduğu bilgisine ulaşılması derin sarsıntılar yarattı. Yine de bu bir yıkımdan ziyade yapıma sürükleyen uyaranlar bütünüydü. Böylece doğaya bakarak kendini bulma gayesi bambaşka bir düzeye taşındı.

Paralel evren teorisi, evrenimizin haricinde başka benzer yahut farklı evrenler de bulunabileceği fikrini içeriyor. Bu evrenlerin yapılarına dair birçok sav var ve haliyle kurgusal düzlemde de spekülatif yorumlar sunuluyor. İşbu listemizde paralel evrenler teorisiyle insanın evrene dair tahayyülünü içeren filmleri sıraladık. Umarız keyif alırsınız.

Coherence

2013 yapımı Coherence, gizem unsurlarını bilimkurgusal dokuyla harmanlayarak her dakikasında şaşırtmaya müsait bir kurgu sunuyor. Bir grup arkadaş, yemek için sıradan bir akşamda toplanır. Her şey gayet olağandır, sohbet edilir, gülüp eğlenilir; ta ki bir kuyruklu yıldızın geçişinde yaşananlara dek.

Film, düşük bütçesine ve mekân kısıtlılığına rağmen korku ve gerilimi ustalıkla işliyor. Zaten bilimkurgusal yanını da bu esnada ortaya çıkarıyor. İnsanın karanlığına dair ilginç bir yorum.

Another Earth

2011 yapımı Another Earth, dünya dışı yaşam araştırmalarının neticesinde beklenmedik bir keşfin izini sürüyor. Ansızın beliren bir gezegenin dünyaya benzerliği hayli ilgi çeker ve ilk temas için hazırlıklar yapılır. Herkes farklı bir canlı türünü ya da yeni bir medeniyeti beklerken, canlı yayında konuşan doktor kendi sesiyle yanıt alır; böylece işler epeyce karışır.

Film, tıpkı Coherence gibi insanın doğrudan kendisiyle ilgili soruları cevaplama çabasının kurgusal düzlemdeki yansıması olarak göze çarpıyor. Ancak gerilim ve korku yerini pişmanlık ve özleme bırakıyor. Farklı bir duygusal ton, paralel evren teorisine estetik dokunuş içeriyor.

Parallel

2018 yapımı Parallel, bir grup arkadaşın eğlence için çıktığı yolculuğu konu ediniyor. Eğlence için gittikleri köhne evin banyo duvarında bir çatlak bulurlar ve peşi sıra ulaştıkları ipuçları onları paralel evrenlere açılan bir kapıya götürür. İlk başta oyun olarak gördükleri bu keşif, bir müddet sonra kontrolden çıkar. Aralarında koydukları basit kuralları aşarlar ve kavgalar kaçınılmaz hale gelir.

Aksiyon düzeyi yüksek seyreden film, insanın nasıl ince bir ipe bağlı olduğunu ve kontrolden çıkması için gerekli motivasyonu bulunca neler yaşanabileceğini bilimkurgusal esinle anlatıyor.

Everything Everywhere All at Once

2023 Oscar törenine damgasını vuran Everything Everywhere All at Once ya da kısaltmasıyla EEAAO, Holywood sinemasının alternatif açılımlarından biri olarak öne çıkıyor. Bir ailenin yıkımını sergileyen film, paralel evren teorisiyle ilgili yaklaşımı küçük bir hikâyenin devasa yansımalarını göstererek anlatıyor. İltica ettikleri ülkede güç bela geçinen orta yaşlı bir çiftin bireysel çıkmazları, bu vesileyle bir anda kozmolojik bir anomalinin anlatım alanına dönüşüyor.

EEAAO, absürt mizah anlayışı, başarılı oyunculukları ve özgün yapısıyla öne çıkıyor.

Source Code

source-code-yasam-sifresi

2011 yapımı Source Code, Colter adlı bir askerin ansızın bir trende uyanmasıyla başlıyor. Colter, buraya nasıl geldiğini anlamayınca sorgular ve bir müddet sonra patlayan bomba nedeniyle kısa süreliğinde bilincini kaybeder. Fakat işin ilginç yanı, kısa süre sonra yeniden aynı yere döner. Çevresinde yaşananlar tekrar etmekte, bomba patlayınca da başa sarmaktadır. Colter bu gizemi çözmek zorundadır.

Source Code, paralel evren teorisine dair izlediğim ilk film. Henüz lise öğrencisiyken DVD’den izlediğim bu filmin hem duygulara dair etkin söylemi hem de nitelikli oyunculukları vesilesiyle etkileyici bir anlatı haline geldiği kesin. Bilhassa finaliyle iz bıraktığını belirtmek gerek.

