Alien-Jones-the-Cat-and-Sigourney-Weaver

Alien Filmindeki Kedi Jones Robot Olabilir mi?

Ridley Scott’ın bilimkurgu korku başyapıtı Alien ve onun aksiyon ağırlıklı devam filmi Aliens etrafında zamanla sayısız hayran teorisi ortaya çıktı. Ancak bunların arasında belki de en garip olanı, kedi Jones’un aslında bir robot olabileceği iddiasıydı. 1979’da yayımlanan Alien, başlangıçta “uzayda bir perili köşk filmi” olarak sunulmuştu, çünkü filmdeki Xenomorph acımasız derecede etkili bir korku makinesi olmasıyla bu tanıma epey uygundu. Bilimkurgu korku alt türü üzerinde büyük bir etkisi olan Alien’ın, sonrasında Event Horizon‘dan Dead Space video oyunu serisine kadar başka yapıtlarda da sıklıkla referans alındığı biliniyor.

Alien, Sigourney Weaver tarafından canlandırılan ikonik kahraman Ripley‘nin, dar ve klostrofobik Nostromo gemisinde Xenomorph’tan kaçmaya çalışmasını işliyordu. Başroldeki yaratığın yaşam döngüsü ve filmdeki kurgusal Weyland-Yutani şirketinin onu biyolojik silah olarak kullanma çabalarının etrafında ilerleyen Alien, sonrasında çekilen bir dizi devam filmi ve bilgisayar oyunu ile kendi içinde sıkı bir bilimkurgu korku mitolojisi yarattı. Alien’daki bu süreklilik de serinin hayranları tarafından -bazıları son derece ikna edici- çeşitli spekülasyonların ortaya atılmasına yol açtı.

Örneğin bir Reddit kullanıcısı, Jones‘un aslında bir kedi değil, aksine kötü niyetli Weyland-Yutani şirketi tarafından Ripley ve diğerlerini gözetlemek üzere gönderilen bir robot olduğunu öne sürdü. (Belki de robot kedi karşılığı olarak “android” kelimesini baz alarak “felinoid” diyebiliriz, Ç.N.) Hem orijinal Alien filminde hem de James Cameron’ın 1986 yapımı devam filmi Aliens’ta görünen Jones, kahramanın güvenilir yoldaşı ve genellikle olay örgüsü açısından önemsiz bir dost kedi gibi görünüyordu.

Bu durumun, izleyiciyi filmlerde neden böyle bir kedinin yer aldığına dair sorgulamaya yönlendirmesi normal. Bu evcil hayvanın gizli bir robot olduğu fikri ilk bakışta uzak bir ihtimal gibi gelse de, seri boyunca androidler hakkında gösterilenler, Alien evreninin Scott’ın sonraki klasiği Blade Runner ile bağlantısı ve Xenomorph’un avını takip etme şekli göz önüne alındığında, aslında bunun epeyce ikna edici bir teori olduğu anlaşılıyor.

Teorinin Dayanakları

Hatırlanacağı üzere Xenomorph, Jones’u ne bir tehdit ne de potansiyel bir besin kaynağı olarak görüyor. Bu ise kedinin bir robot olduğuna ve Xenomorph’un onu yaşayan bir varlık olarak algılamadığına yoruluyor. Filmin ilerleyen bölümlerinde Ash’in kötü niyetli bir android olduğu ortaya çıkıyordu. Ash, bilim subayı rolü yapmak ve gemi ekibi hakkında veri toplamak için gönderilmişti. Hatta mürettebatın hayatını Xenomorph’a erişim için hiçe sayılabilecek değerde gören Weyland-Yutani şirketi ile iş birliği içindeydi, zira Xenomorph’un savaş silahı olarak kullanılabilme potansiyeli bulunuyordu.

Bu teori, Ash’in gemideki tek robot olmayabileceğini ve Xenomorph tarafından hemen ortadan kaldırılmadığını da akıllara getiriyor. Jones adlı kedi, filmin insan karakterlerinde olduğu gibi uzaylının saldırı modunu tetiklemeliydi, tabii ki eğer yaşayan bir hayvan olsaydı. Bu teori, devam filminin aksiyon sahneleri aracılığıyla bu olasılığa daha fazla kanıt sağlıyor. Ayrıca Aliens filminin ve serinin en üzücü sahnelerinden birinde, Ripley’e 57 yıldır hiper uykuda olduğu, bu sürenin herhangi bir insanın hiper uykuya dayanması için çok uzun sayıldığı söyleniyordu. Bu yüzden Ripley’den çok daha küçük olan Jones adlı kedinin de bu durumdan ciddi şekilde etkilenmesi gerekmez miydi? Fakat Jones, hiper uykuda kaldığı süre boyunca hiç zarar görmemişti ve her zamanki gibi olağan hâliyle davranıyordu. Çünkü muhtemelen o bir robottu, gerçek bir kedi değildi — yani en azından bu teoriye göre.

