Le Voyage Dans la Lune, günümüze ulaşmış ilk bilimkurgu filmi olmasının yanı sıra dönemi içinde çekilmiş en uzun metrajlı filmdir. Kullanılan görsel efektleri ve kurgusal yapısıyla film, dönemi için de devrim niteliği taşımaktadır. Kendinden sonraki bir çok yapıma ilham kaynağı olmuş, sinemanın gelişmesine büyük etken oluşturmuştur. Film, Ay’a gerçek anlamda 1969 yılında çıkılmasından yaklaşık 67 sene önce çekilmesine rağmen (Jules Verne’nin kitabından uyarlandığı gibi) Ay’a kapsül ile gidilebileceğini gösteren ilk görsel eserdir. Her ne kadar dönemi içinde devrim niteliğinde bir film olsa da, bir çok mantıksal ve bilimsel sorunu bulunmaktadır. Öncelikle, Ay’a gitmeden elbise değiştirilmesine rağmen (ki bu elbiseler dönemin takım elbiseleridir) nefes alma sorunu üzerine bir noktaya değişinilmemiş, Ay’ın yerçekimi gücünün de Dünya ile aynı olduğu varsayılmıştır. Yalnız o dönemde Einstein’in Genel Görelilik Kanunu henüz ortaya çıkmadığından bunların bilinmemesi doğal karşılanabilir.
Bir diğer sorun da Ay’da bir köşeden aşağı düşülünce Dünya’ya inilebileceğinin gösterilmiş olmasıdır. Bu, son derece mantıksız ve saçmadır. Bunun hiçbir mantıksal ve bilimsel açıklaması olamaz. Büyük olasılıkla çekim tekniği konusundaki sıkıntılardan ötürü böyle bir şey planlanmıştır. Daha büyük bir saçmalık da tahttan düşüp patlayan Sereniteler’den birinin kapsülün arkasına tutunup Ay’dan Dünya’ya düşünce ölmemesidir. Filmin yapısı son derece tiyatraldır. Günümüzde yayınlansa sinema’dan ziyade bir tiyatro eseri muamelesi görebilir. Fakat sinemanın o dönemde son derece yeni olmasından ötürü binlerce yıllık geçmişi olan tiyatrodan etkilenmesi ve onun gölgesinde kalması olağan karşılanabilir.
Günümüz şartlarında birçok noktası bize basit ve ilkel gözükse de film, içinde barındırdığı ilkler sebebiyle son derece önemlidir. Bu film olmasa, günümüz sinemasının bildiğimiz şekliyle biçimlenmeyebileceği de bir gerçektir. Süresi de göz önüne alındığında hemen her sinema tutkununun, özellikle de bilimkurgu sineması hayranının izlemesi gereken bir eserdir. Dilerseniz konusunu da özetleyerek yazıyı bitirelim…
Bir grup bilim insanı (giysileri daha çok büyücüleri andırsa da bilim insanlarıdır), büyük bir coşkuyla toplanır. Üzerlerindeki elbiselerde Ay suretleri vardır. Peşi sıra Profesör gelir ve yazı tahtası üzerinde Ay’a nasıl gidileceğini gösterir. Bir anda büyük ve hararetli bir tartışma kopar, adeta bu fikrin olabilirliğine karşı çıkarlar. Tartışma büyür, notlar, kitaplar fırlatılır ama sonunda araya girenler ve karşılıklı konuşmalarla gerginlik azalır. Profesör, yanına beş kişi daha seçer ve böylece altı kişi, elbiselerini değiştirip Ay’a yolculuk için kapsüle geçerler. Kapsül, büyük bir mermiyi andırmaktadır ve büyük bir top içine yerleştirilip Ay’a fırlatılır. Ay’a inen bilim insanları, yol yorgunluğu ile dinlenirler. Ama kar fırtınası baş gösterince kalkıp sığınabilecekleri bir yer ararlar ve mağaraya benzer bir yere gelip yer altına inerler. Yer altında kendi kendine büyüyen mantarların olduğu egzotik bir yer bulurlar. Bu sırada Ay’da yaşamakta olan Serenite adlı canlılarla karşılaşırlar. İnsansı yapılarına rağmen yüzleri ve elleri ıstakozları andıran bu canlılardan ürken bilim insanlarımız, onlarla girdikleri mücadelede kendilerine sert bir darbe indirildiğinde patladıklarını görürler. Fakat bir anda çok sayıda Serenite gelip onları esir alır.
İnsanlar, Serenite kralının karşısına çıkarılır. Baltaları, basit zırhları ve teokratik yapısıyla Sereniteler ilkel bir medeniyet örneği göstermektedir. Bir bilim insanı, Serenite’lerin elinden kurtulup kralı tahtından yere atarak patlamasına sebep olur. Karmaşa esnasında bilim insanları kaçıp kapsüle döner. Peşlerinden Gelen Serenite’lerden biri de kapsüle tutunur. Profesör, kapsülü ucundaki ipinden tutup uçurumdan düşürür ve sanki Ay, Dünya atmosferindeymiş gibi kapsül, Dünya’yaki bir denize düşerek iner. İnsanlar, Ay ekibini büyük coşkuyla karşılar. Büyük kutlamalar yapılır. Ay’da kapsüle tutunan Serenite de zarar görmeden Dünya’ya gelmiştir. Başarılarından dolayı profesörün heykelinin yapılmış olduğu görünür ve böylece film biter.
- Yönetmen: Georges Méliès
- Yazan: Jules Verne’nin “From the Earth to the Moon” ve “Around The Moon”, H.G. Wells’in “First Man in the Moon” kitaplarından uyarlanan filmin senaryosunu Georges Méliès kaleme almıştır.
- Oyuncular: Georges Méliès, Victor André, Bleuette Bermon, Jeanne d’Alcy…
- Çekim Yılı ve Tekniği: 1 Eylül 1902, 35mm Lumiere Cinematographe Kamera – Sessiz Film
- Türü: Bilimkurgu/Macera
- Süresi: 13 dk, 16 dk, 8 dk (Filmin farklı sürelerde versiyonları bulunmaktadır, en bilineni 13 dakikalık versiyonudur)
- Renk: Siyah Beyaz (Orijinal), Renkli (Özel stüdyolarda çalışmalar sonucu kısmen renklendirilmiştir)