Babbitt‘i okurken, Sinclair Lewis‘in Amerika’nın sıradanlığına duyduğu öfkeyi sürekli olarak hissedersiniz. Lewis, birçok Amerikalının genellikle beklenen normlara göre konuştuğunu, kendilerinden beklenen şekilde davrandıklarını ve bireysellikle özgünlük konusunda geleneksel olduklarını düşünür. Anlattığı karakterler, âdeta renkli bir kurabiye kalıbında sıkışıp kalmış gibi 1920’lerin klişe dolu günlerinde yaşayıp gider. İronik bir şekilde, Lewis’in kendi çocukluğu da bu klişelere uyar. Lewis’in hayatının, yaratıcı bir …
Devamını gör »