Predestination

predestination

Robert A. Heinlein’ın “All You Zombies” adlı kısa öyküsünden uyarlanan 2014 yapımı Predestionation, üst düzey bir ajanın son görevini konu ediniyor. Kahramanımız, tüm zaman çizgileri boyunca ondan kaçan tek suçlunun peşine düşmeli ve yakalamalıdır. Ancak bu kovalamaca, aksiyon dolu olduğu kadar sürprizlere de açıktır.

Paralel evren teorisini epey kafa karıştırıcı ve beyin mıncıklayan bir noktaya çeken film, paradoks kavramında çığır açacak denli karmaşık olay örgüsüyle öne çıkıyor.

Donnie Darko

Jake Gyllenhaal’ın çıkış projesi olan 2001 yapımı Donnie Darko, sıradan bir gencin geçirdiği kazanın etkilerini korku ve gerilim unsurlarıyla sunmasıyla epey ses getirdi. Kazanın sonucunda bir tavşan görmeye başlayan, bu tavşanın manipülasyonlarıyla boğuşarak sorunlar yaşayan Donnie, nihayetinde kendini korkunç bir durumun ortasında bulur.

Jake Gyllenhaal’ın başarılı oyunculuğu filmi oldukça öne taşıyor ve paralel evren teorisini farklı bir bakış açısıyla yorumlayan senaryosuna değer katıyor.

Mr. Nobody

2009 yapımı Mr. Nobody, Jared Leto’nun türünü az rastlanır şahane performansıyla öne çıkan bir yapım. Sonsuz olasılıkları özenle irdeleyen film, her kararın aslında kendi içinde bambaşka sonuçlar doğurduğunu ve her eylemin aslında nafile görülmemesi gerektiğini ustalıkla anlatıyor. Henüz bir çocukken tren istasyonunda boşanmış ebeveynleri arasında kalan Nemo, iki olasılıktan herhangi birini seçerek yalnızca yolunu belirlemiş olmuyor, aynı zamanda sürekliliğe dair sorgulamasının da önünü açıyor.

Bilimkurgusal öğeleri yaşama dair vurucu tespitlerle birleştiren Mr. Nobody, bir oluş anlatısı olarak epey dikkat çekici.

Interstellar

interstellar

Dünyanın geleceğine dair muhtemel epeyce senaryo var. Ancak bunların arasında en öne çıkanı hiç kuşkusuz su ve gıda krizi. Nolan Kardeşler de bu senaryoyu kendilerinde izler taşıyan motiflerle bezeyerek yeniden yorumluyor. 2014 yapımı Interstellar, yakın gelecekte yaşanmaz hale gelen dünyadan manzaralarla başlıyor. Bir çiftçi ve eski NASA pilotu olan Joseph Cooper, insanlık için yeni bir gezegen bulmak üzere bir araştırma ekibiyle birlikte yolculuk yapacağı uzay aracına pilot olarak görevlendirilir. Fakat bu yolculuk başladığı noktadan çok daha ötelere giderek hem mesafenin hem de duygu ve düşüncelerin sınırlarını zorlayan bir şekle bürünür.

Christopher’ın dehasının yanında geri planda kalsa da, Jonathan Nolan’ın da gözden kaçırılmaması gereken bir zekâya sahip olduğunu gösteren Interstellar, Klasik Nolan filmlerindeki duygu tonunu başarıyla zenginleştirmenin yanı sıra, bilimkurguyu bilimle buluşturma hususunda da çok önemli dokunuşlara sahip. Tek sorun, halen Nolan Kardeşler ibaresi yerine yalnızca Chris’in öne çıkması.

The Terminator

80’li yıllara damga vurmuş The Terminator gibi kült bir filmin olay örgüsünü bilmeyenimiz yoktur muhtemelen. İnsanlığın geleceğine dair bir başka kriz senaryosu da yapay zekânın yaratabileceği tehditler. Bir anda Animatrix’i ya da Terminator’ı anımsatacak bir kaosun meydana gelmesi ve insanlığın en çetin hayatta kalma, varlığını sürdürme mücadelesine girmesi oldukça muhtemel. Ancak listemize dahil olması tek bir filmden ziyade, serinin genel işleyişi.

Serinin en iyisi kuşkusuz ikinci film. Bir başka alternatif gerçekliğe geçişi gördüğümüz bu aşamada çoklu boyutların da kapısı açılmış oluyor. Her yapımda bu irdelenmeye başlandı. İyi ya da kötü, neticeleri malum.

Looper

looper

Zamanda yolculuk teması, The Terminator’da olduğu gibi pek çok bilimkurgu filminde karşımıza çıkıyor. Looper da bu temayı polisiye öğelerle birleştiren bir yapım.

