Kötülükleri ile Aşka Getirecek Anime Karakterleri #1

Her kahramanın kendisini kahraman yapacak bir kötüye ihtiyacı vardır. Pek tabii ki animelerde de. Bir kahramanın kahramanlık mertebesinin en üst seviyesine erişebilmesi için o kötünün buna hizmet etmesi şarttır. Hatta bazen koşullar o kadar karmaşık bir hal alır ki, kahramanın o seviyeye gelmesi için kendisinden çok, o kötünün kendisinde yarattığı hırs ona yardım eder ve çoğu zaman ideolojisine yapışıp kalan bu kötü, kahramanın kendisi kadar hatta bazen ondan bile çok sevilir. Kötüler, yalnızca kahramanın yolculuğunun katalizörü olarak hizmet etmezler; kahramanın ve toplumun aldatıcı hırslarının birer yansımasıdırlar ve kahramanların potansiyellerine ulaşmalarını sağlayan esas değerlerdir.

İşte tam da bundan sebep anime kahramanından hemen her zaman daha havalıdırlar. Tamam kabul, kötünün çekiciliği esası da devrededir ama onları esas havalı kılan amaç gerçekleşene kadar kırılmayan birer ayna olmaları ve bu yolculuğun başlangıcından sonuna kadar her daim en güçlü halleri ile orada durmalarıdır. Spoiler yemeden bilimkurgu animelerinin aşka getirecek kötü karakterlerine bir merhaba demeye hazır mısınız?

1- The Count of Monte Cristo “Edmond Dantès”

Anime: Gankutsuou: The Count of Monte Cristo (2004)

Monte Kristo Kontu’nu pek çoğumuz ilkokul sıralarında okumuşuzdur. Alexandre Dumas’ın en ünlü eserlerinden biri olan bu klasik, bilimkurgu ile birleştiğinde hayli şaşırtıcı bir esere dönüşebiliyormuş. Edmond Dantès’in 5000’li yıllarda hala intikam peşinde koşan soylu, yakışıklı ve mavi bir vampire dönüşmüş olması kadar şaşırtıcı olan şeyler de mevcut animede; mesela Gustav Klimt tarzı sanat anlayışı. Eğer ki animenin sanatına alışabilirseniz güzel bir intikam hikayesi izleyeceğiniz su götürmez bir gerçek. Bir diğer şaşırtıcı olan şeyse tam tamına 5053 yılında ve Ay’da partiliyor olmamıza rağmen iletişim açısından son derece zayıf bir dönemdeyiz; iletişim halinde olabilmek için ille de yüz yüze gelmek gerekiyor. Bir yerde enfes uzay gemileri ile galaksiler arası seyahat varken, diğer yerde bildiğiniz dümdüz uçakla ülkeler arası seyahat var. Fransa’daki gotik mimarinin de ilk günkü gibi durabilmesi anime ekibinin geleceğe pek de kafa yormadığını mı, yoksa bu hikayede bu detayların ancak bu kadar yeri olduğunu ve odaklanması gerekilen şeyin “intikam” olduğunu mu gösteriyor bilinmez. Sonuçta animeyi “bilimkurgu” etiketinden dolayı izlerseniz üzülürsünüz ama klasik bir eserden uyarlanan anime ne hale gelmiş, hikaye nasıl evrilmiş olabilir merakı ile izlerseniz baya sevebilirsiniz.

Yakışıklı, soylu, histerik kahkahalı Kont’umuzun aşık edesi kötülüğüne gelecek olursak: Edmond Dantès, Monte Kristo Kontu olmadan evvel Morrel ailesinin denizcilik şirketi için çalışan denizcilerden biriydi ve sahte suçlamalar nedeniyle Château d’If’te ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Hapis süresi boyunca rahip Abbé Faria’nin yardımlarındansa kendisini Mağara Hükümdarı olarak tanıtan Gankutsuou’ya teslim etti. Çünkü içini cayır cayır yakan bu intikamı temiz oynayarak alamazdı. Bedenini Gankutsuou’ya vermesi karşılığında hayal bile edemeyeceği bir servetin sahibi oldu ve 25 yıl azimle bekledi. Kendisi hapisteyken nişanlısı Mercédès ile arkadaş bildiği Fernand evlenmişlerdi ve onu hapise götüren kişinin karşısına çıkmak için çevresine herkesi toplaması gerekiyordu; bunun için de soylu bir Kont olmak yeterliydi. Kont’u arketipsel (orijinal) bir şeytan yapan şey de intikamın soğuk yenen bir yemek olduğunu anımsatan azmi ve intikama duyduğu sevgidir.

