William Gibson 1982’de Blade Runner’ı izlerken başından aşağı kaynar sular döküldüğünü hissetti, çünkü o sıralar ilk romanını yazıyordu ve Ridley Scott’ın filmi, yazdığı romandaki temel duygu ve kavramları kendi yaptığına benzer bir şekilde ele alıyordu. Görünüşe göre Blade Runner, ipi kendisinden önce göğüslemişti. Aslında her bilimkurgu yazarı benzer duyguları hissetmiştir. Çünkü bilimkurgu edebiyatının kuşbakışı görüntüsü çoğunlukla tekrardan ibarettir. Tabii Gibson …
Devamını gör »Etiket Arşivleri: William Gibson
Zihin-Beden Problemine Bilimkurgusal Bir Yaklaşım: The Peripheral
Amazon Prime Video’nun özgün yapımlarından olan The Peripheral, bizi 2032 yılına, klasik banliyö manzaralarının bolca görüldüğü bir Amerikan kasabasına davet ediyor. Ana karakterimiz Flynne Fisher (Chloë Grace Moretz), hasta annesine bakmakta ve savaştan yeni dönen ağabeyiyle parçalanmış ailesini ayakta tutabilmek için insanüstü bir mücadele vermektedir. Bu süreçte abisi sanal gerçeklik oyunlarıyla para kazanmaya çabalarken, Flynne ise gelecek vaat eden, zeki …
Devamını gör »Geleceği Yazan Bir Roman: Neuromancer
Yayımlandığı 1984’ten beri dünyayı mı değiştiriyor, yoksa yazarı üstün vizyonerliğiyle dünyanın geleceğini mi gösteriyor? Bu görüşler ruhçu komplo teorisyenlerini son yıllarda bir hayli yorsa da, kitabın fiziki zorlaması hâlâ bitmiyor. Neuromancer, 80’lerdeki ufacık siberpunk kıvılcımını bilimkurgu edebiyatında bir yangına dönüştürdü. Bu ticari genişleme, 90’larda Ghost In Shell‘i takiben, 2000’lerde The Matrix‘in ‘blockbuster’ patlaması olarak astronomik boyutlara ulaştı. Günümüzde de ekmeği …
Devamını gör »Bir Bilimkurgu Vizyoneri: Moebius
Jean Giraud‘nun ya da kullanmayı tercih ettiği lakabı ile Moebius‘un eserlerine bugün bakan herhangi bir bilimkurgu veya fantastik hayranının etkilenmemesi mümkün değil, ancak kendisinin asıl önemi yaşadığı dönemi düşündüğümüzde ortaya çıkıyor. Günümüzde işlerine epey aşina sayılırız. Eserlerindeki detaylı, gerçekçi endüstriyel çizgiler ve dünya dışı havası veren fantastik öğelerin karışımı, 1980’lerden beri neredeyse standart olmuş durumda; dolayısıyla da Moebius’un bu tarza …
Devamını gör »Bilimkurgu: Türün Kurgusu
Bilimkurgu ne zaman doğdu? Bu sorunun çok sayıda cevabı var, hem de gereğinden fazla. Kimisi bilimkurguyu Mary Shelley, Jules Verne ya da H.G. Wells’in romanlarından başlatırken, kimisi ‘science fiction’ ifadesinin ilk defa ortaya çıktığı 1926 yılına işaret eder. Günümüzde gittikçe yaygınlaşan görüşe göre bilimkurgu’nun içinden hem konu hem de stil bakımından çok yönlü türlerin ortaya çıktığı, ilk yazılı örnek denilebilecek …
Devamını gör »Geleceğin Teknolojisi: Bilimkurgu Bilimin Gerçeği Olursa
2001 yılında VCR/DVD oynatıcı, Avustralya New South Wales’de en çok çalınan üçüncü üründü. 2011’e dek on sekizinci sıraya kadar düştü. Düşme eğiliminin devam ettiği kesin. Bir ürün, pazara ne kadar iyi nüfuz etmiş olursa olsun, zaman dediğimiz şey teknoloji işin içinde olduğunda oldukça güvenilmezdir. iPad’lerden yardımcı robotlara, video telefonlardan otonom arabalara; günümüz teknolojisinin çoğu, hayata geçmeden çok daha önce bilimkurgu …
Devamını gör »Siberpunk’ta Oryantalizm
Matrix’in kayan kanjileri, Blade Runner’ın Japonca neonları ve William Gibson İstanbul’u… Siberpunk akımı ortaya çıkışından beri doğu kültürü ile etkileşim halinde. Geleceğin tekno-distopyalarındaki kaçınılmaz küreselleşme aklınıza gelebilecek neredeyse her siberpunk eserde mevcut. Çok uzağa gitmemize gerek yok. Yakın zamanın en popüler dizilerinden Altered Carbon‘a bakalım. Ana karakterimiz Takeshi Covacs. Dizinin uyarlandığı kitap serisine ismini veren karakterimiz bile akımın doğuya duyduğu …
Devamını gör »Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri
Bilimkurgu, 20. yüzyılla birlikte yazın alanında adını duyurmaya başlayan nispeten genç bir tür. Ortaya çıktığı ilk dönemlerde, yazın aristokrasisi tarafından her ne kadar “ucuz kurgu” olarak yaftalanıp görmezden gelinse de üretkenliği, içsel devingenliği, modern çağın tinsel atmosferini yansıtmadaki başarısı ve kalem koşturma alanındaki enginliğiyle her daim ayakları üzerinde durmayı ve toplumsal etkisini genişletmeyi bildi. 1950’li yılların sonuna değin özellikle Isaac …
Devamını gör »Siberpunk’ın Babası: William Gibson
Siberpunk türünün peygamberi olarak da bilinen William Gibson, Kanada kökenli Amerikalı bir bilimkurgu yazarıdır. 1982 yılında yayımlanan kısa öyküsü Burning Chrome’da Gibson, ilk kez siber alan kavramını icat etti ve daha sonra bu konseptin ilk romanı olarak kabul gören 1984 tarihli Neuromancer‘da bir temel olarak kullandı. Gibson, 1990’larda internet yaygınlaşmadan önce bilgi çağının simgesi olarak kabul edildi. Televizyon gerçekliğini, video …
Devamını gör »Bilimkurguda Yüzleşmeler
Yüzleşme geçmişle ilgili bir şey, malumunuz, bilimkurgu da ekseriyetle gelecekte geçiyor. E, o zaman, gelecekte geçen bir kurguda geçmişle yüzleşmeler bulmalı, ama kim neyle yüzleşecek? Bunu muhteşem ikilektik düşünce biçimiyle ikiye ayırdım. İlki kişisel yüzleşme, ikincisi de toplumsal yüzleşme. İlkiyle başlayalım o zaman. Kitapları tek tek aklımdan geçirirken orasından burasından yüzleşmeler yakalamaya başladım. İlk aklıma gelen Dan Simmons’ın Hyperion kitabı …
Devamını gör »