Zamanda yolculuğun bulunduğu alternatif bir gelecekte, güç sahibi kişiler suikastlar için karmaşık bir yöntem geliştirmiştir. Öldürülecek kişinin infaz emri verildiğinde tetikçi farklı bir zaman dilimine gider ve cinayeti orada işler. Hikâye de bu suikastçılardan birine odaklanıyor. Hayatı gayet yolunda ilerleyen Joe (Joseph Gordon-Levitt) için işler bir anda beklenmedik biçimde karışınca çözülmesi gereken sorunlar da yüzeye çıkıyor.

Deja Vu

Denzel Washington’ın oyunculuğunu övmeden bu filmi anlatmak kesinlikle imkansız. Canlandırdığı her karaktere ayrı bir klas kattığı muhakkak. Bu geleneği Deja Vu filminden de aynen sürdürüyor.

Deja Vu, gelişmiş bir teknolojiyi merkezine alıyor. Trajik bir bombalı saldırının ardından polis saldırganları tespit etmeye çalışmaktadır. Bu davada görevli dedektif Doug Carlin (Denzel Washington) da olay mahallini incelerken bir kadının bilgilerine ulaşır. Bu kadının hayatı, gelişmiş bir cihaz sayesinde belirli bir süre geriye kadar kayıt altına alındığından izlemek mümkündür. Böylece yaşanmış olayları izlemekle başlayan macera, zamana karşı soluk soluğa bir yarışa dönüşür.

Back to the Future

80’lerin bir başka ikonik yapımı olan Back to the Future, zamanda yolculuk temasının muhtemelen en bilindik örneği. On yedi yaşında bir lise öğrencisi olan Marty McFly, çılgın bilim adamı Dr. Emmett Brown ile sıklıkla zaman geçirmekte ve onun küçük işlerine yardım etmektedir. Bu sırada amatör olarak müzikle de uğraşmaktadır. Bir gün doktor oldukça gizli bir deneyi için Marty’den yardım ister. Ancak bildiğiniz üzere deneyin sonucu, bilimkurgu tarihinin son kırk yılına damgasını vurur.

Birçok insanın Delorean araçları merak etmesini sağlamasına rağmen DMC’nin batmasını önleyemeyen film, oyunları dahil bıraktığı bütün mirasıyla izleyici nezdinde çok kıymetli bir yere sahip.

Edge of Tomorrow

Olası uzaylı istilasını konu edinen birçok film var. Tim Burton’ın Martians’ından Spielberg’ün War of the Worlds’üne dek farklı anlayışlar ve yaklaşımlarla dünya dışı yaşam teması işlendi. Ancak 2014 yapımı Edge of Tomorrow, bu anlamda benzerlerinden biraz daha özgün. Bu özgünlük elbette eklektik bir yapı, yine de önemli. Rütbeli bir asker olan Cage (Tom Cruise)’in görevi istila sırasında halkı sakinleştirmek için konuşmalar yapmak, yayınlar düzenlemektir. Ancak bir gün ezkaza aktif göreve, sıcak çatışma bölgesine gönderilince işler karışır. Gelgelelim üniformayı taşımaya layık olması için önüne epey zorlu bir görev çıkacaktır.

Edge of Tomorrow, 1993 yapımı Groundhog Day filmini anımsatan senaryosu, sürükleyici aksiyonu ve zekice senaryo detaylarıyla dikkat çekiyor.

Spider-Man: Into the Spider-Verse

Geçtiğimiz gün devam filmi vizyona giren bu başyapıtı anmadan listeyi neticelendirmek olmazdı. 2018 yapımı filmde Peter Parker’ın mahallenin cesur kahramanı olarak yaptıklarını izlerken bir anda hikâyenin ekseni değişiyor ve bambaşka bir kişinin, yani Miles Morales’in hayatına tanıklık ediyoruz. Miles, güçlerini elde ettiğinde tıpkı Peter gibi afallar ve bir süre yaşadıklarını idrak etmekte zorlanır. Ancak evrensel bir tehdit ortaya çıktığında, büyük gücün gerektirdiği sorumluluğu üstlenmekte gecikmez.

Yenilikçi animasyon teknikleriyle sinemayı değiştiren Spider-Man: Into the Spider-Verse, eğlenceli ve bir o kadar da sürükleyici bir çoklu evren macerası sunuyor.

Yazar: Emre Bozkuş

ben bir şarkıyım/atlas denizlerinden geldim/önümde dalgalar vardı/arkamda dalgalar/dalgalar bitince/ben de biterim

İlginizi Çekebilir

interstellar kapak

Interstellar’da Gördüğümüz 14 Şeye Bilimsel Bir Bakış

Interstellar (Yıldızlararası) filminin bilim danışmanı ve yapımcısı olan Kip Thorne, filmin senaryosundaki bazı noktaları açıklayan …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin