19. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde ışığın bir dalga olduğu artık genel kabul görmüştü. Bununla birlikte, dalgalar boşlukta yayılamayacağı için esir denen taşıyıcı bir ortamın varlığını kabul etmek gerekiyordu. Ancak bilim adamları araştırdıkça, yeni deneyler yaptıkça esirin özellikleri de giderek saçmalaşıyordu. Katı ama geçirgen, sonsuz esnek, hareketsiz, her yeri dolduran bir ortam nasıl olabilirdi ki? (Bkz. Esir#2) 1800’lü yılların sonunda esirin varlığı tartışmalı hale gelse de …
Devamını gör »