2- Lelouch vi Britannia

Anime: Code Geass: Lelouch of the Rebellion (2006)

Anime evreninin en sevilen arketipsel kötüsü Lelouch; 10 Ağustos 2010’da Britanya İmparatorluğu Japonya’ya savaş açtığında Japonya’da yaşayan Britanyalı bir prenstir. Japonya, Britanya İmparatorluğu’nun en yeni silahı olan Knightmare Frame’e karşı hiçbir şey yapamaz ve istila edilir. Japonya’nın adı artık Alan 11’dir ve vatandaşlarına da 11‘ler denir. Britanyalı Lelouch işte o zaman Britanya’yı bitireceğine yemin eder ve karşısına beklediği fırsat tam 7 yıl sonra çıkar. Lisede okuyan Lelouch, teröristler tarafından kaçırılan ve askeri sır barındıran bir kamyonu kontrol etmek için kamyonun yanına gider. İçeriden duyduğu sesin ne olduğunu anlamak için kamyona dalar ve orada mahsur kalır. Kamyon tekrar hareketlendiğinde peşlerinde Britanya Özel Kuvvetleri vardır. Kamyonu kaçıran Karen, Kabus olarak isimlendirilen dev robotla saldırıya geçer. Çıkan hengamede Lelouch kamyonun içinde çocukluk arkadaşı Suzaku’ya yakalanır. Britanya askerleri tarafından vurulmak üzere olan Lelouch’ı önce Suzaku sonra da kamyondaki kapalı bölmenin içinden çıkan yeşil saçlı kız kurtarır. Bu yeşil saçlı kız ölmeden önce özel bir gücü Lelouch’a verir; GEASS! Lelouch, bu gücü Britanya İmparatorluğunu yok etmek için kullanma kararı alır ve o günden sonra “Zero” olarak hayatına yön verir.

Zeki, kibirli ve sahip olduğu ayrıcalıklar bakımından etkileyici Lelouch, annesinin intikamını almak, engelli kız kardeşini korumak amacıyla başladığı “daha iyi bir dünya” yaratma mücadelesinde sevdiklerinin canını acıtmaktan çekinmez ve her ne kadar verdiği kararlar kendi canını yakıyor olsa da geri adım atmamış ve kaderini kucaklamıştır. Oysa ki onun “daha iyi bir dünya” olarak tanımladığı dünya babasının imparatorluğunu devirdiği bir dünyadır. Bu yolda gün geçtikçe daha da zalimleşen, çılgınca şeyler yapan, psikopatisi zirveye ulaşan Lelouch’a göre sahip olduğu kötülük “daha büyük kötülükleri yok etmek için taşınan bir kötülük”tür. Code Geass, Lelouch’ın bir entrikacı otokrattan trajik bir figüre dönüşümünü gösterir ve bu gösteri esnasında sergilenen vahşet göz alıcı bir güzelliğe ev sahipliği yapar. Lelouch aslında anti- byronik kahramandır. Rus yazar ve şair Mihail Lermontov, byronik kahramanı şöyle tanımlar: Gururlu, karamsar, alaycı, meydan okuyucu, kalbinde ıstırap ve acı olan, kendi gibi olanlara tepeden bakan, intikamında amansız ve derin ve güçlü tutkuları olabilen birisi…

3- Harry Mcdowell

Anime: Gungrave (2003)

Millennion adlı fazlasıyla güçlü bir suç örgütünün etrafı kasıp kavurduğu, iyilik tanımının çoktan değiştiği karanlık bir dünya düşünün. Gungrave’in kahramanları Brandon Heat ve Harry MacDowell de Millennion tarafından ortadan kaldırılan küçük bir çetenin hayatta kalan son üyeleri olarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Bloody Harry olarak da bilinen Harry Mcdowell, en yakın arkadaşı Brandon Heat’in aksine zeki, kurnaz ve hırslı biridir ve tam da bu sebeple Millennion’la geçen beş yılın sonunda kuruluşun hiyerarşisinin en tepesine yerleşir. Harry’nin yaptıklarını fark eden Brandon, onun tarafından öldürülür ve en yakın arkadaşını öldürmenin suçluluğu ile Haryy, deliliğin sularında yüzmeye başlar.

Bu anime ile ilgili söylenebilecek en güzel şey sanırım şu: Flashback’ler, arkadaşlık, aile bağları o kadar derinlemesine işlenmiş ki kendinizi onlardan biri olarak görmeye başlıyorsunuz ve Harry’nin yaptığı daha da affedilemez bir şeye dönüşüyor.

4- Char Aznable

Anime: Mobile Suit Gundam (1979)

Dünya nüfusunun aşırı artışı ve kaynakların azalması gibi sebeplerden ötürü dünya ülkeleri 20. yy’ın sonlarına doğru uzayda kolonileşme çalışmalarına başlarlar. “Side” adı verilen kolonilerin kuruluşundan 70 yıl kadar sonra uzay kolonilerinde yaşayan ve bağımsızlık yanlısı Side 3 grupları Zeon adlı bir Cumhuriyet altında birleşirler. Dünya Federasyonu’nun Zeon’a karşı uyguladığı zorba politikalar Zeon’un giderek fanatik bir diktatörlük rejimine dönüşmesine sebep olur. Dünya insanlarını uzayda yaşamaya mecbur kılmak isteyen Zeon rejimi, kitle imha silahları ve “Mobile Suit” adı verilen yeni nesil savaş makineleri üretip Federasyon’a karşı kullanarak Dünya’yı Zeon’un karşısında diz çöktürtmeyi planlamaktadır.Yapılan ilk savaş, kitle imha yöntemleri yüzünden her iki tarafı da yok olmanın eşiğine getirir. Taraflar tükenmiş, dünya iklimi büyük ölçüde zarar görmüştür ve Antarktika’da imzaladıkları bir anlaşma ile geçici bir süre ateşkesi tanımayı kabul etmişlerdir. Aradan yaklaşık 7 ay geçtikten sonra Federasyon uzaydaki Side 7’de gizlice yeni nesil Mobile Suit projeleri olan RX–78-2 Gundam‘ı test etmeye hazırlanmaktadır.