Teori Neden Doğru Olmayabilir?

Birçok Alien filmi hayran teorisi gibi, bu teori de yüzeyde şaşırtıcı derecede ikna edici olsa da, yine de teorinin yorumlarıyla ilgili birkaç sorun var. Öncelikle, Nostromo’nun minimum sayıda hayvanı yanlarına alma kararı, izleyicilerin Xenomorph’un insan olmayan memelilere nasıl tepki verdiği hakkında hiçbir fikre sahip olmaması anlamına geliyor. İzleyicilerin bildiği kadarıyla, yaratık Jones’u görmezden geliyor çünkü Xenomorphlar kedileri yiyecek veya düşman olarak görmüyor. Ancak bir Xenomorph bir hayvanat bahçesinde serbest bırakılırsa, onun normalde robot olmayan hayvanlara nasıl tepki verdiğini kesin olarak görebiliriz. Sonuçta, Weyland-Yutani insan olmayan organizmalara karşı bir savaş için kendilerini silahlandırmıyorsa, bu biyolojik silahın sadece insanlara karşı işe yaraması yeterlidir. (Hatta dikkatinin dağılmaması için insan dışı canlılarla uğraşmaması çok daha iyi olur, Ç.N. ) Ya da daha basit bir şekilde, belki de Xenomorph sadece kedileri seviyordur. (Ya da belki de internette meşhur olan timsah döven kedi videosunu izlediği için kedilerle oyun olmayacağının farkındadır! Ç.N.)

Bu teorinin makul olmayabileceğinin bir diğer nedeni, serinin hiçbir zaman robotik hayvanların varlığını ima etmemiş olması. Bu durum biraz daha karışık aslında, çünkü Alien serisi, oldukça ürkütücü bir robot baykuşun yer aldığı Blade Runner serisi ile aynı kurgusal evreni paylaşıyor. Blade Runner filminin kaynak romanı bile “Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?” başlığını taşıyor. Aslında bu metaforik sorgulama, potansiyel robot hayvanların varlığına dair ipuçları veriyor. Dolayısıyla bir robot kedinin varlığı konusunda net bir yargıya varılamayacağını söylemek doğru olur — yani kesinlikle imkânsız değil.

Jones’un Robot Olmasının Seri İçin Anlamı

Herhangi bir hayran teorisinde olduğu gibi bu teoriye dair yeni kanıtlar ortaya çıkarsa, bunun Alien serisi için ne anlama geleceği tartışma konusu. Sonuçta, serinin tarihçesinde yapılacak herhangi bir değişiklik, Alien filmlerinin karmaşık ve bazen çelişkili bir zaman çizelgesi paylaştığı iki kurgusal evren olan Predator ve Blade Runner serileri üzerinde de etki yaratabilir. Alien serisinde – ve dolayısıyla Predator serisinde – robotik hayvanlar varsa bu, Weyland-Yutani Şirketi’nin kurumsal casusluğunun daha önce şüphelenilenden bile daha sinsi olabileceği, bu kötü niyetli şirketin Prometheus’un David’i ve Alien’ın Ash’i gibi sadece insansı androidler kullanmanın ötesine geçerek robot hayvanları da işin içine kattığı anlamına gelir.

Eğer Jones’un bir robot olduğunu öne süren teori doğruysa, izleyiciler sonraki Alien filmlerinde herhangi bir karaktere, ister insan ister hayvan olsun, daha da şüpheyle bakacaktır. Artık bir Alien filmi izlerken kimseye (ve hiçbir kediye!) güvenemeyeceğiz. Bu teoriye inanmak aslında bu açıdan oldukça cazip, çünkü bu fikir, zaten korkutucu olan Alien sinematik evrenini daha da paranoya yaratan bir ortama dönüştürüp kimsenin güvende olmadığı bir yer hâline getiriyor. Ancak, Bishop ve Newt’un Alien 3’teki ölümlerinin bazı hayranlar için fazla karamsar gelmesi gibi, izleyicilerin filmin kalan birkaç saf karakterinden birini daha tehlikeli bir tehdit olarak görmesi zor olacaktır. Uzayda kimse çığlığınızı duyamazsa, izleyicilerin en azından evcil kedilerine güvenebilecekleri konusunda rahat olmaları gerekmez mi? Bu hayran teorisine göre, hayır!

Kaynak

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

Dr. Strangelove

“Dünyanın Sonu” Temalı Bilimkurgu Filmleri #1

Düşünmeye başladığımızdan beri sonumuzun nasıl geleceğini hep merak ettik. Kıtlık, kısırlık, salgın, aşırı üreme, küresel …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin