Etiket Arşivleri: Astronomi

mitolojilerde ay

Astronomi ve Mitoloji #2: Ay

Güneş’ten farklı olarak mütemadiyen şekil değiştiren, hilalken dolunay olan, sonrasında küçülen, yok olan ve yeniden ortaya çıkan Ay, eski toplumların gözünde doğum, ölüm ve yeniden doğum döngüsünün simgesiydi. Dünya’nın yegâne uydusu Ay, insan yaşamının ayrılmaz bir parçası. Kız çocuklarına içinde “Ay” geçen isimler verilmesi, şiir başta olmak üzere edebiyat eserlerinde, şarkılarda Ay sembolizminin sıklıkla kullanılması, bu kurak toprak parçasının insanlar …

Devamını gör »

Astronomi ve Mitoloji #1: Güneş

Orta ölçekli bir yıldız olan Güneş, pek çok mitolojinin merkezinde yer aldı. Bazı kültürlerde tanrıça kimliği kazanmakla birlikte, çoğu toplumda eril bir güç olarak kabul edilen Güneş, her şeyi gören gözdü ve adalet ondan sorulurdu. Güneş bizim yıldızımız. O olmasaydı ne Dünya ve diğer gezegenler var olurdu ne de biz… Bu yazıda Güneş’in kütlesinden, ısısından ve yaşından bahsetmeyeceğiz. Konumuz orta …

Devamını gör »
kuiper kusagi uydu

Kuiper Kuşağı Uyduları

Gelecekte eğer insanlar uzayı fethetmeye koyulursa, en cazibedar noktalar Jüpiter ve Satürn uyduları. Örneğin Titan, bugün bile astronomik boyutlardaki çabaya ve maliyete değer görülerek kapsamlı keşif çalışmalarının hedefi hâline gelmiş durumda. Bu gezegenlerin etrafında dolanan uyduların pek çoğu buz kaplı olsa da, yüzey altında akla hayale sığmaz büyüklükte okyanuslar saklıyor olabilirler. Belki de gelecekte oradaki okyanuslar hareketli su altı şehirleriyle …

Devamını gör »
gozlenebilir evren kapak

Bir Şeyler Evrenin Genişlemesini Baskılıyor!

Bir devin gözünden bakıldığında, evrenimizdeki galaksiler sonsuz bir okyanusun yüzeyine köpük gibi yapışmış, mürekkepli boşlukların etrafında kümeler ve diziler halinde toplanmıştır. Bu ışıltılı ağın bir araya gelmesi çağlar sürmüş, milyarlarca yıl önce Büyük Patlama‘nın fırınından yeni çıkmış beyaz ve sıcak parçacıklardan oluşan eşit yayılımlı bir sisten yerçekiminin rehberliğinde yavaş yavaş birleşmiştir. Bu büyüme biz ölümlüler için ne kadar yavaş görünse …

Devamını gör »
Haumea

Haumea: Uzak, Tuhaf, Biçimsiz

Neptün, Güneş Sistemi’nin en uzak gezegeni. Tıpkı bir zamanlar Dünya’nın etrafını çevrelediğine inanılan o sonsuz okyanus gibi, bu mavi devin yörüngesi de bir nevi alışık olduğumuz Güneş Sistemi’nin sınırlarını çiziyor; sonrasında ise Kuiper Kuşağı var. Bu kuşak, Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasında kalan Asteroid Kuşağı’nı andırsa da çok ama çok daha büyük. Kupier Kuşağı adı verilen bu uçsuz bucaksız asteroid …

Devamını gör »

Bağdat Rönesansında Bilim ve Bilimkurgu

“Her yol Bağdat’a çıkar” Bu atasözünün kökeni, 8. ve 13. yüzyıllar arasında yaşanmış Bağdat Rönesansına kadar gider. “Ne ararsan oradadır, her şey oradan çıkar,” anlamına gelir. İslam’ın altın çağı ya da İslam Rönesansı adlarıyla da anılan bu dönem, İslam’ın yayılması ve Baharat Yolu’nun ele geçirilmesi amacıyla Asya içlerine kadar yapılan akınların yanı sıra Hint, Kuzey Afrika seferleriyle de Antik Mısır …

Devamını gör »

Güneş Sistemi’miz Hakkında Bilmeniz Gereken 10 Şey

Güneş Sistemi, Güneş’in kütle çekim kuvvetiyle yörüngede tutulan ve çeşitli gök cisimlerinden oluşan bir yapıdır. Samanyolu Galaksisi’nde bulunan sistemimizin 4.568 milyar yaşında olduğu öngörülmektedir. Güneş Sistemi, 8 gezegen ve cüce gezegenlerle beraber tespit edilmiş 700 kadar uyduya ev sahipliği yapmaktadır. Bunların yanı sıra 4.000’den fazla kuyruklu yıldız ve 1 milyondan fazla asteroitin olduğu sistemimizin %99,86’sını Güneş oluşturmaktadır. Fazla uzatmadan, sonsuz …

Devamını gör »
Gunes-Sistemi

Güneş Sistemi’mizin Gezegenleri Nasıl Keşfedildi?

Antik çağlarda gökbilimciler, birbirlerine göre sabit bir konumda duruyor gibi görünen yıldızlarla diğer gezgin yıldızlar arasında ayrım yapabiliyordu. Ayrıca bu sabit gibi duran yıldızların, yani gezegenlerin diğer yıldızlar gibi yanıp sönmediği, parlaklığının yıl boyunca değiştiği ve ekliptik denilen Güneş ve Ay’ın izlediği aynı yolda ilerledikleri de tespit edilmişti. Böylelikle söz konusu gezegenlere özel bir statü atfedildi ve eski uygarlıklar, çıplak …

Devamını gör »

Karanlık Enerjinin Kaynağı Süper Kütleli Kara Delikler mi?

Bu yeni hipotez, evrenin büyük gizemlerinden birini açıklamayı hedefliyor. Kısa süre önce yapılan bir çalışma, kozmologlar tarafından evrenin genişlemesini hızlandırdığı düşünülen gizemli karanlık enerjinin, galaksilerin merkezindeki süper kütleli kara deliklerden meydana gelebileceğini ortaya koydu. Çalışma eğer doğruysa, fiziğin en akıl almaz kavramlarından ikisi olan kara delikler ile karanlık enerjiyi birbirine bağlayacak ve karanlık enerjinin kaynağının on yıllardır burnumuzun dibinde olduğunu …

Devamını gör »
Fred Hoyle

Astronomluktan Bilimkurgu Yazarlığına: Fred Hoyle

Fred Hoyle, yıldız nükleosentez teorisini formüle eden ve meşhur B2FH makalesinin yazarlarından olan 1915 doğumlu İngiliz gökbilimcidir. Ayrıca, bazı bilimsel konularda tartışmalı tutumları da vardır. Özellikle “Büyük Patlama” teorisini “kararlı durum model”i lehine reddetmesi ve panspermiyi Dünya’daki yaşamın kökeni olarak tanıtması en çok bilinen tezidir. Ayrıca bilimkurgu romanları, kısa öyküler ve radyo oyunları yazmıştır. Oğlu Geoffrey Hoyle ile birlikte on …

Devamını gör »