Zeon ordusunun seçkin subaylarından Binbaşı Char Aznable, Federasyon’un bu gizli projesini haber almıştır ve 18 Eylül 0079 sabahı birkaç MS’ini bu projenin durumu hakkında gözlemleme yapmak üzere gizlice koloniye gönderir. Savaş alanında “Kırmızı Kuyruk” adı ile tanıdığımız Char da, Lelouch vi Britannia gibi anti- byronik kahramandır; uzlaşmaz olduğu kadar cesur, kurnaz bir stratejisttir ve bu özelliklerini geliştirerek dikkatini Dünya’nın yok edilmesine çevirmiştir. Mobile Suit Gundam’ın en ikonik karakterlerinden ve kelimenin tam anlamı ile arketiplerinden biri olan Char Aznable, kendi anime zamanının devrimcisidir ve başkalarının hayatlarını bir piyonmuşçasına oyun masasına yatırabilir. İdealist, yalnız, esrarengiz ve sert… Ta ki Dünya Federasyon pilotu Amuro Ray’la Newtype psişik Lalah Sune’nin duyguları üzerine yoğunlaştıkları zamana kadar…

5- Tetsuo Shima

Anime: Akira (1989)

Kült bir eser olan Akira, en iyi arkadaşınızın canavara dönüşmesini ustaca anlatır. Tetsuo’nun önceki yaşamına dair pek bir bilgimiz olmasa da gizli güvensizlikler ve travmalarla örülmüş bir karakter olduğunu Katsuhiro Otomo’nun orijinal mangasından öğreniyoruz. Neo-Tokyo’nun kıyamet sonrası metropolünde bir gençlik çetesi olan Kapsüller’in en genç üyesi Tetsuo, ailesi tarafından terk edilmiştir. Bu nedenle, derin güvensizliğinin yanı sıra en yakın arkadaşı Kaneda‘ya karşı hayranlık ve küskünlük karışımı karmaşık bir duygu da taşımaktadır. Çetenin kara koyunu olarak görülen Tetsuo, rakip çete ile mücadele esnasında küçük bir çocuğun da bulunduğu bir kazaya karışır ve ağır yaralanır. Olay yerine gelen askeri birlikler Tetsuo’yu da alarak ayrılırlar ve üzerinde birtakım deneyler yaparlar. Esper güçleri uyanan ve psikokinetik yeteneklerinin ortaya çıkmasından hemen sonra, Kaneda’nın motorsikletini (gücün sembolü) arzular ve korunmaya ihtiyaç duymadan fevkalade güçlü olduğunu kanıtlamak istercesine harekete geçer. Tetsuo, “Akira” adında bir başka çocuğun hayalleri ve kabusları tarafından ele geçirildiğini anlar ve denetlenemeyen güçleri yüzünden zihinsel ve duygusal hali gittikçe kötüleşir; amacı Akira’yı bulup yok etmektir. Tam da bu sebeple şehri talan eder.

İkinci dünya savaşından sonra ülkenin koca bir otomotiv ve endüstriyel güç olarak yeniden doğduğu dönemlerde daha iyi bir gelecek için baskı kuran yaşlıların ihmalkarlığına duyulan hoşnutsuzluğu ve nefret dolu duyguları simgeleyen genç Tetsuo, içindeki canavarı tımar eden hoşnutsuz bir Japon’dan başkası değildir. Deliliğine rağmen kimse ona yardım etmez, onun için bir şey hissetmez.

Listenin ikinci bölümünde görüşmek üzere! Kötü kalın…

Sonraki

Yazar: Serpil Şahin

"Eşek kadar kadın çizgi film mi izlermiş?" isyanına cevap olarak doğdum. Radyo ve TV ile başlayan iş hayatı, dergi ile devam etti ve 2006'dan bu yana dijital reklam sektöründe çalışıyorum. Hikâye kitapları (Aşk Yemeği Acılı Sever ve Yakıngörmez) yazdıktan sonra, şimdilerde bir roman üzerine çalışıyorum.

İlginizi Çekebilir

vampire-hunter-d-bloodlist kapak

Vampire Hunter D: Bloodlust ve Gotik Bilimkurgu

Vampire Hunter D: Bloodlust, 1985’te Toyoo Aşida tarafından yaratılan ilk anime filminin devam eseri. İlk …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin